7 Aralık sabahından herkese günaydın! Yeni haftaya dört hikâyeyle başlıyoruz…
Haftanın başlıkları:
- Yeni dünyanın kazananı: Slack
- Tamir hakkı
- Avrupa Komisyonu’nun yeni silahı
- Bill Gates: Farklı dünyaların idolü
PERAKENDE & TÜKETİCİ
Yeni dünyanın kazananı: Slack
İrem Özbay
Geçtiğimiz hafta iş dünyası Slack’in satılması haberiyle çalkalandı. ABD merkezli yazılım şirketi Salesforce, 2009’da kurulan ve 2020’de uzaktan çalışmada görülen artışla birlikte popülerliğini iyice artıran uygulama için 27,7 milyar dolar ödeyecek.
Hızlı Büyüme
Bulut tabanlı yazılım şirketi Salesforce, 27’si son beş yılda olmak üzere en az 60 şirket satın alarak sektörde liderliğini koruma yolunda emin adımlarla ilerliyor. 2004’te halka açıldığından bu yana hızla büyüyen şirket, her yıl gelirlerinde %25 artış hedefliyor.
Ekip işbirliği uygulaması Slack ise salgın döneminde pek çok sektörün evden çalışma sistemine geçmesiyle popülerliğini artırmıştı. Konuya göre düzenlenmiş kalıcı sohbet odaları, özel gruplar ve doğrudan mesajlaşma dahil olmak üzere pek çok özelliğe sahip uygulama, bu yıl satışlarını neredeyse %40 artırma 877 milyon dolar ciro yapma beklentisine sahip. Slack, 2020’nin üçüncü çeyreğinde gelirini %49 artırarak 216 milyon dolara yükseltti. 2013’te piyasaya sürülen uygulama, 2019’da halka açıldı. Amazon, Microsoft ve Alphabet de dahil olmak üzere birçok şirketin, çeşitli zamanlarda Slack’i satın almakla ilgilendikleri biliniyor…
Kusursuz evlilik:
Salesforce’un CEO’su Marc Benioff, iki şirketin verilerini ve olanaklarını birleştirmelerini “kusursuz evlilik” olarak tanımladı. Nakit ve hisse senedi kombinasyonuyla gerçekleşecek olan anlaşma, 2016’da Microsoft’un Linkedin’i 26,2 milyar dolara satın almasını geride bırakarak, yükselen bulut yazılım endüstrisindeki en büyük anlaşmalardan biri oldu. Slack yatırımcıları, her bir hisse karşılığında 26,78 dolar nakit ve 0,0776 Salesforce hissesi alacak. Bu rakam, Slack’in satın alma görüşmelerinin açıkladığı 24 Kasım’daki fiyatlamaların %55 prim elde etmiş versiyonu. Geçtiğimiz hafta satışa dair çıkan söylentiler girişimin değerlemesinin 25 milyar dolara yükselmesine sebep olmuştu. Slack hisseleri, 2020’de neredeyse ikiye katlandı ve bu kazancın yaklaşık yarısı; satın alma görüşmelerinin bildirilmesiyle oluştu…
Slack’in kurucu ortağı ve CEO’su Stewart Butterfield, 1,9 milyar dolar değerindeki hissesiyle satışın en büyük kazananlarından. Diğer büyük Slack yatırımcıları arasında hissesi 2,9 milyar dolar olan risk sermayesi şirketi Accel ve 1,7 milyar dolarlık SoftBank bulunuyor.
Kıyasıya rekabet:
İş yeri sohbet odası, otomasyon araçları ve video konferans özellikleri sunan Microsoft’un Teams ürünü; Slack’in en büyük rakibi. Anlaşmayla birlikte Salesforce, internet tabanlı bilgi teknolojilerinde süper güç haline gelen Microsoft’la bulut işinden başka bir alanda da mücadeleye girecek. 2017’de piyasaya sürülen Microsoft Teams’in ekim ayında günlük aktif kullanıcı sayısı 115 milyon olarak bildirilirken, Slack’in günlük aktif kullanıcı sayısının ise 12 milyon olduğu tahmin ediliyor. Çünkü Microsoft, Teams ürününü Office 365 paketini satın alan şirketlere ücretsiz olarak sunuyor. Analistler, satın almayla birlikte Slack’in çeşitli uygulama ve hizmetlerle daha rekabetçi hale gelebileceğini düşünüyor.
