Kamuoyunda “4. Yargı Paketi” olarak bilinen “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 8 Temmuz tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. 14 Temmuz Çarşamba günü Resmi Gazete’de yayımlanan “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, İdari Yargılama Usulü Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda birtakım değişiklikler öngörüyor.
Değişikliklerin büyük bir çoğunluğu yargılamadaki sürelere ilişkin olmakla birlikte, özellikle sosyal medyada da tepki çeken 13. madde uyarınca Ceza Muhakemesi Kanunu madde 100’de sayılan katalog suçlarda “somut delillere dayanan” kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama nedeni var sayılacaktır.
Ceza Muhakemesi Kanunu madde 100’de yer alan ve 4. Yargı Paketi ile artık somut delillerin varlığı aranan suçlar çok sayıda olmakla birlikte başlıca kasten öldürme, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarından oluşuyor. Yapılan bu yeni değişiklikle cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçları için de somut delillere dayanan kuvvetli şüphenin aranması şartı sosyal medyada büyük tepki uyandırdı.
4. Yargı Paketi öncesi durum nasıldı?
4. Yargı Paketi’nin 13. maddesiyle yapılan değişiklik öncesi, belirtilen suçlarda tutuklama kararı verilebilmesi “kuvvetli suç şüphesinin varlığı”na tabiydi. Aslında kuvvetli suç şüphesinin varlığı araştırılırken de delillere dayanılmaktaydı. Tutuklama kararının gerekçeli olması hem Anayasa Mahkemesi hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uyarınca bir zorunluluktur. 4. Yargı Paketi öncesi de bu zorunluluğa uyularak kuvvetli suç şüphesinin varlığına dayanılmaktaydı.
Somut delil kavramı neyi ifade ediyor?
Ceza yargılamasında somut delil, doğrudan görmeye dayalı, bilmeye dayalı bir hususun yargılamada ileri sürülerek ortaya konmasıdır. Somut delil kavramı yalnızca görsel bir kayıt veya fiziksel bir bulguyu ifade etmez. Mağdurun beyanı da somut delil oluşturmaya yeterlidir. Durum bu şekilde olduğu için aslında 4. Yargı Paketi’yle getirilen bu değişiklik, yukarıda da belirttiğimiz gibi hem Anayasa Mahkemesi hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla uyumludur. Hukuk devletlerinde somut delilin varlığı gerek tutuklama gerekse mahkumiyet kararı verilebilmesi için gereklidir.
Madem bu düzenleme sorun yaratmayacaktı, neden bu kadar tepki doğdu diye soracak olursanız, problem ne yazık ki kanunların uygulanmasından doğuyor. Somut delil kavramı ceza muhakemesi ilkeleri ile uyumlu olarak getirilmiş bir kavram. Ancak ne yazık ki yargıda yeterli denetim olmaması, şeffaflık ilkelerine uyulmaması, keyfiliğe kaçılarak kararlar veriliyor olması gibi sebeplerin varlığı somut delil kavramının uygulanmasında ciddi problemleri beraberinde getirecektir. Bu nedenle özünde problemli olmayan bir düzenleme ile ilgili olarak haklı bir tepki doğdu. Bu noktada hakimlerin üzerine büyük bir görev düşüyor. 4. Yargı Paketi düzenlemelerinin sağduyu ile değerlendirilerek uygulanması gerekmekte.