8 Haziran’dan herkese merhaba! Novus Daily Press bülteniyle sizlerleyiz.
Keyifli okumalar!
TÜRKİYE’DEN GELİŞMELER
Lozan Üniversitesi’nin Avrupa Konseyi için hazırladığı rapora göre, Türkiye’deki her 100 bin kişiden 984’ü, 31 Ocak 2020 itibarıyla cezaevinde ya da denetimli serbestlik uygulaması altında. Bu ülke nüfusunun %1’ine denk geliyor.
- Detay: Avrupa’da birinci sırada olan bu oran, Avrupa ortalamasının üç katından fazla. Avrupa ortalamasına göre her 100 bin kişiden 265’i aynı kapsamda yer alıyor.
Gazeteci Can Dündar hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan ayrılan dosyası kapsamında, tutuklamaya yönelik yakalama ve kırmızı bülten çıkarılması kararı verildi.
- Detay: “Siyasi ve askeri casusluk” suçlamasından 18 yıl 9 ay hapis ve “Silahlı terör örgütüne yardım etmek” suçlamasından 8 yıl 9 ay hapis cezası olmak üzere toplam 27 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan gazeteci Can Dündar hakkında bir kez daha kırmızı bülten kararı verildi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Halkların Demokratik Partisi’nin kapatılması istemiyle hazırladığı iddianameyi, Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi. AYM, ilk inceleme için raportör görevlendirdi. Raportörün ilk incelemeye ilişkin raporunu 15 gün içinde tamamlayarak AYM heyetine sunması bekleniyor.
- Gerisi: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP’nin kapatılması istemiyle yeniden dava açmıştı. İddianame, Anayasa Mahkemesi’ne gönderildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, davaya ilişkin olarak, “Siyasi partilerin kapatılması tedbiri tüm ileri demokrasilerde uygulanmaktadır” değerlendirmesini yapmıştı.
Avukat Mehmet Erkan Akkuş, tecavüzden yargılanan jandarma uzman çavuş Musa Orhan’a hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılan oyuncu Ezgi Mola’yı destekleyen sekiz ünlü isim hakkında daha suç duyurusunda bulundu.
- Avukat Akkuş dava haberinin duyulmasının ardından oyuncuya destek mesajları paylaşan, aralarında Hazal Kaya, Hasibe Eren, Aslı İnandık, Mahsun Kırmızgül, İlkay Akkaya, Fatma Turgut, Funda Eryiğit gibi ünlülerin de bulunduğu 16 kişi hakkında paylaşımlarının hakaret içerdiğini öne sürerek suç duyurusunda bulunmuş,
- Akkuş şimdi de sekiz ünlü isim hakkında daha suç duyurusunda bulundu. Akkuş’un yeni listesinde müzisyenler Gökhan Özoğuz, Melek Mossı ve Aynur Aydın, gazeteci Ayşe Arman, oyuncular Engin Öztürk, Gülenay Kalkan ve İbrahim Selim ve yazar Perihan Gün bulunuyor.
DÜNYADAN GELİŞMELER
İngiltere Futbol Federasyonu’nda istifa eden Greg Clarke’ın ardından yeni başkan Debbie Hewitt oldu. Oy birliğiyle aday gösterilen Hewitt, 157 yaşındaki federasyonun ilk kadın başkanı olacak.
Fransa’nın başkenti Paris’te devam eden 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları Avrupa Kota Müsabakaları’nda 51 kiloda ringe çıkan milli boksör Buse Naz Çakıroğlu, finalde Birleşik Krallık’tan Charley-Sian Davison‘ı mağlup ederek altın madalya kazandı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransa’nın güney doğusunda konumlanan Drôme şehrine resmi ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret esnasında bir vatandaş Macron’a tokat attı. Fransa’da basın olayları takiben iki kişinin gözaltına alındığını aktardı.
İçerik sağlama ağı Fastly’nin CDN hizmetlerinde meydana gelen bir sıkıntı sebebiyle BBC, New York Times, Bloomberg, Financial Times, CNN, Amazon, Reddit, Spotify, Shopify, Twitter, Twitch ve Birleşik Krallık hükümetinin internet sitesine erişilemedi.
- Başka başka: Amazon’ın hosting hizmeti olan AWS’de yaşanan bir sorun nedeniyle dünyanın pek çok web sitesine 2017 yılında bir süre erişilememişti.
DIŞ POLİTİKA
ABD’den Çin Teknoloji Şirketlerine Darbe
Doğaç Özen
Trump döneminde başlayan ve günümüzde de devam eden ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının giderek şiddetini arttırdığı malum. Geçtiğimiz haftalarda gümrük vergileri ve ticaret sınırlamalarına dair ilk kez resmi olarak görüşen ülke yetkililerinin bu görüşmeler neticesinde bir sonuca ulaşamadığı aktarılmıştı.
Devam eden ticaret savaşlarının bir ayağını da teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin tedarik zinciri oluşturuyor. Son zamanlarda yaşanan çip tedarik sorunları ve Çin’in yerli teknoloji sanayiini geliştirmeyi en önemli hedeflerinden biri haline getirmesinin ardından ABD’den uluslararası teknoloji sektörünü etkileyecek bir hamle daha geldi: Başkan Biden, Trump döneminde yürürlüğe giren ve bazı Çin’li teknoloji şirketleri ile ticaret yapılmasını yasaklayan yasayı genişleterek tekrar imzaladı.
