Bu hafta neler olduğunu özetle hatırlamak gerekirse, ilk olarak hafta ortasında Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılması istemiyle dava açıldı. Aynı gün HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü. Cuma gecesi ise Resmî Gazete’de yayımlanan bir Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi feshedildi. 21 Mart Pazar günü ise hafta içinde vekilliği düşürülen Ömer Faruk Gergerlioğlu TBMM’de gözaltına alındı.
Kapatılma istemi
17 Mart günü, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. Bekir Şahin’in hazırlamış olduğu iddianamede 687 parti üyesi için beş yıl süreyle siyaset yasağı istendi.
Hukuk ne diyor?
-
Siyasi parti kurma hakkı, demokratik toplumların yürütülmesinin gereği olarak Anayasa’nın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin tanıdığı, demokratik düzenlerde var olması gereken bir haktır ve belirli şartları sağlayan herkes, önceden izin almaksızın siyasi parti kurabilir.
-
Siyasi partilerin temel amacı belli siyasi düşüncelere sahip kişilerin örgütlenmesini sağlamak, ifade özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak üyelerinin ve destekçilerinin görüş ve düşüncelerini açıklamak ve devlet iktidarının işleyişi ve idaresi üzerinde etki yapmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek üzere siyasi partiler sivil toplum ile devlet arasında köprü vazifesi görür.
-
Siyasi partinin kapatılması, ancak Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu’nda yer alan bazı durumların gerçekleşmesi sonucu mümkündür ve siyasi partilerin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Anayasa Mahkemesi’ne kapatma davası açılması gerekir.
-
Anayasa’da yer alan kapatma sebepleri, özetle, siyasi partilerin tüzük ve programlarıyla eylemlerinin; devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez üstünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olması, sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlamış olması ve suç işlenmesini teşvik ediyor olmasıdır. Siyasi Partiler Kanunu ise aynı ilkelerin biraz daha detaylandırılması yoluyla kapatma sebeplerinii öngörmektedir.
İlk olarak belirtilmesi gereken husus, siyasi parti kapatma anayasayla getirilen en ağır yaptırımdır. Siyasi parti özgürlüğünün (dolaylı olarak da ifade özgürlüğü ile örgütlenme özgürlüğünün) tamamen kaldırılması için kapatmaya sebep gösterilen fiillerin işlendiğinin odak haline gelmesi gerekmektedir. Bir diğer deyişle, bu nitelikteki fiillerin o parti üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durumun o partinin üyeleri veya organlarınca benimsendiği ya da bu fiiller doğrudan doğruya o parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır ve bu durumda kapatma yaptırımı uygulanabilir. Kapatma dışında fiillerin ağırlığına göre, ilgili siyasî partinin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına da karar verilebilmesi mümkündür.
Daha önce ne olmuştu?
1982 Anayasası döneminde 20’den fazla siyasi parti için kapatma davası açıldı. Bu davalardan bir kısmının sonucunda kapatma kararı çıkmazken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınan kararlar bakımından Türkiye aleyhine tazminat kararı da çıkmıştır. AİHM uygulaması, siyasi parti özgürlüğünün ancak çok ciddi durumlarda kısıtlanabilmesini öngörür. Bu uygulamanın temelinde ise her türlü fikrin ifade edilme ve örgütlenme hakkı olması yatmaktadır. Anayasa uygulamasında temel alınması gereken kıstas da bu yönde olmalıdır.
Sonuç olarak
HDP’nin kapatılması talebine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi’nin tüm bu hususları göz önünde bulundurması ve HDP’ye atılı fiillerin gerçekten mevcut olup olmadığının değerlendirmesi gerekiyor.