ÖNERİLER

Nur topu gibi yeni enerji krizimiz

Bugün Rusya-Ukrayna savaşının 13. günü. Türkiye'de benzin fiyatları ise 19 lirayı aştı. Rusya, Avrupa’nın petrol ihtiyacının %27’sini, doğal gaz ihtiyacının ise %40’ını karşılıyor. Peki Rusya’ya olan bu bağımlılığın sonuçları neler?

Kör Olası Çöpler

Geçen cuma, Türkiye’nin ilk ve Avrupa’nın en büyük atık yakma ve enerji üretim tesisinin açılışı İBB tarafından gerçekleştirildi. Kulağa güzel geliyor değil mi? Maalesef bu, tüm gerçeği yansıtmıyor.

İklim için kentler

Aralık 2019’da düzenlenen İklim İçin Kentler Çalıştayı'nda 24 belediye “İklim İçin Biz Varız” deklarasyonunu imzalayarak acil adımlarla iklim krizine karşı mücadele vereceğini ilan etti. Bakalım son 1,5 senede belediyeler iklim için neler yapmış?

Sıcak, çok sıcak, daha da sıcak olacak

Herkes, son zamanlarda hem Türkiye’nin hem de dünyanın gündemine oturan orman yangınlarının asıl suçlusunu merak ediyor. İşin doğrusu, suçlu sizsiniz, biziz, yani tüm insanlık!

Plastiğin Yolculuğu

Dünyada her yıl 300 milyar ton plastik atık üretilmekte. Bu, yaklaşık 11 milyon adet Özgürlük Anıtının ağırlığına eşdeğer. Ancak tüm bu plastiğin sadece %10’dan az bir kısmı geri dönüştürülüyor. Ülkemizde ise geri dönüşüm kavramını toplumun yaklaşık üçte biri hiç duymamış. O zaman, geri dönüştürülmeyen plastiklere ne oluyor?

Türkiye’nin Plastik Çöp İthalatı

Eurostat’ın verilerine göre Türkiye, 2020’de Avrupa Birliği ülkeleri ve Birleşik Krallık’tan, önceki yıla göre %13 artışla, toplam 659 bin 960 ton plastik atık ithal etti. Son 16 yılda ise Türkiye’nin plastik atık ithalatı 196 kat artış gösterdi. Türkiye, 2020 yılında Avrupa’dan en çok plastik atık alan ülke olarak Avrupa’nın plastik atık ihracatının %28’ini karşıladı.

Karbondioksitten bir sektör: Carbon Tech

Daha önceki bir bültenimizde fosil yakıt kullanan fabrikalar, güç santralleri ve petrol rafinelerinin karbon salınımını azaltan karbon yakalama ve depolama teknolojilerini (İng: Carbon Capture, Utilization and Storage, CCS) incelemiştik. Öte yandan atmosferde hâlihazırda bulunan karbondioksit gazını (CO2) doğrudan havadan yakalama teknolojisi ile ayıklayıp sonsuza kadar yeraltına gömerek bertaraf da edebiliriz.

Sıcak, çok sıcak, daha da sıcak olacak

Date

Herkes, son zamanlarda hem Türkiye’nin hem de dünyanın gündemine oturan orman yangınlarının asıl suçlusunu merak ediyor. İşin doğrusu, suçlu sizsiniz, biziz, yani tüm insanlık!

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC, İng: Intergovernmental Panel on Climate Change) geçen hafta yayınladığı rapora göre, küresel ısınmanın katlanarak artmasının temel sebebi insan etkisi. Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyesinden 1,5ºC’de tutmayı hedefliyor ancak dünyamız çoktan 1,2ºC’ye ulaşmış durumda. Yani acil önlem almazsak artan sıcaklıkların yol açtığı kuraklık, sel ve yangınlar beklediğimizden daha kısa sürede insanlığın sonunu getirebilir.

