23 Kasım Pazartesi sabahından herkese merhaba! Saatlerimiz 10.00 ve Novus’un İş Dünyası bülteniyle haftaya merhaba diyoruz. Geçtiğimiz haftaya kısa bir bakış attığımızda Boeing’in 737 MAX’larının dönüşü, BioNTech ve Pfizer’in FDA başvurusu ve Saudi Aramco’nun tahvil satışı göze çarpıyor.
Haftanın başlıkları:
📦: Trendyol: Oyunun galibi
🛫: Havacılık: Kalkış hazırlıkları başlıyor
🔤: Google destanı: Türkiye bölümü
🍃: Hızlı moda ve iklim değişikliği
Keyifli okumalar!
PERAKENDE & TÜKETİCİ
Oyunun galibi
İrem Özbay
E-ticaret devi Trendyol; giyim alışverişinden kozmetiğe, lojistikten ikinci ele, çevrim içi marketten yemek siparişine onlarca sektörde hüküm sürüyor.
Demet Mutlu, 11 yıl önce evinin salonunda Trendyol’u kurarken milyonlarca insanın günlük rutinin bir parçası olacağının henüz farkında değildi. Türkiye’nin en büyük e-ticaret platformu olduğu tahmin edilen Trendyol, artık hayatlarımızın bir parçası. Günün ilk günaydını Trendyol’dan geliyor; sabahları favori ürününüzün indirimini haber veren bildirim telefonunuzun ekranında çoktan yerini almış oluyor. Evden çıktınız ve gördüğünüz ilk reklam tabelası size Trendyol indiriminine ne kadar zaman kaldığını gösteriyor. Tarayıcınızın her köşesinde beliren reklamlar, ütüyü değiştirme vaktinin geldiğini hatırlatıyor. Sosyal medya uygulamalarında kısa bir gezintiye çıktınız ve takip ettiğiniz kullanıcıların Trendyol’la iş birliği yaptığını görüyorsunuz. Akşam oldu, televizyonunuzun karşısında yerinizi aldınız ve ünlü isimlerin Trendyol’un indirimlerini nasıl da heyecanla beklediğini gösteren reklamlar evinizin içinde yankılanırken bir gün daha sona eriyor. 20 milyona yakın üyesi olduğu tahmin edilen platformun etki alanı her geçen gün genişliyor…
Yükselme Devri:
Kendisini teknoloji şirketi olarak tanımlayan Trendyol, 2009’da yola pazaryeri konseptiyle çıktı. Bu altyapıda çalışan e-ticaret sitelerinde alıcılar ve satıcılar bulunur. Alışveriş sitesi ürün satışı gerçekleştirmez, aracı olarak konumlanır. Ancak çok kısa süre sonra şirket, TrendyolMilla adını verdiği markasını hayata geçirdi ve kendi ekosistemindeki satıcılardan biri hâline geldi. Yıllar içinde pazarın en büyük oyuncuların biri hâline gelen Trendyol, yabancı yatırımcıların da dikkatini çekmeyi başardı ve Temmuz 2018’de %75 hissesi, Çin merkezli e-ticaret devi Alibaba’ya 728 milyon dolar karşılığında satıldı.
Işığı görmek:
Yine aynı yıl Trendyol büyük bir hamleye daha imza attı. Tıpkı çevrim içi alışverişteki potansiyeli erken fark ettiği gibi ikinci el pazarındaki büyümenin de henüz yolun başında farkına vardı. ikinci el platformu Dolap’ı satın alarak, geleceğin yıldızı gözüyle bakılan sektörü de domine etmeye başladı.
