Türkiye’de dijital sektörde yer alıyorsanız gündeminizde olan teknolojiler üç aşağı beş yukarı bellidir. Veri biliminin şekillendirdiği bu çağda teknolojik altyapıları güçlendiren gelişmeler veri tabanlı derin öğrenme ve makine öğrenimi gibi alanlardan geliyor. Zira Türkiye de son hızla hareket eden veri bilimi trenine atlamak için oldukça büyük girişimlerde bulundu. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta şu: ülkemizde bu girişimlerin yoğunlaştığı dönemde söz konusu teknolojiler dijital devrimin öncüsü olan ülkelerde zaten doruk noktasına ulaşmıştı. Belki de bu yüzden Türkiye’deki girişimlerin zamanlamasını son hız ilerleyen bir trene koşarak yetişmeye çalışan bir figür olarak betimlemek çok da yanlış olmayacaktır.
İşte tam bu noktada,
Henüz tam olarak momentum kazanmamış ancak bilişim alanında çığır açması kaçınılmaz olan teknolojilere yönelmek Türkiye’de stratejik bir hedef haline getirilebilir. Günümüzde bu alanların belki de en dikkat çekeni kuantum bilgisayarlar. Ülkemizde bu teknolojiye aşina olanların sayısı tartışılır durumdayken ABD’de Şubat 2020’de kuantum bilgisayarlar bir yana; birçok kuantum aleti içine alan bir ağ, yani kuantum internet hakkında stratejik vizyonunu ele alan bir rapor yayımladı bile. Raporun satır aralarında ABD’nin -son derece gerçekçi sebeplerle- kuantum teknolojilerini bir ulusal güvenlik meselesi olarak algıladığını görmek hiç de zor değil. Çin ve Rusya gibi ülkeler de bu yarışı çok ciddiye alıyorlar. Nature dergisinde 2019’da yayımlanan bir makaleye göre Rusya, 5 yıllık dönem için kuantum teknolojilerine hâlihazırda 790 milyon dolar ayırmaya karar vermiş durumda.
Bu yarış sadece devletler arasında değil, firmaların da kuantum bilgisayar teknolojisinde üstünlük sağlama çabaları gözle görülür düzeyde hız kazanmış durumda. Google’ın 2019’da kuantum üstünlüğünü göstermeyi başardığını bir makaleyle duyurmasının ardından, IBM’in 2023 sonuna kadar 1000 kübit hedefini açıklaması işlerin ne kadar kızıştığının bir göstergesi aslında. Türkiye açısından bakacak olursak, şu an bir kuantum bilgisayar üretmek için gereken yatırım ve uzman iş gücü çok uzak bir hedef olarak görünüyor. Ancak unutmamak gerek ki bu alanda görece küçük miktarlarda yatırımlarla teori, algoritma ve yazılım üzerine çok önemli ilerlemeler kaydetmek mümkün. Kuantum bilgisayar teknolojilerinin önümüzdeki çağın en büyük ataklarından birini yapacağının ayak sesleri duyulmaya başlamışken, belki de henüz yola çıkmamış bu trene şimdilerde bilet almaya çalışmak ileride arkasından koşmamak adına çok doğru bir stratejik hamle olacaktır.