ABD Adalet Bakanlığı, 20 Ekim 2020 tarihinde sunduğu dava dilekçesinde; Google’ın arama ve arama reklamcılığı sektörlerinde sahip olduğu tekel gücünün serbest rekabeti bozduğunu, tüketici tercihlerini kısıtladığını ve yeniliğin onun önüne geçtiğini iddia etti. Ayrıca Bakanlık, Google’ın açmış olduğu sorunlar için mahkemeden önlemler almasını istedi. Son yıllarda Google aramanızda birbiri ardından gelen reklamlar, promoted şeklinde arama sonuçlarının en tepesinde çıkarılan ürün veya hizmetler dikkatinizi çekti mi? Yeni aldığınız cihazlarınızda kendiliğinden Google Chrome ve diğer Google hizmetlerinin kurulu olduğunu fark ettiniz mi? Alternatiflerin size sunulmadığı hatta varlıklarından haberdar bile olmadığınızı düşünüyor musunuz? Eğer bu sorulara yanıtınız olumlu ise bu yazımız ilginizi çekecektir.
ABD Adalet Bakanlığı tarafından sunulan dilekçede Google’ın eylemleri neticesinde mobil arama hizmetleri pazarını kontrol altında tuttuğu iddia ediliyor. Dilekçede Google’ın:
- Rakip arama hizmetinin telefonlara indirilmesini engellediği
- Arama hizmetlerini mobil cihazlarda (akıllı telefonlar, saatler, hoparlörler, televizyonlar ve hatta arabalarda) ön kurulum (pre-installation) olarak yer almasına zorladığı
- Apple ile yaptığı uzun süreli sözleşmelerde Apple cihazlarında varsayılan arama motoru olarak yer aldığını
- iOS’un aksine, Android’in cihaz üreticilerine bedava lisanslandığını ve bu sayede Android işletim sistemine sahip telefonlara da arama hizmetini dikte edebildiği iddia ediliyor.
Görüldüğü üzere Google’ın faaliyetleri neticesinde arama motoru hizmeti vermek isteyen herhangi bir şirketin tüm faaliyet alanı kısıtlanabiliyor. Tüketicilerin ise Google dışında opsiyonları kalmayabiliyor ve alternatiflerin varlığından bile haberdar olamayabiliyorlar. Bu sayede Google hiçbir rekabetçi baskıdan etkilenmeden dilediği gibi piyasayı yönetebiliyor ve gelirini artıracak her atılımı gerçekleştirebiliyor. Bu sayede tüketicilere daha az reklamlı bir arama motoru hizmeti sunabilecek potansiyel bir şirket, Google’ın aksiyonları neticesinde karşımıza dahi çıkamıyor ve bizim aldığımız hizmetin de kalitesi Google tarafından belirlenebiliyor.
Ne olmuştu?
Aslında benzer antitröst iddiaları ilk önce Avrupa Birliği’nde ileri sürülmüştü. Avrupa Birliği Komisyonu’nun soruşturmaları sonucunda Google; arama motoru, arama motoru reklamcılığı ve Android işletim sistemi pazarlarındaki faaliyetlerinden ötürü toplamda 9 milyar avroya yakın para cezasına çarptırılmıştı. O dönemde AB’nin “klasik Avrupa sosyal devlet anlayışıyla” hareket ettiği düşünülüyordu. Hatta Brüksel’in bahis konusu cezaları, “ABD ve AB arasında dönen ticaret savaşları” sebebiyle politik bir ceza aracı olarak kullandığı da çok yazıldı. Vaşington cephesinde ise geçtiğimiz aylarda Apple, Google, Facebook ve Amazon’un CEO’ları, ABD Kongresi’ne görüntülü aramayla ifade vermişlerdi. Gerekçe ise ilgili şirket faaliyetlerinin rekabet hukuku bağlamındaki sonuçlarını kamuoyuna açık bir ortamda tartışmaktı. İfadelerinin ardından Kongre hazırladığı 450 sayfalık raporda, Big Tech’in tekel olduğunu ve yapısal anlamda şirketlerin bölünmesi gerektiğini ileri sürmüştü. ABD’de daha önce Standard Oil, AT&T ve Microsoft tekel gücü sebebiyle bölünmüştü.
Bakanlık ne istiyor?
ABD Adalet Bakanlığı, dilekçesinde son olarak Google’ın eylemlerinin Sherman Yasası (ABD rekabet kanunu) kapsamında hukuka aykırı olduğunun hüküm altına alınmasını ve piyasadaki rekabetin etkin bir şekilde sağlanabilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını talep ediyor. Şayet ki bölünme gündeme gelirse Google, bünyesinde bulunan arama hizmetleriyle Android’in ayrılabilmesi tartışılacak. Serbest piyasa, girişimcilik ve teknoloji şirketlerinin büyümesine destek veren Vaşington’un böyle bir bölünmeyi talep etmesi, ABD tarihi ve politikası açısından tartışmaları da beraberinde getirecektir. Başkanlık seçimine iki hafta kala Alphabet’in sancak gemisinin akıbetini ilerleyen günlerde hep birlikte göreceğiz.