Krizin fırsatı:
Pandemi dönemine gelindiğinde artan çevrim içi alışverişlerin neticesinde Trendyol’un attığı ilk adım kendi kargo şirketi Trendyol Express’i kurmak oldu. Ardından salgının çevrim içi market alışverişine olan talebi ne kadar artırdığını fark etti ve en baştaki pazaryeri modeline dönerek marketlerin satışlarını Trendyol üzerinden yapmasını sağlayan özelliği kullanıma sundu. Son olarak ekim ayında restoranlarla anlaşarak yemek siparişi sektörüne adım attı. İlk etapta Beşiktaş bölgesi için kullanıma sunulan Trendyol Yemek, önümüzdeki süreçte ise Şişli, Kadıköy ve Kağıthane bölgelerinde hizmet vermeye başlayacak. Büyük oyunculara sahip çevrim içi market ve yemek siparişi sektörleri arasına gözü kapalı giren şirketin, bir sonraki hamlesinin ne olacağı ise merak konusu…
ULAŞIM & OTOMOTİV
BNT162b2: Kalkış hazırlıkları başlıyor
Kaan Can Yıldırım
Sokağa çıkma ve seyahat yasaklarıyla tabiri caizse durduğu yerde para yakan hava yolu şirketleri için pandemi dönemi oldukça zor geçiyor. Geçtiğimiz aylarda can çekişen havacılık ekosistemi yine de BioNTech-Pfizer ortaklığında yürütülen BNT162b2 isimli aşı çalışmasından çıkan olumlu sonuçlarla kalkış iznini kaptı. Yine de her fırsatta tekrarlanan zorunlu olmayan seyahatlerden kaçınma çağrıları bu şirketlerin olağan giderlerini karşılayacak kadar bilet satmasının önüne geçiyor. Hava yolu şirketlerinin çalışan maaşları, uçak muhafaza ve hazırlık gibi giderleri yalnızca iç kaynaklarla karşılaması ise oldukça zor. Öyle ki sektörün kanayan tek yarası hava yolu şirketleri değil. İşte sayılarla Almanya başta olmak üzere havacılık sektörünün pandemi sınavı:
-
Dünyanın en büyük üçüncü hava yolu şirketi Almanya merkezli Lufthansa, bu yılın üçüncü çeyreğinde 2 milyar avro zarar ettiğini açıkladı. Bu zarara sebep olan gider kalemlerinin başında 1,3 milyar avroluk operasyonel faaliyetler geliyor. Geçtiğimiz haziranda saatte 1 milyon avro yakar hâle gelen Lufthansa, ayakta kalabilmek için Almanya hükümetinin 9 milyar avro tutarındaki yardım paketi teklifini kabul etmişti.
-
Devlet yardımları alan tek şirket Lufthansa değil. Yine yakın zamanlarda ABD de hava yolu şirketlerini desteklemek için 25 milyar dolarlık bir yardım planı açıklamıştı. Avrupa kanadında ise Swiss için İsviçre tarafından 1,4 milyar avro; Finnair için Finlandiya tarafından 1,1 milyar avro; Austrian Airlines için Avusturya tarafından 450 milyon avroluk yardım paketleri onaylanmıştı.
-
Almanya’da hava yolu şirketlerinde 260 bin ve havalimanlarında ise 60 bin çalışan, ikinci dalga sebebiyle işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya. Havalimanları üreci atlatabilmek için devletten ilk etapta 740 milyon avro yardım talep ediliyor. Bunun yanı sıra hava yolu sigortacılığı alanında faaliyet gösteren devlet şirketi DFS, pandemi sebebiyle 2025’e kadar toplam 2 milyar avro kazanç kaybı öngörüyor.
Şimdi:
BioNTech-Pfizer çalışmasına ait umut vadeden veriler adeta tünelin sonunu aydınlattı. Aşı çalışmalarından çıkan önemli gelişmeler havacılık piyasalarına olumlu yansıdı. Haberin yayılmasıyla Lufthansa %22, RyanAir ve Delta ise %16 değer kazandı. Petrol fiyatlarında da %8’lik bir artış görüldü. İlk etapta hava yolu şirketlerinde göze çarpan bu hareketliliğin aşı çalışmalarında sona yaklaştıkça başka sektörlerde de gözleneceğini öne sürebiliriz.
TEKNOLOJİ & TELEKOM
Google destanı: Türkiye bölümü
Sinan Lahur
Rekabet Kurumu, Google’a yönelik yürütmüş olduğu soruşturmayı sonuca bağladı. Soruşturma sonucunda Google’ın genel arama hizmetleri pazarlarında hakim durumda ve ilgili pazarlardaki davranışlarının rekabeti bozucu olduğuna karar verildi ve şirkete 196 milyon lira ceza kesildi.
Ne olmuştu?
Son yıllarda Google’ın dünyadaki rekabet otoriteleriyle başı oldukça dertte. Avrupa Komisyonu Google’a karşı üç adet soruşturma yürütmüştü. Soruşturmaların konularını Google’ın genel arama motoru, genel arama motorundaki çevrim içi alışveriş ve reklamcılık ve Android işletim sistemi pazarlarındaki faaliyetleri oluşturmaktaydı. Bu faaliyetler, rekabet kurallarına aykırı bulunmuştu ve Avrupa Komisyonu Google’a toplamda 2018’e kadarki süreçte 9 milyar avroya yakın para cezası kesmişti.
