Kış Olimpiyatları, ilk düzenlendiği 1924 yılından itibaren 100 yıldır neredeyse aralıksız bir şekilde devam ediyor. Curling, kayak, snowboard ve buz hokeyi gibi sporlara ev sahipliği yapan organizasyonun düzenleneceği ülke ve şehirler, tıpkı Yaz Olimpiyatları gibi uluslararası bir komite tarafından belirli kriterler üzerinde durularak belirleniyor. Bu usul uyarınca Çin, tam altı yıl önce 2022 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapma hakkına sahip oldu. Fakat, başlamasına 10 aydan kısa bir süre kalan 2022 Kış Olimpiyatları’na dair gündem yarışacak sporcular veya düzenlenecek etkinlikler olmaktan çok uzak. Çünkü uluslararası politika bir kez daha olimpiyatlara damgasını vurmuş gibi duruyor. Her ne kadar tartışmalar geçtiğimiz günlerde biraz daha durulsa da tartışmaların odağında ABD bulunuyor.
Sorumuz şu: ABD ve müttefikleri, Çin’de düzenlenecek organizasyonu boykot edecek mi?
Boykotlar ve Soğuk Savaş
Antik Yunan tarihinde önemli bir yeri olan fakat etkisini yitirdikten sonra neredeyse 2 bin 500 yıl düzenlenemeyen olimpiyatlar, 1894 yılında Avrupa uluslarının ortak çalışması ile modernize ediliyor ve günümüze kadar gelen modern Olimpiyat geleneği oluşuyor. 1924 yılında düzenlenen ilk Kış Olimpiyatları sonrası olimpiyatlar “yaz ve kış” olarak ikiye ayrılıyor. Kuruluşlarından itibaren iki organizasyonun da bütçeleri, izleyici sayıları ve itibarı giderek büyüyor, bir süre sonra oyunlar, ev sahibi ülkelerin uluslararası arenada boy gösterilmesine yarayan organizasyonlar haline geliyor. Dolayısıyla Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından seçilen ülkenin ideolojik duruşu, karşıtlarının tepkilerine sebep oluyor ve özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren olimpiyatlara katılmayı boykot etmek politik bir manevra bağlamında algılanıyor.
Bu toplu boykotların ilki, 1976 Kanada Yaz Olimpiyatları’nda gündeme geliyor. Yine aynı sene, 1976 Yaz Olimpiyatları’nda yarışması beklenen Yeni Zelanda Rugby Takımı, Apartheid rejimiyle yönetilen Güney Afrika’yı ziyaret ediyor. Bu hareketin rejimi meşrulaştırdığını iddia eden Afrika ülkeleri, Yeni Zelanda Rugby Takımı’nın olimpiyatlara katılmamasını talep ediyor. Yeni Zelanda, bu talebi reddediyor. Bunun üzerine neredeyse tamamı Afrika ülkesi olan 33 ülke, 1976 Yaz Olimpiyatları’nı boykot ediyor.
Fakat 1980 ve 1984 senelerinde düzenlenen Moskova ve Los Angeles Yaz Olimpiyatları, Soğuk Savaş’a damga vuran kamplaşmayı bir kez daha gözler önüne seriyor. Sovyetler’in 1979 yılında Afganistan işgalini protesto eden ABD hükûmeti, bu savaşın devamı halinde 1980 Moskova Olimpiyatları’nı boykot edeceklerini belirtiyor. Savaşın devam etmesi üzerine aralarında ABD, Türkiye, Çin, Japonya ve Kore olan tam 66 ülke 1980 Moskova Yaz Olimpiyatları’nı boykot ediyor. Olimpiyat ruhuna saygılarından organizasyona katıldıklarını belirten Avrupa ulusları ise kendi bayrakları yerine olimpiyat bayrağı kullanmak ve bazı seramonilere katılmamak gibi eylemler gerçekleştiriyor. Buna misilleme olarak Sovyet Rusyası ve eksenindeki uluslar, 1984 yılında Los Angeles’ta düzenlenen yaz olimpiyatlarını boykot ediyor. Fakat yine aynı şekilde Yugoslavya, Romanya gibi bazı ülkeler olimpiyat ruhuna saygılarından organizasyona katılma kararı alıyor.
Yeni soğuk savaşa yeni boykot gelebilir
Görüldüğü üzere olimpiyatlardaki boykot kültürü, soğuk savaş tarihi ile son derece ilintili. ABD ve Çin arasında yaşanan gerginliklerin ve karşı hamlelerin yeni bir soğuk savaş döneminin başlangıcı olduğunu düşüncesi, ABD’nin 2022 Çin Kış Olimpiyatları’nı boykot etmeyi düşündüğü iddialarıyla daha da güçlendi. Bu boykot tartışmalarının sebebi, Çin’in Sincan bölgesinde Uygurlar’a karşı sürdürdüğü insanlık dışı muamele. İlk olarak 2018’de ABD Florida Senatörü Marco Rubio tarafından dile getirilen rahatsızlık, 2020’de Kanada ve Avustralya-Çin arasında yaşanan gerginlikle beraber Avustralya tarafından da dile getirilmeye başlandı. Konu öyle bir noktaya geldi ki; Kanada’da yapılan bir anket Kanada vatandaşlarının %54’ünün boykot kararı alınması gerektiğini düşündüğünü ortaya koyuyor.
Fakat, Biden hükûmetinin konuya kamuoyu kadar sıcak baktığı söylenemez. Geçtiğimiz hafta Beyaz Saray Sözcüsü Psaki tarafından masaya yatırıldığı yalanlanan boykot iddiası, bu hafta Dışişleri Bakanı Blinken tarafından da değerlendirildi. Blinken, ABD’nin müttefikleri ve partneriyle beraber Çin’in insan hakları ihlallerine ve agresyonuna karşı son derece değerli tartışmalar gerçekleştirdiğini belirtirken, olimpiyatları boykot seviyesinde bir kararın henüz gündemde olmadığını dile getirdi. Çin tarafı ise boykot kararının çok ciddi sonuçları olacağının altını çizdi.
Bir ülkenin olimpiyatlara veya benzeri uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapması, o ülkeye uluslararası arenada prestij kazandırırken, aynı zamanda sponsor ve turizm gelirlerini de kalkınmayı hızlandırıyor. Bu sebeple uzmanlar tam bir boykot yaşanması ihtimalinin yüksek olmadığını belirtirken, düşük seviyede bürokratik katılım gibi kısmi boykotların gündeme gelebileceğini belirtiyor. Fakat tekrar hatırlatmak gerekir ki; oyunların başlamasına halihazırda 10 aydan fazla bir süre var. ABD ve Çin arasındaki gerginliğin ne boyuta ulaşacağını kestirmek giderek güçleşiyor ve en nihayetinde boykot tartışmaları, gelecek aylarda gündemin üst sıralardaki yerini koruyacak gibi…