Trump’ın ardından Biden’ın da imzaladığı kararname, listede yer alan şirketlere ABD’li hiç bir yatırımcının yatırım yapmamasını ve bu şirketlerle ticari ilişki kurmamasını emrediyor. Fakat burada dikkat edilmesi gereken, bu şirketlere yatırım yapmış bir başka ülke şirketinin de ABD sınırları içerisinde hareket etme kabiliyetinin kısıtlanması. Örneğin, bir Türk şirketi listedeki şirketlerden birine yatırım yapması halinde ABD’de ticari operasyon yürütemeyecek. Bu durum, ilgili yasakların önemini ciddi ölçüde arttırıyor.
Devlet Kapitalizmi
Bu yasakların amacını ve altyapılarını anlamak için devlet kapitalizmi kavramını tartışmak faydalı olacaktır.
Kapitalizm, hepimizin aşina olduğu bir kavram. Basitçe açıklamak gerekirse: Ticaretin ve sanayiinin devlet yerine özel sektör tarafından idame edildiği bu ekonomik modelin karşısında ise bu tip faaliyetlerin merkezden – yani devlet eliyle – planlandığı komünizm veya sosyalizm bulunuyor.
Çin Hak Cumhuriyeti, kurulduğu günden beri Çin Komünist Partisi tarafından yönetiliyor – ve devletin benimsediği ekonomi modeli de partinin adıyla uyumlu olarak komünizm. Yine de özellikle 1980’lerden sonra Çin’in hızlı fakat kontrollü bir biçimde piyasa ekonomisi modelini benimsediği de biliniyor. Bu modele ise Çin, “Çin fenotipli sosyalizm” adını veriyor. Fakat Batı ekonomilerinden farklı olarak bu serbestleşmenin, Çin Komünist Partisi’nin ülke üzerindeki planlama ve üretme tekelini özel sektöre emanet etmesiyle gerçekleşmiyor. Aksine Xi Jinping’in yönetimindeki Çin, son yıllarda özel sektör üzerindeki baskıyı giderek arttırdı.
Dolayısıyla gelinen noktada şirketler (1) serbestçe kurulup büyüyebiliyor, (2) devletin misyonundan ve ideallerinden asla taviz veremiyor ve (3) belirli bir büyüklükten sonra adeta devletin bir kolu haline geliyor. Bu durum Çin Komünist Partisi’nin bir konglomerat (çok-amaçlı holding) gibi davranmasına, ve özel şirketlerin de bu yapı içinde kendine yer bulmasına sebep oluyor. Devlet ve şirketler arasındaki bu zoraki uyum geçtiğimiz sene Xi Jinping’in kendisi tarafından da dile getirildi: Özel sektörün bilgisi ve devletin azizliğini birleştireceğiz.
Yani söylenebilir ki bir çok Çin şirketi, Çin Komünist Partisi’nin ajandası ve politikalarını uyguluyor – ve bunları uygulamak zorundalar. Bu kavrama ise doktrinde devlet kapitalizmi adı veriliyor.
Sebep – Sonuç
Peki bir şirket, kendini nasıl bu yasaklı şirketler listesinde bulabilir? Bunu anlamak için Çin’in uluslararası rakiplerinin endişelerini detaylandırmak gerekiyor.
NATO üye ülkelerinin ve bu eksene yakın diğer devletlerin Çin ile alakalı endişeleri arasında Sincan’da yaşanan insanlık dramı, Hong Kong’un uluslarası özel statüsüne yapılan hukuksuz müdahale, Güney Çin Denizi’nde yaşanan gerilimler ve bölgedeki ülkelerde desteklenen anti-demokratik uygulamar üst sıralarda kendine yer buluyor. Bu 4 somut sorun için 4 örnek vermek gerekirse:
- Yasaklanan şirketlerden biri Sincan’daki Uygurların yüzlerinin tanınması ve ifşalanması için yazılım geliştiren Hangzhou Hikvision Digital Technology şirketi.
- Bir diğeri, Çin’in Güney Çin Denizindeki gerilimi arttırmasında önemli rol oynayan savaş gemisi üreticisi China Shipbuilding Industry şirketi.
- Belki de en bilinen örnek, ismi ulusal güvenlik endişeleri ile anılan Huawei. Ulusal güvenlik endişeleri sebebiyle Çin ordusuyla ilişkili başka şirketler de bu listede kendine yer buluyor: China Aerospace Science ve Industry Corporation, China North Industries Group Corp.
G7’nin Kritik Gündemi: Çin
Dikkatle takip edilmesi gereken bir başka gelişme ise 11-13 Haziran 2021 tarihleri arasında Londra’da gerçekleştirilecek olan 47. geleneksel G7 oturumu. Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada’dan oluşan G7 ülkeleri, geleneksel olarak her sene gerçekleştirdikleri üst düzey toplantılarda ekonomi, uluslararası strateji ve işbirliği konularını ele alıyor. Bu toplantılarda son yıllarda giderek ağırlığını arttıran bir konu ise Çin’e dair endişeler.
G7 uluslarının gündemlerinde çip krizi, 5G sorunu ve Çin’e dair endişeleri tetikleyen teknoloji şirketlerinin de olması bekleniyor. ABD’nin bu endişelerinin Japonya, Kore gibi Asya ulusların da derin bir şekilde paylaştığı ve geçtiğimiz senelerde ortak hareket etmeye başladıkları biliniyor.
Sonuç olarak bu şirketlere dair kısıtlamaların yakın bir zamanda kalkması söz konusu gibi görünmüyor – aksine, bu sayının artması işten bile değil.