Geçtiğimiz hafta ABD ve Çin arasında gerçekleşen Alaska Zirvesi, Joe Biden yönetimi ile mevcut Xi Jinping yönetimi arasında gerçekleşen ilk resmi görüşme olma niteliğini taşıyor. Bu yönüyle önemini koruyan birleşme, Çin hükûmetinin zirve sonrası verdiği “iki taraf arasında ciddi farklılıklar olsa da bu zirve yapıcı, dürüst ve değerliydi” demeci ile de gündeme geldi. Peki, tarihi Alaska Zirvesi kapsamında hangi konular değerlendirildi, taraflar hangi konularda anlaştı veya farklılık gösterdi?
Benzerlikler
İlk olarak, taraflar iklim değişikliği konusunda ciddi. İklim değişikliği ile mücadele hem ABD hem Çin hükûmetlerince bir numaralı öncelik olarak nitelendirilirken, tüm ulusları ilgilendiren bu tehdit ile en kısa sürede mücadele edilmesi için yüksek düzeyde katılımla bir çalışma grubu kurulacağı açıklandı. Bu, Alaska Zirvesi’nin de en önemli gelişmesi.
Taraflar ayrıca hali hazırda devam eden Covid-19 salgını ve sonrasında yaşanacak olan krizlerde işbirliği içerisinde olmayı taahhüt etti. Bu kapsamda ilk olarak dünyanın çeşitli ülkelerinde görev alan Çin ile ABD konsolosluk çalışanlarının ve bürokratlarının aşıya ulaşması için iş birliği sözü verildi.
Üzerinde anlaşılan en önemli konulardan biri ise Trump yönetimi zamanında uygulamaya konan karşılıklı vize kısıtlamalarının kaldırılması. Ajanlık ve propagandayı önlemek amacıyla öngörülen bu yasaklar kapsamında Çinli akademisyenler ve gazeteciler ABD’de görev alırken uzun bir süreçten geçmekte. Aynısı, ABD’li akademisyenler ve gazeteciler için de geçerli. Uzmanlara göre Alaska Zirvesi kapsamında bu konun yapıcı şekilde ele alınması; yasakların kaldırılacağı veya sürecin rahatlayacağı anlamına geliyor.
Taraflar aynı zamanda G20 Zirvesi gibi yüksek profilli zirvelerde değerlendirilecek ekonomi, güvenlik, insan hakları, kültürel paylaşımların desteklenmesi ve kamu sağlığı gibi konularda iş birliği içerisinde olma taahhüdünde bulundu.
Belirsizlikler
En önemli belirsizlik dış politika. Blinken, ABD’nin bölgedeki bazı ülkelere ve faaliyetlerine dair endişelerinden bahsettiklerini ve Çin tarafının bu endişelere dair samimi bir yaklaşımı olduğunu dile getirdi. Fakat Çin, Alaska Zirvesi’nde de tekrar ettiği üzere, ülkelerin iç işlerine karışmamak konusunda oldukça kararlı. Blinken’ın zirvede bahsettiği dış politika sorunlarının Afganistan, Kuzey Kore’nin nükleer envanteri, İran ve nükleer programı ve Myanmar’da yaşanan darbe ve akabinde yaşanan süreç olduğu belirtiliyor. Bu konulara dair kamuyla bilgi paylaşılmadı.
- Myanmar’da yaşananlara bir ekleme: Geçtiğimiz hafta Myanmar Ordusu’nun Çin menşeili bir fabrikaya yaptığı baskın sonucu onlarca gösterici katledildi. Uzmanlar bu olayın Myanmar halkında halihazırda bulunan Çin karşıtı hisleri kuvvetlendirdiğine işaret ediyor, zira fabrika baskını sonucu ülkenin her tarafında birçok Çinli işletme kundaklandı. Her ne kadar Çin ülkelerin iç işlerine karışmama politikasını sıkı bir şekilde izlese de, Myanmar’daki durumun Çin’i göstericiler ve ordu arasında taraf seçmeye zorlayacağı belirtiliyor.
Farklılıklar
Sincan Uygurları, Hong Kong’da yaşanan gelişmeler, Tibet’in bağımsızlık talebi ve tabii ki Tayvan. Blinken ve ekibinin, Çin’in şahinleştiği dış politika konularına dair endişelerini dile getirirken, özellikle Tayvan konusunda Çinli yetkilileri kapalı kapılar ardında uyardığı da belirtiliyor. Son günlerde oldukça sık gündeme gelen Çin ve Tayvan arasındaki sıcak çatışma ihtimalinin de taraflarca üzerinde durulduğu ve ABD’li yetkililerin bu konuda asla taviz vermeyeceklerinin altını çizdiği belirtiliyor. Çin hükûmeti ise ABD’nin Tayvan’a silah ve ekipman yardımı yapmalarını kesmesini ve “bağımsızlık taraftarlarına” siyasi ve ekonomik destekte bulunulmamasını talep etti. Ayrıca Çin heyeti, ABD’nin bu talepleri üzerine toplantı sırasında neredeyse 15 dakika boyunca ABD’nin içeride ve dışarıda sebep verdiği hak ihlallerini açıklayan uzun bir konuşma yaptı. Uzmanlar, bu konuşmayı ve uzun sürmesini ABD’nin içeride hareketli günler yaşamasına ve dolayısıyla dışarıya zayıflık göstermesine bağlıyor.
Hatırlatmak gerekir ki “bağımsızlık taraftarlarına desteği sonlandırma” talebinin önemi, Çin’in Tayvan’ın bağımsızlığını tanımamasından kaynaklanıyor. Buna karşılık Blinken, geçtiğimiz haftalarda Tayvan’dan “ülke” olarak bahsetti. Bu, Amerikan tarihinde ilk.
Çin’de sosyal medyanın gündemi farklı
Beklenildiği üzere, tarafların üzerinde anlaşamadığı konu, anlaştıkları konulara nazaran daha fazla. Her ne kadar Tayvan ve iklim değişikliği konuları önemini korusa da, Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşlarının dikkatini başka bir konu çekmiş gibi. Heyetler arasında geçen uzun tartışmaları hatasız bir şekilde çeviren Zhang Jing, güzelliği ve başarısı ile Çinli sosyal medya devi Weibo’da bir anda en çok aranan isim haline gelmiş. Zirve sonrası tarafların ikisinin de performansını kutladığı Jing, tarihi Alaska Zirvesi’nin en büyük kazananı gibi görünüyor.