Novo // Mart IV


Haftanın Gelişmeleri /////////


*Lacoste, Polaroid ile birlikte geliştirdiği yeni koleksiyonu ile İlkbahar 2021 sezonuna rengarenk bir giriş yapıyor. Polaroid’ in 1963 yılında gerçekleştirilen ilk anlık filmindeki ünlü gökkuşağı logosundan esinlenen Lacoste X Polaroid koleksiyonu, klasik pololar ve kapüşonlular üzerinde, blok renkli arka planlar arasında konumlanırken, büyük şeritli polo elbiseler ve gömlekler, öne çıkan süper güçlü bir siluet oluşturuyor. Klasik tenis ayakkabılarındaki gökkuşağı çizgileri, şapkalar, saatler ve sırt çantaları hepsi bir bütün olarak Lacoste X Polaroid’ in yüksek enerjili sportif stilini yansıtıyorlar.


*Jean-Michel Basquiat’ın Warrior eseri Asya’da satışa çıkan en pahalı Batılı eser unvanına sahip oldu. Christie’s Hong Kong’da 41,9 milyon dolara satılan Jean-Michel Basquiat’nın Warrior adlı eseri, arka plandaki mavi ve sarı renk hakimiyetinin yanı sıra güçlü çizgilerle yapılmış bir kılıç ve kalkan sallayan cesur, anatomik bir konuyu tasvir ediyor.  


*Nickelodeon, en sevilen çizgi serilerinden biri olan SüngerBob’un en iyi arkadaşı Patrick Star kendine ait yeni bir televizyon programına başlayacağını açıkladı. SüngerBob’un aksine bir çizgi dizi serisi yerine talk show formatında ilerleyecek The Patrick Star Show’un arkasında ise, Patrick Star’ı seslendiren Bill Fagerbakke ve SüngerBob ekibi yer alıyor.  


*İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 40. İstanbul Film Festivali, bu yıl 1 Nisan – 29 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek. Türk ve dünya sinemasından oluşturulan zengin bir seçki ile 1 Nisan’da “filmonline.iksv.org’da” başlayacak festival, mayıs ve haziran aylarında çevrim içi etkinliklerin yanı sıra sinema salonlarında ve açık hava sinemasında devam edecek. Festival ile ilgili daha fazla bilgi almak için.


Yazarlar/////////Sneaker


EFSANE 34 YAŞINDA: AIR MAX DAY

Yiğitcan Genç

1987’de Tinker Hatfield’ın hayaliyle başlayan Nike’ın ikonik modeli Air Max, bugün 34 yaşında. 

İlk kez 34 yıl önce 1987 yılında satışa sunulan Air Max, o günden beri ikonik sneakerlar arasında gösteriliyor. Cesur ve yenilikçi çizgisinin ilhamını sokaklardan alan ve her modeli, en az üç jenerasyon tarafından giyilen Air Max koleksiyonunun hikayesinin başlangıcı ise 1979 yılına dayanıyor. Nike’ın 1979 yılında geliştirilmeye başladığı ayakkabılarda hava yastığı bulunduran Air teknolojisi ile uzun soluklu macerasına başlayan Air Max koleksiyonunun ilk modeli “Air Max Zero” 1985’ Tinker Hatfield tarafından tasarlanıyor. Ancak o zamanın teknolojisi ile üretilemeyecek olan bu ayakkabı Nike tarafından rafa kaldırılıyor. 1987 yılında Paris gezisinde sanat merkezi Pompidou Centre’dan etkilenerek yeniden bir ayakkabı tasarlayan Hatfield, “Air Max 1” adını verdiği bu modelle bir efsanenin doğuşunu başlatıyor. Aynı yıl içinde satışına başlanan Air Max 1, aynı zamanda hava kapsüllerinin görünür hale geldiği ilk Nike ayakkabısı olurken, tanıtımı da The Beatles’in Revolution şarkısı kullanılan reklamlar ile yapılıyor.

İlk çıktığı günden bugüne onlarca yeni modeli satışa çıkan Air Max koleksiyonu, her defasında şaşırtarak daha çok taraftar toplamayı başarıyor ve şöhretini 34 yıl sonra bile sürdürüyor. 1992 olimpiyatları, İtalyan spor arabaları, Japonların yüksek hızlı trenleri gibi spora ve kültürel yaşama damga vuran modelleri ile sneaker kültürünün ikonik modellerinden biri olan Nike Air Max’in en az bir 30 yıl daha hayatımızda olacağından şüphemiz yok.


Yazarlar/////////Gündem


KOMEDİ ÇEHRESİNDE DEĞİŞİM; LGBTQ VE BLACK LİVES MATTER

Rıza Egehan Asad

İnternet ve sosyal medyanın etkisiyle tüm dünyada hızla değişen kültürel normlar, geçtiğimiz senelerde Pride ve Black Lives Matter hareketleri ile beraber bahse konu kitlelerin hakları ve toplumsal yeri bağlamında birçok sanat kolunda dönüşüme sahne oldu. Sinema, televizyon ve şovlar ise yüksek reytingleri ve halk üzerindeki etkilerinden dolayı değişimin çıplak gözle incelenebildiği nadide endüstrilerdendi. Komedi gibi sınırların oldukça belirsiz ve geniş olduğu bir alanda yaşanan dönüşüm ise, doğrudan örneklerle çeşitlendirebilecek kadar farklı bir konuma sürüklendi.

