18 Ocak’tan herkese merhaba!
Novus İş Dünyası’nda bu hafta;
👱 Saç endüstrisi
🛒Carrefour sorusu
💾 Intel’de oyuncu değişikliği
Sağlıklı haftalar!
ODAK
Siyah Altın: Bir Başka Endüstri
İrem Özbay
Değişen trendler, küresel insan saçı pazarındaki büyümeyi ateşledi.
Dünyadaki en popüler çok yönlü kaynaklardan biri insan saçı. Kaligrafi fırçası, takım elbise astarı ve mobilya yapımında kullanılmasının yanı sıra petrol sızıntılarını temizlemeye bile yarıyor. Ancak çoğu, başka insanların kafasında yeniden hayat buluyor.
Bir tahmine göre, küresel peruk, örgü ve saç uzatma pazarının değeri 7 milyar dolar. Pazarın büyüklüğünün 2024’e kadar 10 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Peki bütün bu saçlar nereden geliyor? Ve nereye gidiyor?
Tedarik Zinciri
Yetiştiricinin kafasından tüketicinin kafasına kadar uzanan bir saç telinin yolculuğu oldukça uzun ve karmaşık. Saç, hedefine ulaşmadan önce 100 çift elden geçiyor.
Süreç saçın kaynağın kafasından hasat edilmesi ile başlıyor. Hasat edildikten sonra, bu saç kümeleri organize yeleler halinde işleniyor. Bu işlenmiş saç; daha sonra çeşitli saç modelleri ve peruk olarak üretildiği fabrikalara gönderiliyor.
Pazarın Sahipleri
Bu fabrikaların %70’inden fazlası Çin’de bulunuyor ve ülke, piyasaya çıkmaya hazır saç ürünlerinden elde edilen kârın aslan payını alıyor. BM Comtrade verilerine göre Çin, 2019 yılında 1,15 milyar dolar değerinde üretilmiş insan saçı ürünleri ihraç etti.
İşlenmemiş saçın fiyatı büyük ölçüde değişken; uzunluğuna, dokusuna ve durumuna bağlı. Doğrudan bir kadının kafasından kesilen saç en yüksek fiyatı alıyor ve tüccarlar tarafından “siyah altın” olarak anılıyor. Ancak endüstri aynı zamanda, saç toplayıcıların kanalizasyonlardan ve atık yığınlarından topladığı, daha az arzu edilen atık saça da güveniyor.
Dünyadaki işlenmemiş saçların büyük çoğunluğu 2 yerden geliyor: Hong Kong (ihracatta 30,2 milyon dolar/yıl) ve Hindistan (ihracatta 19 milyon dolar/yıl).
Emma Tarlo’nun Entanglement: The Secret Lives of Hair adlı kitabına göre, Çin ve Hindistan’daki yerel saç tüccarları, saçlarını satmak veya takas etmek isteyen kadınları aramak için köyden köye dolaşıyor. Başlıca kaynaklardan biri Güney Hindistan’daki Hindu tapınakları. Tepe kasabası Tirumala’daki Venkateswara Tapınağı , günde ortalama 40 kafa tıraş eden 1.320 berber çalıştırıyor. Bu saçlar, çevrimiçi müzayedelerle satılıyor. Şubat 2019’da böyle bir açık artırmada 157 ton saç 1,6 milyon dolar getirdi.
ABD ise 2020’de 130 milyon dolarlık insan saçı ithal etti. ABD’de bu ürünler saç dökülmesinden muzdarip olanlar, eğlence sektöründekiler, Afro-Amerikanlar ve Ortodoks Yahudi toplulukları arasında uzun zamandır popülerdi. Ancak son yıllarda ünlüler ve influencerlar, insan saçı tüketicilerine yeni bir kitle ekledi: Sosyal medya kuşağı.
Gösteri Devam Etmeli
Tarih, saç endüstrisinin ekonomik gerileme dönemlerinde büyüdüğünü gösteriyor. Büyük Buhran sırasında saç, kadınların para harcamaya devam ettiği birkaç şeyden biriydi. Ve 2008 mali krizinin ardından, kuaför salonu sayıları %8 arttı .Bu, kapalı olan kuaför salonlarına rağmen sağlık ve güzellik ürünleri satışlarının 2019’un aynı dönemine kıyasla 2020’nin başlarında %13 artmasını açıklayabilir.
PERAKENDE & TÜKETİCİ
Kanada’nın Anlayacağı Dilden: Non!
Sinan Lahur
Kanada merkezli Alimentation Couche-Tard’in, Fransa merkezli Carrefour SA şirketini devralması, Fransız Hükümeti’nin son dakikadaki reddi nedeniyle 17 milyar avro’luk işlemle sonlandı.
Korumacılık denilince aklımıza her zaman ithalat/ihracat vergileri, kota sınırlamaları ve başkaca diğer uygulamalar gelebiliyor. Bunlara ek olarak, korumacılığın daha sosyal boyutu ise göçmen karşıtlığına kadar varabiliyor. İşin sosyal boyutunun kabul edilemez olması bir yana, ekonomik korumacılığın da son yıllarda yükselişte olduğuna dönemin Başkanı Trump sayesinde de bizzat şahit oluyorduk.
