25 Ocak’tan herkese merhaba! Daily Press’te bugün sizlerle spor ve sinema dünyasından iki farklı ismi incelediğimiz yazılarımızı paylaşmak istedik.
Keyifli okumalar!
SPOR
Sadelik: Armand Dublantis
Alperen Delibaş
Armand Duplantis, 2020 yılına damga vuran sporculardan biriydi. Amerika doğumlu İsveçli sporcunun “herkes gibi” dram dolu bir hikayesi yok ama diğer “farklı” isimlerle tek bir noktada buluşmayı başarıyor: İnanç.
Atletizmde Usain Bolt’tan sonra bir boşluk olabileceği her zaman tartışılıyordu, bu da son üç yılda net olarak görüldü. Mo Farah isminin dopingle anılması, Isınbayeva ve Vlasic gibi sembol sporcuların yerinin doldurulamaması modern atletizmin düşüşüne işaretti. Ya da eski havasının kalmadığına dair iddiaların belirginleşmesini sağlıyordu.
Ancak 2020 yılında 20 yaşındaki bir sporcu, tüm gündemi değiştirdi: Armand Duplantis.
Duplantis, sırıkla atlamada dünya rekorunu önce 6 metre 17 santimetreye çekti, sonra 6 metre 18 santimetre atladı… Amerika doğumlu İsveçli sporcu, sporun klasik isimlerinden Fransız Renaud Lavillenie’nin rekorlarını tarihe gömdü.
Genç süper yetenek sonrasında peş peşe kırdığı rekorlara bir yenisini daha ekledi ve efsane sporcu Sergey Bubka’nın 1994’ten beri kırılamayan açık hava sırıkla yüksek atlama rekorunu 6,15 m’lik derecesiyle geçerek rekorun sahibi oldu. Duplantis, alt yaş kategorilerinde de tüm rekorları alt üst etmişti, Lavillenie gibi boyu kısaydı. Yani aslında yedi yaşında ailesiyle beraber evinin arkasına kasalarla kurduğu platform, sürekli “atlama” hırsı ve fiziksel koşulları bugünkü rekorların gelmesine yol açtı. Ancak en üst kademeye çıkmadan önce bir sorunu vardı: Yemek ve yemek yüzünden aldığı kilolar.
Üç yaşında başladığı bir sporu yapması ve babasının da sırıkla atlamacı olması başarıyı zaten -doğuştan yetenek de birleşince- bir anlamda otomatikleştirmişti. Rekordan sonra ilk röportajında söylediği şey ise “inancın” ve rekortmen olan sporcuların “farklı” düşünce yapısını iyi yansıtıyordu:
“Sadece diyet yaptım.”
“Evet, diyetimi değiştirdim ve daha sağlıklı yemeye başladım. Geçen bahar üniversiteye gittiğimde bunu hiç düşünmüyordum bile. Hayatım fast food doluydu.”
Bugün Duplantis’in dünya gündeminde üst sıralarda yer almasının sebeplerinden bir tanesi de bu. Renaud Lavillenie, kendine has tarzıyla bir ikon haline gelmişti, Duplantis ise yeni neslin adrenalinini piste yansıtmayı başarıyor. Bir yandan da açıklamalarıyla fark yaratıyor.
“Şimdi kızartılmış her şeyi tamamen terk ettim. Artık üniversiteli değilim. Yetişkin olmayı öğrendim. Ve değişen yeme alışkanlıkları, kilo vermemi sağladı. Sonra da büyümeyi bıraktım. Ve buradayım.” Peki başarı sadece planla, programla mı gelir?
Duplantis, geçen sene en çok yaşamak istediği yer olan Baton Rouge’a taşındı. Tek yaşamaya başladı.
“Bunun hem avantajları hem de dezavantajları var. Yalnız olmayı seviyorum, ama aynı zamanda ailemi özlüyorum. Aramızda araba ile sadece bir saat var ama şimdi bir yetişkin olmayı öğrenmem gerekiyor.”