Avrupa Komisyonu: hâlihazırda Google’ın FitBit’i satın almasını da detaylıca incelemekte. Satın almaya yönelik kararını ise 9 Aralık’ta açıklayacak. Bu kararlara getirilen eleştirilerden biri de Avrupa Birliği’nin ABD merkezli teknoloji şirketlerine sopa göstermesi olduğu o dönem konuşulmuştu. Fakat durumun pek de politik gözükmediğinden önceki sayılarda söz etmiştim. Zira ABD Adalet Bakanlığı’nın mahkemeye sunduğu dava dilekçesi de benzer iddialar içeriyordu. Google’ın faaliyetleri artık endişe vericiydi…
Türkiye’de durum ne?
Rekabet Kurumu da Google’ın faaliyetlerini Rekabetin Korunması Hakkında Kanun uyarınca inceledi ve Avrupa Komisyonu’yla aynı sonuçlara ulaştı. 2017’de açılan ilk soruşturmada Google’ın mobil işletim sistemi Android ve mobil uygulama ve hizmetlerin sunulurken cihaz üreticileriyle yaptığı sözleşmelerin Kanuna aykırı olduğuna karar verdi ve Google’a 93 milyon lira ceza kesti. Cezanın yanında Google’a birtakım yükümlülükler de getirmişti. O dönem Google’ın Türkiye’den çıkacağı iddia edilmişti ama Google gitmeyeceğini ve kanunlara uyacağını açıklamıştı. Bununla birlikte Google’ın yükümlülüklere uymaması nedeniyle Rekabet Kurumu iki defa daha ceza kesti. 2019’da Rekabet Kurumu tarafından Google’a iki ayrı soruşturma açıldı. İlki, genel arama hizmetlerine uyguladığı algoritma ve reklam faaliyetlerine yönelikti. İkincisi ise genel arama motorundaki tekel gücüyle çevrim içi alışveriş pazarındaki rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırması konu alıyordu. İkinci soruşturma neticesinde Google’a 2020 Şubat ayında 98 milyon lira ceza ve yükümlülükler getirildi. Açılan ilk soruşturma 13 Kasım’da sonlandı ve Google’a 196 milyon lira ceza kesildi ve yine bazı yükümlülükler getirildi.
Ne olacak?
Avrupa Komisyonu’nun açtığı yolda şu anlık Türkiye de üçte üç yaptı. Ancak gerekçeli karar yayımlandığı zaman Rekabet Kurumu’nun analizlerine ulaşabileceğiz. Google’ın da kararı yargıya taşıma hakkı var. Ancak Google’ın karardaki yükümlülüklere uyması gerekiyor. Uyulmaması durumunda Rekabet Kurumu şirketin cirosu üzerinden uyulmayan gün kadar ceza kesebilme hakkına sahip. Hiç kuşkusuz bu soruşturmalar teknoloji devlerinin ve yenilikçi market yapılarının akıbeti ve gelişimi için büyük önem teşkil edecek.
YEŞİL
Hızlı moda ve iklim değişikliği
Müge Çakan
En büyük iklim değişikliği araştırma kurumlarından IPCC, moda endüstrisinin küresel CO2 salınımının %10’undan sorumlu olduğunu ve yıllık 1,5 trilyon litre su tüketimine yol açtığını hesapladı. Bu endüstri içindeki en yaramaz grup ise hızlı moda markaları olarak gösteriliyor. Hızlı moda denilince akla gelen ilk grup İspanya merkezli Inditex. Ülkemizde de oldukça rağbet gören bu grubun sahip olduğu en bilindik markalar ZARA, Pull&Bear ve Bershka. Hızlı modanın hayatımızın içinde ne kadar yer ettiğini anlamak için dolabımıza bir bakış atmamız yeterli olacaktır…
Hızlı moda markaları nasıl iklim değişikliğine sebep oluyor?