Bu korumacılık tandanslarını sadece Amerika Birleşik Devletleri’ne ve dönemin başkanına özgülemek ise doğru değil. Çünkü Avrupa Birliği’nin de son dönemlerdeki birçok girişimi de doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine yönelik. Hatta özellikle Çin Halk Cumhuriyeti menşeli doğrudan yatırımların artması nedeniyle, 2019 yılında Avrupa Birliği, Doğrudan Yabancı Yatırımların İzlenmesi Direktifini yayımladı. Ardından da üye ülkeler kendi iç hukuklarında gerekli düzenlemeleri yaptılar. Yapmaya da devam ediyorlar. Ancak bu sefer, yatırımı engellenen taraf Kanada. Hem de Avrupa Birliği – Kanada arasında, yatırımları da düzenleyen Kapsamlı Ekonomik ve Ticaret Anlaşması (CETA) olmasına rağmen.
Ne olmuştu?
Kuzey Amerika’nın en büyük perakendeci ve benzin istasyonu şirketlerinden birisi Alimentation Couche-Tard, Fransa merkezli en büyük alışveriş merkezi zinciri olan Carrefour Societe Anonymé’yi devralmak için 18 milyar Avroya yakın teklifte bulunmuştu.
Ancak Macron hükümetinin Ekonomi ve Maliye Bakanı Bruno La Maire, daha anlaşmanın başlangıç aşamasında devralmaya izin vermeyeceklerini açıkladı. La Maire, en büyük perakendecilerinin yabancı bir rakibe satılmasını onaylamayacaklarını, egemenliklerini koruyacaklarını ifade etti. İlaveten, masada olmaları gerektiğini de ekledi.
İşlem ilk açıklandığı zaman Carrefour’un hisseleri 10% artış yaşamıştı. Bakan’ın açıklamalarından sonra ise geçtiğimiz Perşembe günü hisseleri %7,4 düşüş yaşadı. Konuşulanlar arasında işleme izin verilmemesi sonucunda Kanadalı Bakan’ın Le Maire’i arayıp “biz geçen sene Bombardier’in Fransızlara satılmasında korumacılık kartını oynamamıştık” diye sitem ettiği de belirtiliyor.
Hukuki ve teknik kurumların işlemi inceleyip karar vermesinden ayrı olarak politik organların doğrudan yabancı yatırımları veto etmesi ilk değil. Tartışmalar da yatırımların gerçekten kamu yararı gözetilerek mi engellendiği, yoksa, sadece milliyetçilik/egemenlik üzerinden mi yatırımların engellendiği üzerine dönüyor. Gelinen noktada işlemin akıbetinin ne olacağını tahmin etmek zor. Her ne kadar Fransız Bakan’ın vetosu şu aşamada hukuki bir ret sonucu doğurmasa da işleme onay verecek olan kamu otoritelerinin kolektif sesi olmaya aday.
GELİŞMELER
Mevcut yatırımcılarından 180 milyon dolar toplayan çevrim içi yemek sipariş şirketi Deliveroo’nun değerlemesi 7 milyar doların üzerine çıktı. Londra merkezli grubun halka arzı bekleniyor…
- Rakipten al haberi: Türkiye’de Yemeksepeti markasıyla faaliyet gösteren rakip Delivery Hero, 6 bin çalışanının Nakliyat-İş’e üye olacağını açıkladı. Buna göre Yemeksepeti’nin iş gücünün en az %40’ı sendikalı olacak.
Fransa merkezli enerji şirketi Total, Big Oil’in Vaşington merkezli lobi grubu American Petroleum Institute’daki üyeliğini iptal eden ilk büyük şirket oldu. Gerekçe ise lobi grubunun Paris anlaşmasına karşı çıkan politikacılara verdiği destek…
Rothschild ailesinin varisi Bankacı ve Edmond de Rothschild Group’un sahibi Banker Benjamin de Rothschild, 57 yaşında kalp krizi sebebiyle hayatını kaybetti.
- Detay: Forbes’a göre 1,5 milyar doların üzerinde servete sahip olduğu tahmin edilen iş insanı, Avrupa merkezli bankaları yöneten 300 yıllık bir geçmişe sahip ailenin torunuydu.
Çin merkezli teknoloji şirketi Xiaomi’nin hisseleri, ABD’de kara listeye eklenmesini takiben %10,3 değer kaybetti.
-
Ayrıca: Bahis konusu icra emriyle ABD vatandaşı yatırımcılar, 60 gün boyunca Xiaomi hissesi satın alamayacak. Nihayetinde mevcut varlıklarını da satmaları gerekecek…
- Kaçan fırsat: Vaşington’un Huawei’ye karşı verdiği yaptırım mücadelesinden büyük fayda sağlayan Xiaomi, Apple’ı geride bırakarak geçtiğimiz yılın üçüncü çeyreğinde en çok telefon satan üçüncü şirket olmuştu. Hisseleri %227 değerlenmiş ve yıl sonunda 108 milyar dolarlık piyasa değerini yakalamıştı…
ABD merkezli yarı iletken devi Intel, CEO değişikliğine gidiyor. Bob Swan kolduğunu 30 yıllık Intel çalışanı ve VMware CEO’su Pat Gelsinger’a bırakıyor.
-
Rakip: TSMC dördüncü çeyrekte rekor kâr ve 2021’de 28 milyar dolarlık sermaye yatırımı yapacağını açıkladı.