Her ne kadar uluslararası anlaşmazlıkların ve manevraların gölgesinde kalsa da ABD iç siyaseti 2022’de yapılacak ara Seçimler öncesinde kızışmaya başladı. Geçtiğimiz hafta Başkan Joe Biden ofisi devraldığından beri ilk resmi basın konferansını düzenledi, eski başkan Trump’ın çeşitli kaynaklarda boy gösterdi ve ileri gelen Cumhuriyetçi Parti yetkilileri gündeme dair sert yorumlarda bulundu.
Taraflar her ne kadar dış politika konusunda ortak hareket ediyor gibi görünse de iç politikada tamamıyla farklı gündemler söz konusu. Başkan Biden ve Cumhuriyetçi Parti üyelerinin açıklamaları, ABD iç siyasetine geçtiğimiz aylarda sıklıkla tartışılan ve büyük ihtimalle önümüzdeki yılın tamamına da darbe vuracak iki önemli konuyu kapsıyor: Göç sorunu ve Senato’nun işleyişi.
Biden iktidarının kanayan yarası: Göç sorunu
ABD’nin Meksika sınırı ve bu sınırda yaşananlar yıllardır önemini koruyan bir konu. Bu sorunların başlıcaları Meksika sınırından ABD’ye yasadışı biçimde girmeye çalışan göçmenler, bu göçmenleri yasadışı yollarla ülkeye sokmak için para alan insan kaçakçıları, uyuşturucu ticareti ve bütün bunların yarattığı insanlık dramı olarak sayılabilir. Hukuksuz göçün önlenmesi, ABD’de muhafazakar ve merkez siyasetin en önemli gündemlerinden birini oluştururken, Demokrat Parti’nin konuya daha ılımlı yaklaştığı biliniyor. Fakat, konuya toplumun bakışı partiler üstü bir netlikte sert: ABD toplumunun %84’ü güney sınırında yaşanan olaylarla ilgili bir sorun olduğu yönünde görüş bildiriyor.
Güney sınırında yaşananların sebepleri arasında Covid-19 salgınının Güney ABD ekonomisini ciddi boyutlarda etkilemesi, kıtada artan şiddet olayları ve uyuşturucu çetelerinin bölgede etkisini arttırması olarak belirtiliyor. Aynı zamanda sınıra gelen bazı Güney Amerikalı mültecilerin Başkan Biden ve Demokrat Parti yönetiminin ılımlı göç politikaları izleyeceği inancıyla bu yolculuğu yaptıkları da belirtilenler arasında.
Konuya dair bir “tanımlama” tartışması da devam ediyor. Muhafazakar ve merkez siyaset güney sınırında yaşananlardan “kriz” diye bahsederken, Demokrat Parti yetkilileri ve basın sözcüleri olaylardan bir “zorluk” olarak bahsetme eğiliminde. Hatta, geçtiğimiz haftalarda Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jen Psaki konudan “kriz” diye bahsettiğinde bir sonraki cümlesinde hemen bu ifadesini değiştirdi.
Biden, bu haftaki konuşmasında bu konuya dair endişeleri anladığını ve konunun gündemde olduğundan bahsetti. Özellikle bu ıurumdan etkilenen göçmen çocukların travmaları üzerine eğilen Biden, yönetiminin bu konuya kalıcı bir çözüm aradığına da değindi.
Trump kanadı
Konu, Trump’ın da ajandasında. 2024 için aday olup olmayacağına henüz karar vermediğini bir podcastte belirten eski başkan Trump, hâlâ birçok Cumhuriyetçi için önemli bir figür. Geçtiğimiz hafta çeşitli platformlarda konuyu takip ettiğini belirten Eski başkan, giderek derinleşen krizden Biden yönetimini sorumlu tutuyor. Trump’ın yakın zamanda Güney Sınırı’na bir ziyaret gerçekleştirmesi de beklentiler arasında.