YEŞİL
Tamir hakkı
Yörükcan Erbay
25 Kasım Çarşamba günü Avrupa Birliği Parlamentosu 395 lehte, 95 aleyhte ve 207 çekimser oyla tüketicilerin “Tamir Hakkını” desteklemeye karar verdi ve Avrupa Komisyonu’na gerekli kanunları oluşturması için talimat verdi. Birçok kişinin tüketici hakları açısından tarihi bir zafer olarak gördüğü bu karar, Avrupa’da artık çoğu ürünün daha sürdürülebilir ve maksimum değerle kullanılabilmesini sağlayacak.
Nedir?
Tamir hakkı, ürünlerin uzun ömürlü olarak tasarlanmalarını ve kolayca tamir edilebilmelerini amaçlayan uygulamaların bütününe verilen bir ad. Bu kapsamda tamir hakkı, zamansız eskimeleri (bir ürünün veya yazılımın planlı bir şekilde kısa sürede kullanışsız hâle gelmesi) engellemeyi hedefliyor. Tamir hakkı kapsamında ürünlerin kolayca sökülebilir modüler tasarımlar olması, yedek parçaların kolayca bulunabilmesi, ürünlerin ekonomik bir şekilde üçüncü partiler tarafından tamir edilebilir olması gerekiyor. Ayrıca tüketicilerin ürünlerin tamir edilebilirliği hakkında bilgilendirilmesi ve detaylı tamirat el kitapçıklarının halka paylaşılması da tamir hakkı kapsamında.
Neden önemli?
Her geçen yıl Apple, Google, Amazon, Microsoft gibi şirketler bilgi işlem ve elektronik sektörlerinde giderek tekel hale geliyor. Bu güçleri sayesinde akıllı telefon, tablet, bilgisayar gibi ürünlerin tamir edilmesini zorlaştırıyorlar ve bizi zamansız eskitilen ürünlerini tamamen değiştirmek zorunda bırakıyorlar. Giderek daha kompakt üretilen parçaların bağımsız atölyelerce tamir edilmesi imkânsız hale geliyor ve yedek parçaları sadece anlaşmalı kurumlarla paylaşıyorlar. Hatta çok daha ileri giderek bilfiil tamir karşıtı donanım tasarlayabiliyorlar. Örneğin, elektronik tamiratı alanında popüler YouTuber; Hugh Jeffreys, bir videosunda Apple’ın yeni iPhone 12 modellerinde kameraların değişimini imkânsız hale getirdiğini kanıtladı. iki yepyeni telefondaki kameralar takas edildiğinde fotoğraf çekme özelliklerini kaybediyorlar ama kameralar orjinal telefona geri konduğunda tekrar çalışmaya başlıyordu. Böylece Apple, kameraların yetkili servisler haricinde tamir edilmesini engelleyebildi.
Avrupa’nın planı:
Bu tüketici düşmanı uygulamalara karşı Avrupa Komisyonu geçtiğimiz mart ayında yayımladığı Döngüsel Ekonomi Eylem Planında tamir hakkını savunacak birtakım adımları 2021’de hayata geçirmeyi hedeflediğini bildirdi. Komisyon, hâlihazırda buzdolabı ve çamaşır makinası gibi cihazlarda uygulanan enerji etiketlerinin kapsamını genişletmeyi ve tüm cihazların tamir edilebilirliğini gösteren puanlamalar getirmeyi öneriyor. Cihazların ömürleri, servisleri, güncellenebilirlikleri, yeniden kullanılabilirlikleri ve geri dönüştürülebilirlikleri konusunda da asgari standartlar teklif ediliyor. Ürünlerin daha uzun süre kullanılmasını sağlayacak tamir hakkı, ekonomik tasarrufların yanı sıra elektronik atıkları azaltacağı için sürdürülebilirliğe de destek olacak.
Şimdi?
