Üçüncü faz klinik çalışmalarda %90’ın üzerinde başarı oranıyla ilerleyen mRNA tipi COVID-19 aşısının tüm dünyaya dağıtılmasına beklenenden kısa bir zaman kaldı gibi görünüyor. Fakat otoriteler dahil pek çok kişinin aklındaki soru aynı:
Üretimden çıkan aşı bize nasıl ulaştırılacak?
mRNA tipi aşılar, zayıflatılmış virüs içeren aşılardan daha hızlı üretilebilseler de ulaştırma ve saklama koşulları konusunda büyük bir dezavantajları bulunuyor. RNA molekülleri çok ince bir nükleotid zincirinden oluştuğu için hem birçok enzim tarafından parçalanabilme hem de şeker zincirlerindeki reaktif hidroksil grubundan dolayı kendi kendini hidroliz edebilme özelliğine sahip. Bu kırılganlık da Pfizer’in Covid-19 mRNA aşısının Antarktika ortalama sıcaklığından bile düşük -70 C’da saklanmasını gerektiriyor. Bu olağanüstü taşıma ve saklama koşulu gereksinimleri de aşının tedarik zinciri tasarımını, alışılagelmiş aşılardan onlarca kat daha zorlayıcı hale getiriyor. Ne mutlu ki bu daha önce görülmemiş ve üstesinden gelinememiş bir senaryo değil. Bundan yaklaşık beş yıl önce Afrika ülkelerinde on binlerce kişinin ölümüne yol açana Ebola virüsü aşısının da -60 C’da saklanması gerektiği kanıtlandıktan sonra aşı yüksek bir başarı oranıyla ihtiyaç sahibi bölgelere ulaştırılabilmişti. Yani Covid-19 aşısının da buna benzer bir sıcaklık mertebesinde önceden belirlenecek noktalara ulaştırılması mümkün görünüyor.
Şüphesiz özel saklama koşulları, aşının özellikle ulaştırma maliyetini kayda değer bir biçimde yükseltecek. Bu maliyetin farklı bölgelerde aşı fiyatlarına ve bizlere ne kadar yansıtılacağı ve sigorta şirketlerinin ya da hükümetlerin bunun ne kadarını üstleneceği ise merak konusu. Öte yandan Pfizer’dan çok daha yeni bir biyoteknoloji şirketi olan Moderna, üçüncü fazdaki mRNA aşısının çok daha uygun bir sıcaklık olan 20C’de saklanabileceğini duyurmuş durumda. Bu durum Moderna’nın aşısının virüse karşı daha etkili olduğu anlamına gelmiyor fakat daha geniş ölçüde bir moleküler istikrara sahip olduğunu gösteriyor. Moderna’nın yalnızca 10 yıllık, küçük ölçekli ve inovatif bir şirket oluşu, beklenmedik bir duruma karşı mevcut sistemlerini Pfizer’e kıyasla çok daha kolay adapte edebileceklerini gösteriyor. Zaten taşıma koşullarındaki gelişim de Moderna’nın mRNA aşısını lipit nanoparçacık teknolojisiyle birleştiren inovasyonuyla mümkün olmuş. Bunun yanında onlarca farklı aşı da hâlâ geliştirme ve klinik araştırma sürecinde. Onay alan ilk firma hangisi olursa olsun SARS-CoV-2 aşısı; formülasyon, saklama koşulları, maliyet ve virüse karşı etkinlik bakımlarından gelişme yolunda devam edeceğe benziyor.