3 Nisan Cumartesi gecesi Veryansın TV internet sitesinde 104 emekli amiralin imzasıyla yayımlanan bildiri, siyasetin gündemini belirliyor. İmzacılar metinde Montrö Sözleşmesi’nin Kanal İstanbul ve Uluslararası Antlaşmaların iptal yetkisi kapsamında tartışmaya açılmasından duydukları endişeyi dile getiriyor. Ek olarak TSK ve Deniz Kuvvetleri’nin kadrolarını son yıllarda FETÖ saldırılarıyla kaybetmesi de bir diğer başlık. Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın gittiği bir tarikat evinde sarık ve cüppe ile fotoğraflarının kamuoyuna yansıması birçok kesimin eleştirisine yol açmıştı. Metindeki “Tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir” ifadesi darbe imasında bulunulduğu gerekçesiyle büyük tepki topladı.
Ne olmuştu?
Montrö Sözleşmesi tartışması, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı kararıyla çıkılmasının ardından başladı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 24 Mart Çarşamba günü Habertürk TV’de katıldığı programda İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı kararıyla çekilmenin mümkün olup olmadığıyla ilgili soruya “Teknik bir ifadeyle Meclis onaylama izni veriyor ama Cumhurbaşkanı onaylamayabilir veya onaylayabilir sonra geri çekebilir. Parlamento aşaması bir izin aşamasıdır sadece. Bu yeni değil, 1963’ten bu yana böyle oluyor bu. Bunun örnekleri var.” yanıtını verdi. Gazeteci Muharrem Sarıkaya, “Bir gün bir Cumhurbaşkanı gelip ben Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden çekildim derse veya Montrö’yü tanımıyorum feshettim derse…” diye sordu. Şentop “Teknik olarak yapabilir. Ama mantıkta mümkün-muhtemel arasında bir fark vardır. Marmara Denizi’nden ayran yapmak mümkün müdür? Yeterli miktar yoğurt bulursanız, Marmara Denizi’ni de karıştırırsanız aklen mümkün olabilir. İhtimal ise gerçeklerden hareketle bir işin olabilirliği üzerine, bu muhtemel değildir.”
Ne söylendi?
Bildiriye ilişkin ilk tepki İletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan geldi. Altun, Twitter üzerinden yayınladığı mesajda, “O Türkiye eskide kaldı! Bu millet 15 Temmuz’da darbe heveslilerini nasıl tepelediğini dosta düşmana gösterdi. Haddinizi bilin!” ifadelerini kullandı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop da bildiriyi “Darbe çağrışımlı” olarak tanımlayıp, “Kahraman milletimiz 15 Temmuz’da sadece FETÖ’cü darbecileri değil, aynı kaynaktan beslendiğini bildiğimiz bütün darbe sevdalılarını da toprağa gömdü. Düşünce açıklamak başka, darbe çağrışımlı bildiri hazırlamak başka” dedi. Cumhur İttifakı’nın diğer temsilcisi Milliyetçi Hareket Partisi’nin genel başkanı Devlet Bahçeli de bildiriyi “Anti-demokratik ve vesayetçi” olarak tanımlayıp bildiride imzası olan amirallerin rütbelerinin sökülerek, emeklilik haklarının kaldırılması ve maaşlarının da kesilmesi gerektirdiğini söyledi. Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada bildirinin, demokrasiye zarar vermekten ve askeri personelin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekten başka bir işe yaramayacağı belirtildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan basın toplantısında, “Bir gecede 104 emekli amiralin böyle bir girişimde bulunması asla kabul edilemez” dedi. Erdoğan, rütbeli bir askerin bir cübbeyle namaz kıldığını gösteren fotoğraf hakkında münferit bir olay olarak tanımlamadı ve yanlış bulduğunu belirtti. Konuyla ilgili Abdülkadir Selvi köşe yazısında ‘sarıklı amiral’ için hukuki sürecin TSK içinde devam ettiğini ve ihraç edilmesinin muhtemel olduğu yazdı. Muhalefet partilerini de suçlayan Erdoğan, “104 kişi içinde bizzat CHP üyesi olanlar var” dedi. Kısa bir süre sonra Hürriyet gazetesinin internet sitesinde emekli askerlerin ailelerinden CHP’ye üye olan kişilerin isimleri yayınlanarak hedef gösterildi. Haber belirli bir süre sonra yayından kaldırılsa da tepki çekti. Genel yayın yönetmeni Ahmet Hakan da bugünkü köşesinde “Hürriyet’in yayıncılık ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.” diyerek haberin mağdur ettiği herkesten ve okurlarından özür diledi. Muhalif kanattan yapılan ilk açıklama ise İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener tarafından geldi. Akşener, “Sabah bir uyandık, emekli amirallerin canı sıkılmış, bildiri yayınlamışlar. Bu bir zevzekliktir. İktidar partisine, üzerinde tepinme fırsatı doğmuştur” dedi. Twitter’dan yayınladığı mesajda, “Bu sahte gündemler tutmaz. Halkımızın tek gerçek gündemi sofrasıdır” diyen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu asıl gündemin ekonomi olduğunu belirtti. Millet İttifakı içindeki reaksiyonların farklılık göstermesi dikkat çekiciydi.
Montrö
Erdoğan, Montrö Boğazlar Sözleşmesi için de “Montrö’nün ülkemize sağladığı kazanımları önemli görüyor, daha iyisi için imkan bulana kadar Montrö’ye bağlılığımızı sürdürüyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı, gelecekte ihtiyaç duyulması halinde her türlü sözleşmenin gözden geçirilebileceğini söyledi. Kanal İstanbul’la ilgili hazırlıkların büyük ölçüde tamamladığını söyleyen Erdoğan, “Projenin ÇED raporu, 56 kurum ve kuruluşun, 200’den fazla bilim insanının, medyanın ve vatandaşlarımızın katkılarıyla tamamlandı. İsteseniz de istemeseniz de Kanal İstanbul’a başlıyoruz ve yapacağız” ifadelerini kullandı.
Adli Süreç
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bildiriyle ilgili Türk Ceza Kanunu’nun 316. maddesinde yer alan “Devletin güvenliğine ve anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma” şüphesiyle soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında 10 amiral gözaltına alınırken, dört amiral de üç gün içinde ifade vermek için emniyet müdürlüklerine davet edildi. TRT Haber gözaltında bulunan 10 amiral hakkında dört günlük ek süre istendiğini duyurdu.