Hastaneler dolu, teknik ekipmanlar yetersiz. Yüzlerce insan hastane önlerinde boşalacak bir yatak ve ekipman beklerken hayatını kaybediyor. Morglar durmaksızın gelen ölü bedenlerle baş etmeye çalışıyor. Hindistan pandeminin başladığı günden bugüne tüm dünyanın gördüğü en kaotik salgın sürecini yaşıyor. Öyle ki, Hindistan’da 1 Nisan’da günlük vaka sayısı 81 bin kişiyken, 5 Mayıs’ta günlük vaka sayısı 400 binin üzerine fırladı. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamasına göre, geçtiğimiz hafta Hindistan’da pozitif vakalar tüm dünyadaki pozitif vakaların yarısına, ölümler ise dünyadaki tüm COVID-19 sebepli ölümlerin çeyreğine denk düşüyor.
Hindistan’da İlk Dalga
30 Ocak 2020 tarihinde Hindistan hükümeti ülkedeki ilk pozitif vakayı dünyaya duyurmuştu. Yurtdışı kaynaklı bu pozitif vakayı sonrasında ülkedeki turistlerden ve yurtdışından dönüş yapan öğrencilerden kaynaklanan başka pozitif vakalar izlerken, mart ayının başında dini bir cemaatin ülkenin çeşitli yerlerinden gelen binlerce kişiyle gerçekleştirdiği dini ritüel Hindistan’da süper-yayıcı bir etkiye sebep oldu ve vaka sayıları kontrol edilemez bir şekilde artmaya başladı. Mayıs ayının ortalarında düzenlenen bir hac organizasyonunun ardından hacıların büyük çoğunluğunun testleri pozitif sonuç verdi ancak hacılar çoktan ülkenin çeşitli yerlerine dağılmışlardı. Eylül ayında en yüksek seviyelere ulaşan vaka sayısı ekim ayı başında azalmaya başladı. Aynı ayın sonunda verilere dayalı izdüşümler sonucu Hindistan hükûmeti ülkede sürü bağışıklığının gerçekleştiğini açıkladı. Şubat 2021 tarihine kadar da sayılar azalmaya devam etti.
Hindistan’da İkinci ve Yıkıcı Dalga
16 Ocak 2021 tarihinde Hindistan pandemiye karşı aşı programını başlattı. Şubat başlarında 1,3 milyar nüfuslu ülkede günlük vaka sayıları 9 binlere kadar düşmüştü. Ancak ne olduysa bu aydan sonra oldu. Aşılamanın başlaması ve sürü bağışıklığı kazanıldığı yanılgısıyla önlemler kontrolsüz bir şekilde kaldırıldı ya da uygulanmadı, seyircili spor faaliyetleri yapıldı, dini ve kültürel festivaller önlemler alınmaksızın yüzbinlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirildi, yaklaşan genel ve yerel seçimler kaynaklı siyasi parti mitingleri düzenlendi, önlemlere uyulmadan yerel seçimler düzenlendi. Bunun sonucunda şubat ayından mayıs ayına kadar kadar ülkede vaka sayıları 45 kat artış gösterdi.
Dalganın Altında Kalan Hindistan’da Bugün
Sayıların azalması sebebiyle pandemi hastanelerinin kapatılması ve yerine yenilerinin yapılmaması sebebiyle ikinci dalganın etkileri hem vaka hem de ölü sayılarında çok daha ağır hissediliyor. Üstelik ekonomik anlamda zorlu zamanlardan geçen ülke, ekonomik kaybı daha da derinleştirmemek için yeni ve daha sert önlemler almaktan da çekiniyor. Hindistan’ın bazı şehirlerinde halk kendilerini koronadan koruyamadığı için dini simgeleri kırıyor. Ülke şu sıralar siyasi anlamda da karışık bir dönemden geçiyor. Halk oyları, vatandaşların ikinci dalganın büyük sebeplerinden biri olarak gördüğü ve 2014 yılından beri iktidarda olan Bharatiya Janata Partisi’ni geçtiğimiz hafta yapılan seçimlerde büyük güç kaybına uğrattı. Beş eyalette yapılan seçimlerde parti çoğunluğu kaybederek eyalet iktidarındaki yerini kaybetti.
Hindistan’daki Durum Neden Önemli?
Hindistan dünyanın en önemli aşı üreticilerinden biri. Ancak ülkedeki son gelişmelerden sonra hükümet, ülkede üretilen Oxford-Astra Zeneca aşısının ihracatını geçici olarak durdurduğunu ve ellerindeki aşıları kendi vatandaşlarına uygulayacağını duyurdu. Bu da söz konusu aşının ihraç edilen ülkelere ulaşmaması ve bu ülkelerdeki aşı programlarının sekteye uğraması ve pandemi sürecinin uzaması anlamına geliyor. Üstelik virüsün zaten bir Hindistan varyantı varken salgının ülkede ağırlaşması daha çok varyant oluşmasına sebebiyet verebilir ve yeni oluşacak varyantlara karşı halihazırda bulunan aşıların etkili olup olmayacağı meçhul. Bu da küresel olarak büyük bir risk doğuruyor. Sonuçta bir ülkede salgın tam olarak bitmeden diğer ülkelerin virüse karşı kazandığı galibiyet hiçbir anlam taşımıyor.