15 Ağustos 2021 tarihinde Afganistan’ın başkenti Kabil’in de Taliban tarafından ele geçirilmesi ve Afgan Cumhurbaşkanı Ashraf Ghani’nin ülkeyi terk etmesiyle birlikte ülkenin genelinde hakim olan kaos ve belirsizlik başkenti de ele geçirdi. Nüfusu dört milyon olan Kabil’e, Taliban’ın daha önceden ele geçirdiği bölgelerden kaçan iç göçmenlerin de eklenmesiyle şehirde halihazırda süren altyapı yetersizlikleri, siyasi ve toplumsal karmaşa ve endişe şehrin Taliban’ın eline geçmesiyle şiddetlendi. Şehirde bulunan halkın ülkeyi terk etmek için havaalanlarına akın etmesiyle de bu karmaşa ve endişe en üst noktaya ulaştı.
Taliban tarafından yapılan ilk açıklamalar kimileri tarafından örgütün önceki yıllarda yaptığı açıklamalara nazaran daha ılımlı bulundu. İnsan hakları gözlemcileri ve Afgan aktivistler ise dünyayı sadece Kabil’e değil, ülkenin diğer şehirlerine ve özellikle kırsal kesimlere bakmaya çağırıyor. Sosyal medya platformları üzerinden Taliban üyelerinin burka giymeyi reddeden kadınları infaz etme görüntüleri yayılırken, Taliban’ın küçük şehirlerde ve kırsal bölgelerde evleri dolaşarak 15 yaşın altındaki kız çocuklarını savaş ganimeti olarak talep ettiklerine dair haberler ve videolar da sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Ayrıca Taliban üyelerinin daha önce ABD ve NATO güçleriyle birlikte çalışan Afgan vatandaşlarının da evlerini kapı kapı gezerek tehdit ettikleri de Birleşmiş Milletler tarafından raporlandı.
Birleşmiş Milletler’in Tutumu
Başkentin Taliban’ın eline geçişi ve böylece Afgan hükümetinin işlevini yitirerek Taliban’ın ülke genelinde kontrolü tam anlamıyla eline almasıyla birlikte Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres 16 Ağustos 2021 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne Afganistan’la ilgili açıklamalarda bulundu. (Orijinal metne bu linkten ulaşabilirsiniz.)
Genel Sekreter Guterres açıklamasında öncelikle, tüm tarafların sivilleri koruması zorunluluğuna değinirken yine Afganistan’daki tüm aktörlerin insani yardım hizmetlerinin hızlı ve kesintisiz olarak sürdürülebilmesi için insani yardım çalışanlarına olanak sağlaması çağrısında bulundu. Guterres insan hakları ve uluslararası hukukun korunması için Taliban’a çağrıda bulunurken, uluslararası topluma da Afganistan’daki insan haklarını korumak için tek ses olunması gerektiğini ifade etti. Sahadan gelen raporların ülkede ciddi insan hakları ihlallerine işaret ettiğini belirten Genel Sekreter, uluslararası toplumun Afganistan’ın tekrar terör örgütlerinin yuvası olmaması için birleşmeleri gerektiğini söyledi.
Genel Sekreter’in BM Güvenlik Konseyi’ne yaptığı konuşmanın ardından BM Nüfus Fonu (UNFPA), BM Çocuk Fonu(UNICEF), BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), BM Kadın Birimi (UNWomen) ve BM İnsani İlişkiler Koordinasyon Ofisi (UNOCHA) gibi pek çok BM birimi Afganistan’dan çekilmeyip halka gerekli desteği ve yardımı sağlamaya devam edeceklerini sosyal medya hesaplarından #StayAndDeliver hashtag’iyle duyurdular.
Afganistan’da bulunan BM Özel Temsilci Yardımcısı Ramiz Alakbarov da Birleşmiş Milletler ve uluslararası sivil toplum kuruluşu çalışanlarının insani yardım ve destek için sahada bulunduğunu belirtirken yapılan çalışmaların insanilik, tarafsızlık, bütüncüllük ve bağımsızlık ilkelerinden ödün verilmeden yapılacağını ifade etti.
Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu’nun (UNICEF) açıklamasına göre ülkede 18 milyon kişi yardıma muhtaç ve bu yılın sonuna kadar Afgan çocukların üçte biri ciddi yetersiz beslenme tehlikesiyle karşı karşıya. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) de uluslararası topluma, başka ülkelerde sığınma talepleri reddedilen Afgan sığınmacı ve mültecilerin Afganistan’a geri gönderilmemesi çağırısında bulundu.