2 Kasım 2021 tarihinde ABD’de birden fazla seçim oldu. Onlarca belediye başkanı, bir nebze daha heyecanlı 6 Temsilciler Meclisi üyesi seçiminin yanında son derece ortada iki vali seçimine (New Jersey, Virginia) sahne olan günün ardından özellikle Virginia Valisi Seçimi gündemin odağı haline geldi.
Kasım 2020 tarihinde gerçekleşen ABD Genel Seçimlerini kazanan Demokrat Parti Başkan Adayı Joe Biden, Donald Trump’a karşı Virginia eyaletini %54 – %44 oranlarıyla kazanmıştı. Kasım 2021 tarihinde, tam bir yıl sonra gerçekleşen olağan Valilik Seçimleri ise Cumhuriyetçi Parti’nin adayının Demokrat Parti adayına %51 – %49 üstünlüğü ile sonuçlandı. Bu durum %10 oranında bir farka işaret ediyor ve bu seçimlerin süreci, nasıl Cumhuriyetçi Parti adayı tarafından kazanıldığı ve Demokrat Parti adayının hangi hamlelerinin/hatalarının etkili olduğu ise önümüzdeki yıl gerçekleşecek 2022 Ara Dönem Seçimleri için çok şey ifade ediyor.
Bu hafta Virginia seçimlerini ABD’de bir süredir tartışılan Critical Race Theory (Irk Merkezli Eleştirel Teori) üzerinden okuyacağız. Bu, hem bu konunun ne olduğunu açıklamak için hem de sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki uçurumu bir nebze daha ortaya sermek için önemli bir fırsat oluşturuyor.
Hırslı Seçmenin Yeni Ajandası: Eğitim
Seçimlerin en önemli konularından biri ise ABD kültür savaşlarının merkezlerinden biri olan eğitim -daha spesifik olmak gerekirse, devlet okullarının müfredatı – oldu. Bu durumun ise birden fazla sebebinin olduğu belirtiliyor:
- Irk Merkezli Eleştirel Teori: ABD solunda yükselen bir anlayışa göre ABD’de her sorunun altında ırkçılık bulunuyor. ABD kamuoyunda Critical Race Theory (Irk Merkezli Eleştirel Teori) olarak ünlenen bu anlayışa göre, ırkçılık bireyin veya toplumun başka ırktan birine saldırması olarak değil, o ırkın ekonomik, sosyal ve siyasi olarak devletin tüm kurum ve organlarıyla baskılanması olarak anlaşılıyor. Bu saldırının da beyaz Amerikalılar tarafından yürütüldüğü, sistemin beyaz olduğu, sistemin her unsurunun hatalı olduğu vs. gibi argümanlar sunan teorinin devlet okullarında anlatılmasına karşı ciddi bir rahatsızlık olduğu bir süredir belirtiliyordu.
- Bu durum anketlere ve seçime de yansımış gibi görünüyor: Seçim sonrası Virginia anketlerine göre Critical Race Theory seçmenin %25’inin oy tercihinin bir numaralı belirleyicisi iken, %47’sinin ise önem verdiği konular arasında yer alıyor. Yani seçmenin %72’si bu tartışmadan haberdar ve oy tercihini buna göre belirleyebiliyor.
- Aynı zamanda okulların pandemiden dolayı kapalı olması, öğretmen sendikalarının okulların açılmasını engellediği görüşü ve eğitim müfredatına dair diğer sorunlar da seçmenlerin eğitim konusunu öncelikleri arasına almasına sebep olduğu belirtiliyor.
Seçimlerden kısa bir süre önce Demokrat Parti adayının bu tartışmalara dair “Bence ebeveynler çocuklarına öğretilenler konusunda söz sahibi olmamalı.” yorumunun da negatif etki yarattığı tahmin ediliyor.
Pensilvanya, Kansas gibi bazı eyaletlerde sürdürülen bölge okul temsilcilikleri yarışlarında da muhafazakâr grupların ezici üstünlük sağladıkları belirtiliyor. Irk merkezli eğitime karşı kurulan 1776 Projesi’nin bağış ve türevi yollarla desteklediği adayların %75’inin yarışlarını kazandığı belirtilenler arasında.
Mitingler Ayrı, Reklamlar Ayrı
Fakat her ne olursa olsun kültür savaşlarına dair konular toplumun ve seçmenin azınlığının umurunda. Anlaşılıyor ki Cumhuriyetçi Parti’nin Virginia kanadı da bunun farkında. Critical Race Theory, Sosyalizm karşıtlığı gibi Cumhuriyetçi tabanın en hırslı kesiminin önemsediği konular sadece mitinglerde veya sağ tandanslı platformlarda verilen demeçlerde kendini gösterirken, TV reklamları, billboardlar, gazete reklamları gibi klasik seçmene ulaşan platformlarda ise bu tartışmalardan eser yok. Daha çok Biden yönetiminin ekonomi kararları, okulların kapalı olması, Covid-19’a dair tartışmaları ve artan suç oranlarını dile getiren bu yayınlar sayesinde, bağımsız veya koyu Demokrat Partili olmayan seçmenin kararının değiştiği ifade ediliyor.
Trump ve onun etkisi ise ayrı bir başlıkta incelenmeli. Cumhuriyetçi Parti adayı Youngkin, kampanyası sırasında bir kere bile Trump’ın adını geçirmedi fakat bu onunla arasının bozuk olduğu anlamına gelmiyor. Zira Trump kendisini bir mitingde onayladı. Fakat ortada bir gerçek var ki Trump seçmenin ağzında kötü bir tat bıraktı ve Cumhuriyetçi Parti’nin çok da kuvvetli olmadığı yerlerde Trump ismi ile bir yere gelmek artık imkansız. Fakat hırslı Cumhuriyetçi taban için Trump hala değerli, ve onun desteği bu tip seçmenin sandığa gitmesine ve bağış yapmasına yardımcı oluyor.
Virginia için bu durumun tam zıttı ise Demokrat Parti kanalı bakımından geçerli oldu. Demokrat Parti adayı ve parti yetkililerinin, Youngkin ve Trump’ı bir arada göstermek için mitingleri, TV reklamlarını ve ulusal medyayı kullanmaya çalıştığı belirtiliyor. Öyle ki Demokrat Parti adayı McAuliffe, 15 dakikalık bir mitinginde tam 13 defa Donald Trump ifadesini kullandı.
Şimdi Ne Olacak?
Bu noktada seçimden çıkan sonuç her iki partinin kanadı tarafından da aslında benzer şekilde yorumlanıyor: Seçmenin ciddi bir kısmı Trump’ı sevmiyor ama Trump’a seçimi kazandıran politikalar aslında seçmen nezdinde popüler. Bazı seçim gözlemcileri Virginia zaferinin ardından Demokrat Partiye yakın gördükleri Arizona, Georgia gibi eyaletleri “ne olacağı belli değil” kategorisine aldı bile. Dolayısıyla Trump’sız ama Trump’ın stratejisine yakın bir kampanya dönemi izlenecek gibi duruyor. Cumhuriyetçi Parti’nin stratejistlerinden bazılarının 2022’de bu stratejinin izlenmesi gerektiğine dair paylaşımlarda bulunduğu da gözlemlenebilir.
Sonuç olarak Virginia seçiminin etkilerinin uzun bir süre konuşulacağı tahmin ediliyor.