FinTech, genel bir bakış açısıyla teknolojinin yardımıyla bireyleri daha kolay ve yenilikçi yollarla finansal hizmetlerle buluşturmayı ifade eden bir kavram. Bu çerçevede Türkiye, hem genç neslin uygulamaları kabullenme hızı hem de güçlü bankacılık sektörü göz önüne alındığında FinTech alanında gelişen ve ilgi çekici bir ülke. Bu ekosistemin büyümesinin önündeyse uzun sürede edinilmiş müşteri alışkanlıklarından düzenleyicilerin katılığına kadar birçok etken bulunuyor.
Geçtiğimiz günlerde bu alanda Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın yayımladığı tebliğ ile önemli bir gelişme yaşandı. IBAN (Uluslararası Banka Hesap Numarası) oluşturulurken sahip olunması zorunlu bir alan olan “Banka Kodu” alanı, “Ödeme Hizmeti Sağlayıcı” olarak değiştirildi. Peki bu basit görünen değişiklik, FinTech ekosistemindeki banka veya diğer ödeme sistemi kullanıcılarının hayatında ne değiştirecek?
Öncelikle, IBAN aslında ilgili hesap numaralarının uluslararası bir standart ile belirlendiği “müşteri hesap numarası”dır ve uluslararası para transferi işlemlerinin daha rahat ve az maliyetle gerçekleştirilmesini sağlar. Bu tebliğ yayımlanmadan önce, “banka” olmayan ödeme hizmeti sağlayıcıları yalnızca anlaşmalı oldukları bankaların kodları aracılığıyla IBAN oluşturabiliyorlardı. Bu tebliğle birlikte ise ödeme hizmeti sağlayıcıları Merkez Bankası tarafından belirlenecek kodlar aracılığıyla kendi IBAN’larını tanımlayabilecekler. Bu sayede hem ödeme hizmeti sağlayıcıları ve elektronik para hizmetlerinin uluslararası para hizmetleriyle entegrasyonu önündeki büyük engellerden biri kalkmış oldu hem de kullanıcıların uluslararası alanda para yönetim işlemlerini hızlı ve kolay yapabilmelerinin önü açıldı.
IBAN’lara yönelik yapılan bu değişiklik, FinTech ekosistemini düzenleyen farklı kurallarda da değişikliklere gidilir mi ve kurallar daha esnek hale getirilerek sektörün büyümesi desteklenebilir mi sorularını da akla getirdi. Zira bu düzenlemelerin birçoğu yeni çağın önemli alanlarından kripto para ve blok-zincir teknolojilerine de etki ediyor.