İlk başta üretime bakalım; üretimdeki en temel unsur hızlı moda markalarının alt yapılarını oluşturan tedarik zinciri. Bir yıl içinde 12 sezon çıkarabilen “Speedy Gonzales”ler üretimlerini genelde üçüncü kişiler diye tabir ettiğimiz ve çoğunlukla üçüncü dünya ülkelerinde bulunan üretim tesislerine devrediyorlar. Bu durum hızlı moda markaları için hem daha az sorumluluk hem de ürün başına çok daha düşük giderler anlamına geliyor. Tabii aynı zamanda taşıma ve ulaşımdan dolayı daha fazla CO2 salınımı…
Tedarikçi-alıcı ilişkisine daha yakından bakalım;
Hızlı moda markaları, her sezonun başında ürünler için miktar tahminlerini üreticilere gönderiyor ve karşılığında üretilen kıyafetler ne zaman satılırsa o zaman üreticiye ödeme yapılıyor. İşte buna tedarik zincirindeki oyuncular arasındaki güç farkı deniliyor. Ürün miktar tahminlerine dönecek olursak, bunların hesaplanması var olan verilere ve basit bir teoriye dayanıyor: (envanter kontrol teorileri). Bir markanın üretimde ya da satın alımda korktuğu iki şey vardır; talepten az ya da fazla üretmek/satın almak. Fakat hızlı moda markaları için talepten az üretmek daha baskın bir korku. Bunun nedeni ise düşük üretim maliyetleri ve hızla büyüyen talep. Dolayısıyla, haddinden fazla üretim hızlı moda markalarının oldukça alışık olduğu bir pratik. Bütün bunlar insanlık dışı koşullarda olan ve pek sık da denetlenmeyen imalathanelerde üretilen kıyafetlerin bir kısmının daha alıcı huzuruna çıkmadan çöplüklere gitmesine sebep oluyor. Sonuç ise daha fazla enerji, su tüketimi, iş gücü, CO2, sıkışık üretim planları ve daha kötü çalışma koşulları oluyor. Dahası artık kıyafetlerimizin çoğu sentetik ipliklerden (akrilik, naylon, polyester) üretildiği ve sentetik ipliklerin çoğu petrol yan sanayisi olan plastik türevi olduğu için haddinden fazla üretilip çöplüğe atılan kıyafetler aynı zamanda plastik kirliliğine yol açıyor.
Bütün bunlar sadece üretim alanından yola çıkan sorunların sadece bir kısmı. Bu sorunun elbette sosyal ve insani boyutu da var. Ve her sorunda olduğu gibi problemin diğer bir ucu ise tüketim. Yapılması gereken her ne kadar devlet kısıtlamaları gibi dursa da çözümü tüketim alışkanlıklarını değiştirmekte aramak daha gerçekçi gözüküyor.
GELİŞMELER
1) Otomotiv devi Hyundai ve Kibar Holding iştiraki Hyundai Assan, 171 milyon avroluk yeni yatırımla i20 modeli için üretim kapasitesini en az %20 oranında artıracak.
2) Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye’nin Otomobili projesine ilişkin “Pek çok yerli tedarikçi şimdiden TOGG ailesine katıldı. Tedarikçilerin içinde daha önce hiçbir ana üreticiyle çalışmamış gencecik girişimler, startuplar var.” açıklamasında bulundu.
- Açıklamaya göre: Araçlar 2022’nin sonunda yola %51 yerlilik oranına 2026’da ise %68 yerlilik oranına sahip olacak.
3) ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin, Merkez Bankasından (FED) pandemi döneminde oluşturulan kredi programları kapsamında kullanılmayan 455 milyar dolarlık fonun iadesini talep etti.
4) Almanya merkezli BioNTech’in ortağı ilaç şirketi Pfizer, ABD Gıda ve İlaç İdaresi’ne (FDA) Covid-19 aşısının acil kullanımı için resmi başvuruyu yaptı. FDA’in kararını üç hafta içinde yayımlayacağı tahmin ediliyor.
5) 2004 çıkışlı video oyunu Roblox, halka arz edilecek. Çocuk ve gençlerden oluşan müşteri kitlesiyle şirket, bu yılın ilk üç çeyreğinde 588,7 milyon dolar gelir etti. Şirketin 1 milyar dolarlık hisse satışı için başvuruda bulunduğunu belirtelim.
6) ABD merkezli PNC Financial Services Group, İspanya merkezli BBVA’nın ABD operasyonlarını 11,6 milyar dolar karşılığında satın alacak. PNC bu satın almayla ABD’nin en büyük beşinci bankası olacak.
- Ayrıca: PNC, 6 ay önce yatırım fonu şirketi BlackRock’taki %22,4’lük hissesini de 14,2 milyar dolara satmıştı.
7) ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), Boeing 737 Max modelli yolcu uçaklarının tekrar kullanıma hazır olduğunu açıkladı.
- Geriden: 2019 marttan beri uçuşları durdurulan 737 Max, 2018 ve 2019 yıllarında iki ayrı kazada toplam 346 kişinin ölümüne sebep olmuştu.
8) Dünyanın en kârlı şirketi sıfatıyla anılan Saudi Aramco, 75 milyar dolar olarak temin ettiği temettü ödemelerini karşılamak için 8 milyar dolarlık tahvil ihraç etti.