Avrupa Parlamentosu Milletvekillerinin de desteğini alan Avrupa Komisyonu, 2021 yılında bu önerilerini detaylı kanun önergelerine çevirecek. Başarılı olması durumunda Avrupa, tamir hakkı konusunda belki de tüm dünyayı değiştirebilecek çok büyük bir atılım yapmış olacak.
REKABET
Avrupa Komisyonu’nun yeni silahı
Sinan Lahur
Avrupa Birliği yeni bir silah geliştirmekte. Ama bu silah Alfred Nobel’in dinamitinden veya Mihail Kalaşnikov’un AK-47’inden oldukça farklı. Bu silah çevrim içi platformları ve onların faaliyetlerini ilgilendiriyor. Teknolojik gelişmelerin ışığında hayatlarımızın her gün değiştiği bir gerçek. Teknolojik gelişmelerden ekonomi ve işleteme modelleri de nasibini alıyor. Yeni startuplar, çevrim içi platformlar ve hizmetler her geçen gün daha çok hayatımızı etkiliyor. Artık çevrim içi alışverişler, fiyat karşılaştırma, arama motoru ve birçok diğer dijital hizmet olmadan hayatımızı düşünmek neredeyse imkansız…
Tabii çevrim içi platformların da yapıları gereği kullandıkları iş modelleri farklılaşıyor. Kişilerin, müşterilerin verilerinin burada önemi çok büyük. Kullanılan algoritma gibi dijital diğer unsurlar da başka problemlere yol açabiliyor. Çağdaş ekonominin sorunlarına geleneksel kurallar her zaman yetmeyebiliyor.
Bu başlıca problemler, Avrupa Birliği nezdinde rekabet hukuku açısından boy göstermekteydi. Gerçekten de Avrupa Birliği’nin Google’a kestiği cezalar, hâlihazırda devam eden Amazon ve Facebook soruşturmaları beraberinde birçok tartışmayı getirdi. Bu nedenle de Avrupa Birliği çevrim içi platformlara yönelik olarak yeni rekabet kurallarını hayata geçirmeye hazırlanıyor.
Ne olmuştu? Geçtiğimiz haziran Avrupa Komisyonu’nun Rekabet Politikasından Sorumlu Yardımcı Başkanı Margrethe Vestager, hızla değişen ve gelişen ekonominin yarattığı sorunlar karşısında AB rekabet kurallarının yetersiz olduğunu dile getirmişti. Bu nedenle kuralların yenileceğini ve bu yenilemenin üç sacayağı olacağını açıklamıştı:
- Hâlihazırdaki rekabet kurallarının daha güçlü şekilde uygulanması.
- Dijital platformların hareketlerini ihlalden önce düzenleyen yeni kurallar.
- Piyasalardaki halihazırdaki rekabet kurallarıyla çözülemeyen yapısal sorunların çözümü için yeni bir rekabet aracı.
İlgili düzenlemeler kamu görüşüne açıldı. Kamu ve özel sektörden tüm paydaşlar fikir sunmaya davet edildi. Avrupa Komisyonu’nun bu girişimini paradigma kayması olarak yorumlayan da oldu. Bununla birlikte kamuya yansıyan görüşler arasında yeni düzenlemelerin hukuki altyapısının problemli olduğu veya henüz dijitalleşmemiş işletmelerin gelecek planlarının zarar görebileceği de ifade edildi.
Ne olacak?
Bütün bu gelişmeler ışığında Avrupa Komisyonu’nun 9 Aralık’ta yeni silahını açıklayacağı bekleniyordu. Fakat öyle olmadı ve açıklama bir hafta ertelenerek 15 Aralık’a alındı. İlaveten Avrupa Komisyonu’nun teklif edeceği son metnin, teklif edilen ilk metin kadar kapsamlı ve müdahaleci olmadığı ve bu nedenle amacının anlaşılamadığı da konuşulmakta.
Sonuç:
Gelinen noktada Avrupa Komisyonu düzenleyici ve icrai bir otorite olarak dijital ekonomiyi anlamaya ve aksiyon almaya çalışmakta. Hatta bu konuda dünyadaki sayılı politik kurumlardan diyebiliriz. 2019’daki dijital çağ raporunda da önceliğin tüketici refahı olduğunu vurgulamıştı. Yeni kuralların akıbetinin ne olacağı henüz bilinmiyor. Müdahaleci olması durumunda birçok dijital platforma Noel’de kabus yaşatacağı kesin
ZENGİNLER
Bill Gates: Farklı dünyaların idolü
Vorga Can
Bill Gates’i düşündüğünüzde aklınıza ilk ne geliyor?