Kaynak: BBC. Küresel yüzey sıcaklığının 1850’den 2020’ye değişimi: Mavi çizgi insan etkisi olmadan tahmin edilen sıcaklık artışını gösteriyor, mor çizgi insan etkisi ile tahmin edilen sıcaklıklar ve kırmızı çizgi gözlemlenen gerçek sıcaklığı temsil ediyor.
Kaynak: BBC. Küresel yüzey sıcaklığının 1850’den 2020’ye değişimi: Mavi çizgi insan etkisi olmadan tahmin edilen sıcaklık artışını gösteriyor, mor çizgi insan etkisi ile tahmin edilen sıcaklıklar ve kırmızı çizgi gözlemlenen gerçek sıcaklığı temsil ediyor.

Geçtiğimiz ay, uydu kayıtlarına göre 2003’ten bu yana orman yangınları için dünyanın en kötü temmuz ayıydı. Kuzey Amerika, Afrika, Güney Avrupa ve hatta Sibirya’daki yangınlar şiddetlenerek artıyor.

Bunun bir sebebi yangın çıkan alanların geçmiş senelere göre farklılık göstermesi. Ormanlarda çıkan yangınların sayısı artarken genellikle doğal yangınların daha sık görüldüğü otlak alanlarda ise azalıyor. Örneğin, yaz aylarında Afrika’da yoğun olması beklenen savan yangınlarının sayısı azalırken, yıllık sıcaklık ortalaması daha düşük olan Sibirya’daki orman yangınları geçtiğimiz senelere göre artışta. Sibirya’daki bu yangınlar 2021’de toplam 16 milyon hektardan büyük bir alanı tahrip etti. Bu, Türkiye’nin yaklaşık beşte birine eş değer.

Son 60 yılın en yüksek sıcaklıklarının gözlendiği Türkiye’de ise 2021’in 10 Ağustos’una kadar 175 bin hektardan fazla orman yandı. Bu, 245 bin futbol sahası büyüklüğüne eş değer. 2008-2020 arasında ise Türkiye’de yıllık yanan ortalama alan yalnızca 38 bin hektardı. Ülkemizde, özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde, yaz aylarında doğal olarak çıkan orman yangınlarına sık sık rastlanıyor. Ancak Avrupa Birliği Kopernik Atmosfer Gözlemleme Hizmeti’nin (İng: Copernicus Atmosphere Monitoring Service) uydu analizleri, son yangınlarda açığa çıkan ısının Türkiye tarihinde kaydedilen en yüksek değerden dört kat fazla olduğunu gösteriyor.

Kaynak: Statista. 2021’deki yangınlarda ülke bazında yanan alanlar: Sarı sütunlar 2008-2020 arasında yıllık ortalama yanan alanı, kırmızılar ise 10 Ağustos 2021 itibariyle yalnızca 2021’de yanan alanları gösteriyor.
Kaynak: Statista. 2021’deki yangınlarda ülke bazında yanan alanlar: Sarı sütunlar 2008-2020 arasında yıllık ortalama yanan alanı, kırmızılar ise 10 Ağustos 2021 itibariyle yalnızca 2021’de yanan alanları gösteriyor.

Uzmanlar, küresel ısınmanın bir sonucu olarak azalan toprak neminin, kuru ve sıcak rüzgarlar ile birlikte ormanları yangına müsait alanlara çevirdiğini söylüyor. Ayrıca otlak arazilerin tarım alanlarına, yerleşim bölgelerine ve yollara çevrilmesi de ormanların çıra gibi yanmasını hızlandırıyor. Bilim insanları, bu değişimin ormanlardan atmosfere daha fazla karbondioksit salacağından ve yangına daha iyi adapte olan otlakların eşsiz biyo-canlılığını aşındıracağından endişe ediyor. Bu yıl yanan ağaçlardan salınan karbondioksit miktarı 340 megatonu aştı. Bu da 2014’te gözlenen rekor salınımdan %20 daha fazla.

İklim bilimciler, uzun zamandır özellikle Akdeniz’in artan sıcaklıklar ve yağışlardaki değişikliklerden ciddi bir şekilde etkileneceğini tahmin ediyordu. IPCC’nin son raporuna göre güney Avrupa’da orman yangını riskinin gelecekte daha da artması bekleniyor. Özellikle temmuz-ağustos aylarında İtalya ve Yunanistan’daki yangınlar da bunu doğrular nitelikte.