Rekortmen sporculardaki bir farklılık, küçük bir nüans aslında o rekorların derecesini belirleyebiliyor. Tarih boyunca bu yaşandı. Usain Bolt kendine güveniyordu, iyiydi ve bir moda yarattı. Vlasic hırsı, tarzı ile kadınların simgesi haline geldi. Duplantis de “ben buyum” diyor. Sade ve inançlı. Glasgow’dan sonra kazandığı parayı saklayacağını da belirtmeyi unutmuyor:
“Evet, hiçbir şey satın almadım. Geçen yaz bahsettiğim yeni bir kanepe bile yoktu. Gadget’lar için fazla değilim ve hala kardeşimin eski Toyota’sında dolaşıyorum.”
SİNEMA
Kevin Feige: Marvel’ın Sihirbazı
Rıza Egehan Asad
Kevin Feige, Marvel’ın gişe rekorları kıran yapımlarının arkasındaki en önemli isimlerden biri. 2002 yılındaki Spider-Man filminden sonra artan ilgiyle birlikte çekilen Daredevil filminde de yapımcı olarak yer alan Feige, Marvel’ın en üst noktaya ulaşmasına yardımcı olan Avengers serisi boyunca da yapımcılığa devam etti. Marvel Sinematik Evreni, toplam 11 film ve sayma ile gişe açısından en başarılı film serisidir. Feige, bir dizi popüler karakter ve hikâyeyi tek bir evrende bir araya getiren Marvel Studios markasının geliştirilmesinden de sorumlu oldu.
Feige, Bronx’ta doğan ev hanımı Barbara ve Polonya doğumlu reklam yöneticisi Joseph Feige’in oğlu olarak New York’ta dünyaya geldi. Çocukken cumartesi günleri İbranice okuluna gitti. Feige, 1982’de Bronx Fen Lisesi’nden mezun oldu. Daha sonra, 1986’da İngiliz Edebiyatı bölümünden mezun olduğu Columbia Üniversitesi Genel Çalışmalar Okulu’na transfer olmadan önce iki yıl boyunca Wesleyan Üniversitesi’ne gitti. Feige’in kariyeri, The Falcon and the Snowman filminde yapımcı Jon Peters’ın asistanı olarak başladı. Daha sonra 1994’te Marvel’a katılmadan önce New World Pictures’da yönetici olarak çalıştı. Feige, 2005’te Marvel Stüdyoları’nda yapım başkanlığına terfi etti ve burada Iron Man, Thor, Captain America gibi filmlerin prodüksiyonunun tüm yönlerini denetledi. Feige’in kariyerine, başarılı filmlere uyarlanabilecek yeni özellikler geliştirme yeteneği damgasını vurdu. Mayıs 2014’te Feige, Marvel Sinema Evreni’ni üretmek ve denetlemek için Walt Disney Studios ile üç yıllık bir anlaşma imzaladı.
Kevin Feige son olarak Marvel evreninin üçüncü fazını hayata geçirmek üzerine çalışıyor. Marvel Sinematik Evreni, Disney ve Marvel Stüdyoları için büyük bir başarı oldu. Filmler dünya çapında 13 milyar doların üzerinde hasılat elde etti. Filmler ayrıca modern pop kültürünün en popüler serilerinden bazıları haline geldi ve seri, Netflix şovları Jessica Jones, Daredevil, Luke Cage, Iron Fist ve The Defenders ile televizyona yayıldı. Feige, bir süredir üçüncü bir aşamayı başlatmak için çalışmaktaydı. İlk iki aşama oldukça başarılıydı, ancak hala iyileştirme için yer vardı. Aşama 3, diğer tüm aşamalardan farklı olacak çünkü Marvel’ın filmlerinden herhangi birinde yer alan tüm karakterleri bir araya getirebilecek. Bunun en güzel örneklerinden biri Spider-Man No Way Home ile hayata geçti ve Dr. Strange Multiverse of Madness ile daha ötesi şimdiden beklenmeye başlandı.