Filibuster tartışması büyüyor
Filibuster, 2000’lerin başından beri hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat Parti Senatörleri tarafından sıklıkla kullanılıyor. Başkan Biden’ın kendi politik kariyerinde de başvurduğu filibuster sürecine bakışı son yıllarda değişmiş gibi. Demokrat Parti’nin progresif kanadından son yıllarda gelen baskılar filibuster sürecinin kaldırılması veya değiştirilmesi üzerine kurulu. Biden geçtiğimiz haftaki konuşmasında konuya uzunca yer vererek filibuster sürecinin zorlaştırılması ve bu değişikliğe rağmen hâlâ altyapı, göç gibi ajandalara engel oluyorsa filibuster’a dair “daha ileri tedbirlerin alınması gerekebileceğini” işaret etti. Peki filibuster tam olarak nedir?
Filibuster, Türkçede tam karşılığı olmayan bir kavram. Geçtiğimiz yüzyıllarda korsan, haydut gibi anlamlar gelen kelime, bugün itibarıyla ABD Senatosu’nda uygulanan bir politik manevrayı temsil etmekte. Trump döneminde gündemde kendine sıklıkla yer bulmaya başlayan filibuster; Biden döneminde ise Temsilciler Meclisi, Beyaz Saray ve Kongre’yi kontrol eden Demokratlar tarafından kaldırılmak veya değiştirilmek isteniyor. Savunucuları ise artık klasikleşen bir ifadeyle filibuster’ın Senato’nun ruhu olduğunu iddia ediyor.
ABD Senatosu 100 senatörden oluşuyor ve oyların 50-50 bölünmesi halinde Başkan Yardımcısı nihai 101. oyu kullanabiliyor. Her ülkede olduğu gibi Senato’dan kararların geçebilmesi için oy çokluğu gerekli; bazı kararlar için basit çoğunluk (50+1 oy) yeterliyken, bazı kararlar için ise nitelikli çoğunluk (60 oy) gerekiyor.
Filibuster bu noktada ilginç bir yerde konumlanıyor. Filibuster tam olarak “bir yasanın Senato’da oylanmasına başlamadan önce kapsamlı bir şekilde tartışılması” anlamına geliyor ve bu tartışmanın bitirilmesine karar vermek için nitelikli çoğunluk gerekiyor. Yani, Senato’da çoğunluk olan bir parti, basit çoğunluk ile yürürlüğe sokabileceği bir yasayı, filibuster sürecinin sonlandırılması için gereken nitelikli çoğunluğu karşılayamadığı için rafa kaldırmak zorunda kalıyor. Bu durum ABD’yi ilgilendiren neredeyse tüm sorunlara dair yasalar için de geçerli; silah yasaları, sağlık yasaları, göçmenlik yasaları, federal haklar ve kısıtlamalar ve daha nicesi. Dolayısıyla filibuster’ın kalkması, iktidara gelecek partinin ajandasını çok daha hızlı ve sorunsuz ilerletmesi anlamına geliyor.
-
Cumhuriyetçiler de yaklaşan kavgaya hazırlanıyor. Cumhuriyetçi Parti’nin iki önemli ismi Senato Azınlık Lideri Mitch McConnell ve Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham filibuster’ı tüm imkanlar çerçevesinde savunacaklarını dile getirdi. McConnell, filibuster’sız bir Senato’nun iktidarda olan kanat tarafından fütursuzca kullanılabileceğini ve dengeleyici bir unsurun kalmayacağına dikkat çekti. McConnell, Trump döneminde Trump’ın ısrarlarına rağmen partisi aleyhine filibuster’ı savunmuştu.
-
Dolayısıyla ABD siyaseti, bir süredir iki yapısal sorun üzerine yoğunlaşmış durumda. Belirtmek gerekir ki; göç sorununun Demokrat Parti’nin zayıflığı olduğu biliniyor, aynı durum sağlık reformu ve Cumhuriyetçi Parti için de geçerli. Filibuster tartışmasını sağlık ve silah reformu tartışmaları izleyeceği bariz iken, ABD’de 2022’de düzenlenecek ara seçimlerin yüksek tansiyonlu tartışmalara sahne olacağı şimdiden anlaşılıyor.