1921 senesinde kurulan Çin Komünist Partisi, yaşanan iç savaşların ardından 1949 senesinden itibaren ülkenin konsolidasyonunu sağlamış durumda. Her ne kadar Hong-Kong, Makao ve Tibet gibi bölgelerde Çin’in egemenliğine dair uluslararası hukuk kapsamında soru işaretleri olsa da, bu bölgeler de dahil olmak üzere tüm Çin’de Çin Komünist Partisi’nin mutlak kontrolü olduğunu belirtmek mümkün. Bu sebeple Çin Komünist Partisi, kuruluşunun 100. yılını kutlama sebebiyle başta Pekin olmak üzere çeşitli illerde gösteriler ve konuşmalar düzenledi. Bu etkinlikler arasında en çok dikkat çekenlerden biri ise Başkan Xi’nin konuşması oldu.
Xi Jinping’in 2013’te partinin ve dolayısıyla ülkenin başına gelmesinden itibaren öncüllerine göre özellikle ekonomi ve dış politika alanlarında daha şahin politikalar izlemesi sebebi ile son yıllarda daha milliyetçi ve rekabetçi bir Çin var. Uluslararası gelişmelerin ve ülkeler arası anlaşmazlıkların her geçen gün daha da şiddetli hissedildiği bu dönemde giderek milliyetçi kimliği ağır basan Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı Xi’nin bu tip önemli konuşmaları değer kazanıyor.
Çin Artık Zorbalığa Geçit Vermeyecek
Yaklaşık bir saat kadar süren konuşması sırasında sosyalizmin ve özellikle Çin Tipi Sosyalizmin önemini vurgulayan Çin, sadece bu sistemin Çin’i kurtarabileceğini ileri sürdü. Çin Komünist Partisi önderliğindeki Çin’in yüz yıl içerisinde imza attığı başarılara vurgu yapan Başkan Xi, Çin’in artık zorbalığa maruz kalmayacağını ve boyun eğmeyecekleri yeni bir dönemin başladığının altını çizdi. Konuşmanın belki de en sert vurgusu ise Çin’i alt etmeyi deneyeceklerin “başlarının 1.4 milyar Çinli ile örülen demir duvara vurulacağı ve kanlar içinde kalacakları” oldu. Konuşmanın Tayvan ile alakalı bölümünde ise “Tavyan sorununu” çözmenin Çin ve Çin Komünist Partisi için asla taviz verilmeyecek bir görev olduğunu belirten Xi, parti içindeki yolsuzluk ile de mücadele sözü verdi.
Başkan Xi konuşmasını Maoist tarzda gri ve sade bir takım içinde gerçekleştirirken, konuşmanın belirli bölümlerinde salvolar yaparak halkı selamlayan 100 adet jet dikkat çekti.
Başkan Xi’nin önderliğindeki ÇKP’nin kutlamalarına bir ek ise tesadüf üzerine Dünya Sağlık Örgütü’nden geldi. Günümüzde ağırlıklı olarak gelişmekte olan ülkelerin başını ağrıtan fakat modern tıp ve uluslararası koordinasyon sayesinde her geçen sene etkisini giderek kaybeden sıtma hastalığı, 2021 senesinde Çin’de görülmedi. 1940’lardan itibaren her sene milyonlarca Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşının yakalandığı hastalığın ülkede sona erdirilmesi ülke için büyük bir başarı olarak nitelendiriliyor.
Venezuela, Rusya, Pakistan ve Singapur başta olmak üzere uluslararası politikada Çin eksenine yakın ülkeler Çin Komünist Partisi’nin 100. yılını kutlayan mesajlar yayınladı. Buna karşılık ABD kanadında her iki politik partiden figürler Çin Komünist Partisi’nin geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğini belirtirken, Japonya ana-muhalefeti de benzer bir mesaj yayınladı.
Yükselen Çin Milliyetçiliği’nin İzleri
Belirtilenlere göre bu boyutta gerçekleştirilen kutlamaların ve keskin söylemlerin arkasındaki milliyetçilik, kendini güncel hayatta da gösteriyor.
Dünyanın her yerinde olduğu gibi Çinli genç nüfus arasında da popüler olan rap müzik de bu kutlamalar için kullanılan unsurlardan biri oldu. Çin’in en bilinen ve etkili 100 rap sanatçısı tarafından piyasaya çıkarılan “100%” isimli şarkı, Çin’in geçtiğimiz 100 yılda başardıklarını ve gelecekte başaracaklarını anlatıyor. Eser, Çin Komünist Partisi’nin sanata dair “kapitalist değerlerden ziyade toplumun değerlerini yüceltme” bakışını da destekler nitelikte.
Turizm acentelerinin de bu milliyetçilik dalgasına kapıldığı belirtiliyor. Son yıllarda giderek artan bir eğilime göre Çin Komünist Partisi’nin 1921’deki kuruluşundan itibaren geçirdiği sürecin ve yaşadıkları mücadelelerin “uygun” görülenlerinin bulundukları yerler, birer birer müze ve milli servet haline getiriliyor. Sektör tarafından “Kızıl Turizm” olarak adlandırılan bu turlara giderek artan sayıda Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşının katıldığı belirtiliyor. İnsan hakları ihlallerine veya Çin tarihinde gururla anılmayan olaylara tanıklık eden bölgeler ise bu turlarda bulunmuyor.
Aynı zamanda Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşlarının televizyonlarda giderek artan ve genelde Çin Komünist Devrimi’ni anlatan milliyetçi dizilerinden ve sinemalarda haftada en az 2 kere oynatılması zorunlu olan kızıl filmlerden de şikayetçi olduğu belirtiliyor.