31 Ağustos’tan herkese merhaba! Yaz mevsimini geride bırakırken sizlerle psikoloji ve politika üzerine paylaşımda bulunmak istedik. Daily Press’te bugün; Muzaffer Gökçe’nin “Endişeye Mahal Var!” ve Doğaç Özen’in “Afganistan’da Dehşet Haftası: Kabil Havalimanı Saldırıları” başlıklı yazıları var.
Keyifli okumalar!
PSİKOLOJİ
Endişeye Mahal Var!
Muzaffer Gökçe
Günlük hayatta belki de zihnimize dair en yoğun olarak kullanılan kavramlar: Stres ve kaygı. Kaygıdan farklı olarak stres kavramı objelere, kişiye, organa veya ruhsal yapıya yönelik güç, baskı veya zorlama olarak tanımlanabilir. Bir uyaran algılandığında, sonraki aşama olan bilişsel değerlendirme ile uyaranın stres yaratıcı olup-olmadığına karar verilir.
Bilişsel değerlendirme süreci etmenleri:
- Kişisel geçmiş,
- Kültürel yetişme ve tutumlar,
- Doğuştan gelen veya öğrenilen korkular,
- Kişisel yapı ve yargılar,
- Değer sistemleri,
- Ahlaki ve dini eğitim,
- Günlük durumlar…
Bütün bu faktörler farklı insanların aynı olayı değişik şekillerde yorumlamalarına neden olur. Yani bir birey için çok ciddi stres yapıcı olan olay, bir başka kişiyi etkilemeyebilir.
Kaygı
Psikolojide anksiyete olarak da bilinen kaygı, tehlikeli durumlarda, vücuda meydan okumaya hazır olması gerektiğini haber veren sinyaldir. Bilişsel değerlendirme sırasında karar verilirken psikosomatik canlanma olur, yani doğal ve gerekli olan kaygı hissedilmeye başlanır. Böylelikle nefes alış-verişi ve kalp atışı hızlanarak kaslara daha fazla oksijen gitmesi sağlanmaktadır; vücut, tehlikeli durumlara kendini hazırlar. Tehlikeli durumların farkına varmak gerektiğinde kişi bu dürtüyle tetikte beklemektedir. Doğal anksiyete olarak adlandırılan bu dürtü, trafikte yaşanacak herhangi bir tehlikeli durumda direksiyona ani müdahale etme, sınavlarda veya spor müsabakalarında daha iyi performans sergileme gibi durumlara yardımcı olur. Aslında kaygılanmak, günlük hayatta sorunlarla baş edebilmek ve hayati durumlarla karşılaşıldığında hızlı karar verebilmek için gereklidir.
“İnsanoğlunun, yolunu kaybettiğinde daha hızlı koşmak gibi ironik bir alışkanlığı vardır.”
Rollo May
Rollo May, kariyerindeki çalışmalarda önemli bir yer tutan kaygı kavramını hayatın anlamını keşfetme yolunda önümüze açılan kapı olarak tanımlar. May, normal kaygıyı insanın yaratma motivasyonu olarak yorumlar ve yaşama dair pozitif bir değer olarak görür. Nevrotik kaygı ise “sağlıksız” kaygıdır; anca işlevselliğin ve farkındalığın azalması ile dengelenir. Kişi nevrotik kaygıyı dengelemek için inançlarında kesin bir tavırla güvenlik duygusu sağlasa da bu güvenlik öğrenme ve gelişimden vazgeçme pahasına elde edilen bir güvenliktir.
Nasıl başa çıkılır?
Varoluşsal boyutu bir kenara bırakacak olursak kaygıyı dengelemek için giriş seviyesi olarak kullanılan en yaygın yöntemlerden biri nefes egzersizidir. Uygulamasında varyasyonlara gidilebilecek bu egzersiz temel olarak şu aşamalarla denenebilir:
- Öncelikle rahat bir biçimde oturun.
- Burnunuzdan midenize doğru dörde kadar sayarak derin bir nefes alın.
- Nefesinizi yine dörde kadar sayarak ağzınızdan yavaş yavaş verin.
- Bunu birkaç kez tekrarlayın.
- Bu uygulama kan basıncınızı dengelemeye yardımcı olarak mental kontrolünüzü yeniden kazanmanızı sağlar.
- Kendinizi rahatlamış hissettiğinizde nefes egzersizini artırabilirsiniz.
Bu yöntemi kapsadığı da düşünülebilen “grounding” oldukça efektif bir uygulama olarak denenmeye değer alternatifler arasında yer alır. Mindfulness öğretisiyle de yakından bağlantılı olan bu yöntem özellikle travma bazlı durumlarda “şimdi ve burada” yaklaşımını adapte etmek için işlevsel teknikler arasındadır. Bu tekniğe göre fiziksel olarak bulunulan alanda duyularla bir arayışa gidilir ve zihinsel olarak gelecek veya geçmişten mevcut ana doğru bir geçiş yapılır.