Microsoft’un kurucu ortağı veya gezegendeki en zengin üç insandan biri olması olabilir. Belki de içinizden “o modern tarihin en hayırsever insanıdır” diye geçiriyorsunuzdur. Şu bir gerçek ki Gates, birbirinden farklı iki hayat yaşama şansına sahip olmuş nadir bir insan. Zamanının en güçlü şirketini inşa eden iş insanı, yazılım stratejisine odaklanmak için Microsoft’un CEO’luk pozisyonundan istifa edeli 20 yıl oluyor. İstifasından 10 gün sonra eşi Melinde Gates’le kurduğu Bill & Melinda Gates Vakfı’na yaptığı 5 milyar dolarlık bağışla tam zamanlı bir yardımsevere dönüşümünün sinyallerini vermişti…
Gates sürüm 1.0:
14 yaşından beri kurumsal partnerlerine kod yazan başarılı girişimci; henüz 21’inde amatör programcıların yazılımlarını korsanlaştırdıklarını fark etmişti. Genç Gates’in korsanları hedef alan açık bir mektup yayımlaması ise duayen iş insanının inovatif sorun çözücü personasını kanıtlar nitelikte. Ayrıca, mükemmele yakın SAT puanıyla yerleştiği belki de dünyanın en prestijli üniversitesi Harvard’dan yakın arkadaşı Paul Allen ile Microsoft’u inşa etmek için ayrılması, Gates’in iyi bir poker oyuncusu olduğu yönündeki hikayeleri haklı çıkarıyor.
Bilgi güçtür:
1980’de IBM, ilk kişisel bilgisayarı inşa ederken maliyetleri düşük tutmak adına işletim sistemini dış kaynaklardan temin etmeye karar vermişti. Seattle Computers isimli bir şirketin QDOS adında bir sistemi vardı, ancak firma IBM’in ihtiyaçlarından bihaberdi. Gates, IBM’in ihtiyaçlarını kendi yararına kullandı ve QDOS yazılımını oldukça ucuza satın aldı. Ürünü MS-DOS olarak yeniden adlandıran Gates, işletim sistemini IBM’e satmak yerine 50 bin dolar karşılığında lisans anlaşması yaptı. Bu karar esasında Bill Gates’i dünyanın en zengin insanı yapan karardı. Zira, bilgisayar artık bir metaydı. Değer ise yazılım ve işletim sistemindeydi. Gates ise artık bir tekel sahibiydi. 13 Mart 1986’da Microsoft halka açıldı. Şirketin kurucusu ve CEO’su 36 yaşındaki Bill Gates yönetim kurulundaki yerini aldı. Başarılarla dolu bir kariyeri geride bırakan ikon insan, şirketin halka arzından 34 yıl sonra geçtiğimiz mart ayında (günü gününe) istifa etti…
Gates sürüm 2.0:
Gates, 2008’te Microsoft’taki aktif görevini bıraktıktan sonra temelde hayatını, servetini ve tesirini iki şeye adadı. Bunlar sırasıyla kişisel gelişim ve Bill & Melinda Gates Vakfı’nın “bireylerin yaşam kalitesini iyileştirme” misyonunu şeklinde özetlenebilir. Takvimler 2018’i gösterdiğinde varlıkları 46,8 milyar doları aşmış Gates Vakfına, ikilinin toplam bağışı 36 milyar doları aşmıştı. Vakfın hâlihazırda düşük gelirli toplulukların eğitim ve sağlık odaklı problemleriyle mücadele etmeye devam ettiğini belirtelim. Gates’in kişisel gelişimine gelince; kitap kurdu Bill Gates’in blog notlarında 150’den fazla kitap eleştirisi bulunuyor…
Bill Gates hakkında detaylı bilgi için Davis Guggenheim imzalı Inside the Bill’s Brain isimli Netflix belgeseline göz atabilirsiniz. Fragman için buraya tıklayabilirsiniz…