Bu sene yıllık ortalamanın üç katı fazla yangın çıkan İtalya’da Çevre Bakanı Roberto Cingolani, temmuz ayındaki yangınların %57,4’ünün kundaklama, %13,7’sinin ise iklim değişikliğinin körüklediği istemsiz insan davranışları sonucu oluştuğunu açıkladı. Yasalara göre, İtalya’da yanan alanlar on beş yıl boyunca ekosistemin tekrar oluşması için kendi haline bırakılmak zorunda. Cingolani, bu sebeple ormanları kundaklamanın ekonomik bir getirisi olmadığının altını çiziyor.

Yunanistan’ın ikinci en büyük adası olan Evia’da ise AB’nin en büyük yangın operasyonlarından biri devam ediyor. Geçtiğimiz ay 500’den fazla orman yangınıyla savaşan Yunanistan’a Birleşik Krallık, İsrail, İsviçre ve diğer AB ülkeleri destek oluyor ancak yangınların etkisi evlerini ve arazilerini kaybeden insanlardan ibaret değil. Atina üzerinden Afrika’ya göç eden birçok leylek de dumandan zehirlenerek telef oldu. Yunanistan başbakanı Kyriakos Mitsotakis yangınlara müdahalenin yetersizliği için halktan özür diledi.

Yangınlar Akdeniz ülkeleri ile sınırlı değil. 2020’de son 100 yılın en sıcak senesini yaşayan Avustralya’daki yangınlarda, yanan alanlardan ziyade yangınların konumu ön plana çıktı. Daha önce sık sık Kuzey Avustralya’da gözlenen yangınlar, geçtiğimiz yıl nüfusun da yoğun olduğu güneydoğuda meydana geldiğinde yangına hazırlıksız bu bölgede dönümlerce alan yok oldu. 2020’de Avustralya’daki yangınların yaklaşık 10 milyon hektar alanı tahrip ettiği tahmin ediliyor.

Son 20 yılda yangınların sekiz kat büyük bir alana yayıldığı Kaliforniya’da ise uzmanlar yine küresel ısınma ve iklim değişikliğini sebep gösteriyor. Hala devam eden Dixie yangını, Kaliforniya tarihindeki en büyük ikinci yangın olmakla birlikte New York şehrinden daha büyük bir alanı tehdit etmekte. Kuzey Amerika’nın genelinde ise 2021’de şu ana dek 40 bin yangında 1,5 milyon hektar alanın tahrip olduğu tahmin ediliyor. Yangınlarla birlikte hava kalitesi endeksi özellikle Kaliforniya eyaletinde yaşama elverişsiz seviyelere çıkarak binlerce insanı eyalet dışına kaçmak zorunda bıraktı.

Amazon ormanlarında ise durum farklı, yangınların doğal olarak meydana gelmediği bu coğrafyada Dr. Erika Berenguer’e göre çıkan her türlü yangın insan kaynaklı ve tarımla ilgili. Kontrollü olması amaçlanan ama çoğunlukla ormanlara sıçrayan yangınlar üç kategoriye ayrılıyor: ormansızlaşma (kesilen ağaçları temizlemek için kullanılan yangınlar), mera (sığır otlaklarını temiz ve verimli tutmak için kullanılan yangınlar) ve geçimlik (arazileri yenilemek için kullanılan yangınlar). Bunun sonucunda iklim değişikliği nedeniyle daha kuru ve daha savunmasız hale gelen ormanlar kolayca tutuşuyor ve yangınlar büyük alanlara yayılıyor. Brezilya hükümeti bu yangınları 27 Haziran’da dört aylığına yasakladı, ama bu yıl çıkan 267 yangının 160’ı bu yasaklamadan sonra gerçekleşti.

Geçmiş yıllarda bilim insanlarının sürekli küresel ısınma hakkında yaptığı uyarılar göz ardı edildi. Şu ana kadar etkileri çok fazla hissedilmemiş olsa da artık kanıtlar bariz bir şekilde ortada. İnsanlık için çalan sağır edici kırmızı alarm artık inkar edilemez.