POLİTİKA
Afganistan’da Dehşet Haftası: Kabil Havalimanı Saldırıları
Doğaç Özen
26 Ağustos günü öğle saatlerinde yaşanan ölümcül terör saldırıları, ABD’nin başarısız Afganistan tahliyesinin adeta sembolü haline geldi. Geçtiğimiz senelerde uluslararası mücadele ile eski gücünü oldukça kaybeden IŞİD (veya ISIS, DAEŞ) terör örgütünün Afganistan’ın Horasan (İngilizce adı Khorasan olan bölge, eklenen K harfini bölgenin adının baş harfinden alıyor) bölgesinde güçlenen yapılanması ISIS-K tarafından üstlenilen intihar saldırılarının hedefi Uluslararası Kabil Havalimanı ve orada yürütülen tahliye işlemleriydi.
ISIS-K, aslında 2020’den itibaren bu tip terör saldırıları gerçekleştirmiş olsa da 26 Ağustos “Kabil Havalimanı Saldırıları” kadar büyük çaplı bir eylemde daha önce bulunmadıkları biliniyor. Esasında ISIS-K, yok olmaya yüz tutmuş bu örgütün kalabalık bir kanadı olarak değerlendirilmiyor. Öyle ki kanlı saldırıdan neredeyse tam bir ay önce yayınlanan 27 Temmuz tarihli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Raporu’na göre ISIS-K savaşçılarının sayıları 500-1200 arasında değişiyor. Aynı raporda örgütün finansal olarak Suriye ve Irak’taki merkez yönetimden destek alsa da giderek yerel kaynaklara yöneldiği ve otonomisini sağladığından da bahsediliyor. Uluslararası ve yerel yardım kuruluşu çalışanlarını hedef alan ISIS-K’in esas amacının ülkedeki “aykırı” unsurları temizlemek olduğu belirtiliyor.
Ilımlı Taliban ve Radikal ISIS?
Saldırının uluslararası kamuoyu için önemli bir boyutu da; 31 Ağustos 2021 tarihi itibarıyla Kabil Uluslararası Havalimanı da dahil olmak üzere Afganistan’ın tamamını artık kontrol etmeyi başarmış Taliban’ın imajı.
Önceki yazımızda da belirtildiği üzere Taliban, özellikle bu yüzyılın başlarında terör eylemleri ve diğer terör gruplarını desteklemesi ile biliniyordu. Şimdi ise görülüyor ki Taliban geçtiğimiz yıldan beri ciddi bir imaj değişikliğine gitti ve radikal tarafını bir nebze de olsa bıraktığını kanıtlamaya çalışarak uluslararası toplumun onayını kazanmaya çalışıyor. Öyle ki Taliban, ISIS-K tarafından gerçekleştirilen bu saldırıyı aynı gün kınadı.
Bu durum aslında çok şaşırtıcı değil zira ISIS-K gerçekten de Taliban’ın geçirdiğini iddia ettiği dönüşüme karşı tutunduğu tavırlarıyla ön plana çıkmış durumda. Uzmanlar ISIS-K’in Taliban’ı “ülkeyi satmak” ile suçladığını, takipçilerine ve üyelerine bu değişime direnme ve gerektiğinde eyleme geçme emri verdiğini belirtiyor. Taliban ise örgütün yeni liderini yakalayıp eylemlerini bitireceğini belirtti.
Taliban Alternatifsiz Mi Kalıyor?
Bütün bu sebeplerden dolayı uzmanlar arasında, bölgede yükselen radikal İslamcı terör örgütlerine karşı Taliban’ın destekleneceği beklentisi yükseliyor. İlk bakışta Rusya, Çin gibi alıştığımız üzere ABD’yi zorlayan politikalar izleyen ülkelerin yanı sıra Taliban’la sıkı bağları olduğu bilinen Pakistan’ın da bu çizgiye yakın olduğunu hissetmek mümkün. Örneğin Çin, haftalardır devam ettiği yapıcı açıklamalara bir yenisini ekleyerek uluslararası toplumun Taliban’ı “yönlendirmesi” gerektiğini belirtti . Bu, Taliban yönetiminin meşruiyetini tanımaya son derece yakın bir açıklama.
Hatta, Batılı bazı analistler bile Taliban’lı bir Afganistan’ı ISIS-K ve türevi örgütlerce yönetilen bir Afganistan’a yeğlediğini ifade etmeye başladı.