Öncül Değişimler: Bob Smith, The Tonight Show’a çıkan ilk gay olduğu bilinen komedyendi ve HBO kanalındaki kendi özel şovuna sahip olduğunda ise sene 1994’tu. Diğer yandan Amerikan komedisinin demirbaşlarından olan Saturday Night Live kadrosunda ilk kez siyahi bir üyeye, Garret Morris’e 1975 yılında yer vermişti. Benzeri fırsatların ve eşitliğin kapısı açan bu olayların yaşandığı yıllara bakılırsa geçen sürede elde edilen kazanımlar, toplumsal hareketlerin getirdiği etkiyle paralel seyredeceğe benzese de sürecin belirsizliği tartışmaya açık.

Eddie Murphy ve Delirious; komedyen 1982 yılında SNL’e katıldığı andan itibaren ilgi odağı haline geldi ve bunu tek kişilik şovlar ile filmler izledi. Nitekim, Eddie Murphy’nin büyük başarısına açılan kapı 1983 yılındaki özel şovu Delirious idi. Kapalı gişe devam eden şovların albüm versiyonu bir sonraki sene En iyi Komedi Albümü dalında Grammy kazandı. Zamanın mizahi sınırları içerisinde otoriteler tarafından dahi başarısı tescillenen bu albüm hakkında Eddie Murphy ilk pişmanlığını ve özrünü 1996 yılında yaptı. Delirious içerik olarak şovun başında homoseksüellik üzerine şakalara ve AIDS korkusuna yer veriyordu; tarihe geçen komedi kesitinde ise Eddie Murphy “Homoseksüeller hakkında kabuslar görüyorum” diyordu. Şovunda kullandığı konu ve dil konusunda geri adım attığında ise bu durumu şu anda daha bilgili olmasına ve o dönemde bu gibi konulardaki bilgisizliğe bağlıyordu. Kevin Hart’ın 2019 Oscar sunuculuğunun elinden alınmasıyla sonuçlanan homofobik tweet’ler skandalının üzerinden henüz çok geçmeden Netflix’te ‘’Kevin Hart Special’’ şovuna sahip olmasının da oldukça tartışıldığı zamanlarda ‘’Dolemite is My Name’’ ile geri dönen Murphy, geçmiş şovlarında kullandığı ofansif dil konusunda özür dilemekten ise kaçındı.

Eddie Murphy – Delirious

Larry David ve Değişimin İzinde: Seinfeld (1989-1998) bir döneme etki etmiş ve sitcom komedisinin ilk başarılı örneği sayılan, son bölümü New York Times Squarede büyük ekranlarla verilip tüm zamanların rekorunu kırmış tartışmasız başarıya sahip bir yapım. Bu tartışmasız başarısının yanında seneler boyu çokça tartışılmış başka bir özelliğe sahip; dizi boyunca farklı renkten insanların yokluğu ve ayrımcı şakalar. Dizinin yaratıcılarından Jerry Seinfeld ve Larry David konuyla ilgili sorulara her zaman; bu durumun bilinçli olarak yapılmadığı ve rastlantı olduğu şeklinde cevaplar verse de kitleleri tatmin edemedi. Öyle ki bu durum Larry Davidin Seinfeld sonrası başladığı Curb Your Enthusiasm dizisinde başlarda konuk siyahi karakterler ile dengelenmeye çalışılsa da beşinci sezonda diziye girdiği andan itibaren ikonikleşen Leon karakterinin ortaya çıkmasına katkı sağladı. Seneler içerisinde aynı aktörlerin yarattığı yapımların kontrastı açısından bakıldığında Seinfeldın aldığı haklı eleştiriler bir yanda iken, diğer yanda onuncu sezonunu kutlayan Curb Your Enthusiasmda J.B. Smooveun hayat verdiği Leon karakteri dizinin yıldızı haline geldi ve BLM hareketi desteklendi.

Şimdilerde: Haziran ayındaki yoğun Black Lives Matter protestolarının ışığında bir grup Hollywood oyuncusu ‘Sorumluluğu Alıyorum’ isimli bir video ile ırkçılığa ve zulme karşı durduklarını belirtti. Aralarında Kristen Bell, Stanley Tucci, Aaron Paul gibi ünlü simaların yer aldığı protest videoda oyuncular; bir daha adaletsiz karikatürleştirmelere, ırk bağlantılı şakalara ve duyarsız konulara sahip olan yapımlarda yer almayacaklarını belirtti. Diğer yandan Asyalılar da artık komedi ve popüler kültürde adalet ve duyarlı hamleler bekliyor; Rosie O’Donnel’ın standup’ında yaptığı Hint aksanı dolayısıyla ortaya çıkan tartışma aslında Asyalıların da zaman içerisinde kültürlerini karikatürleşme dışına çıkarma mücadelesi verdiğini hatırlattı. Komedi alanındaki norm değişiminin önümüzdeki süreçte de farklı toplulukların haklarını aramasıyla devam etmesi kaçınılmaz duruyor.

Novo'da Geri Sar...