Geçtiğimiz haftalarda sonuçlanan Almanya ve Norveç seçimleri, Fransa ve Anglo-sakson ülkelerin yaşadığı gerilimler belki biraz geçmişte kalsa da Avrupa’da önemli gelişmelerin ardı arkası kesilmiyor. Avrupa’nın siyasi ve sosyal yapısını değiştirmeye talip bu gelişmeleri incelemek, kıtanın yakın geleceğine dair bazı fikirler sunacaktır.
Demokrasi Ön Planda
Çekya seçimleri sona erdi. İktidardaki merkez-sağ Andrej Babis, anketlerin tahmininin aksine sandıktan çok az farkla birinci (%27,8) çıktı ve aldığı oy hükûmet kurmaya yetmiyor. Sandıktan çok az bir farkla ikinci (%27,1) olarak çıkan sosyal demokratların ve üçüncü (%15,6) olan progresiflerin koalisyon kurması halinde iktidar değişikliği yaşanabilir. Yaşananlar, Avrupa’da ve dünyada geçtiğimiz yılda etkisini gösteren sol rüzgarının devam ettiğinin ve belki de daha da güçleneceğinin kanıtı olarak düşünülebilir.
Avusturya Şansölyesi Sebastian Kurz ise yolsuzluk suçlamaları sebebiyle istifa etti. Kamu kaynaklarını kendini Avusturya medyasında pozitif bir şekilde göstermek için kullandığı öne sürülen Kurz, iddiaları reddetmesine rağmen görevini dışişleri bakanına bıraktı. Uzmanlar, Kurz’un bu hamlesinin partinin yıpranmasını engellemek için gerekli olduğunu öne sürüyor. Kurz, her ne kadar şansölyelik görevinden istifa etse de partisi Avusturya Halk Partisi’nin başında kalmaya devam ediyor. İstifa hamlesinin mevcut Avusturya Halk Partisi – Yeşiller koalisyonunun iktidarını korumasına ve Avusturya siyasetini sakinleştirmesine yardımcı olması bekleniyor.
Birliğin Refahı ve Kaderi
Avrupa Birliği’nin en “başına buyruk” ülkelerinden ikisi: Macaristan ve Polonya. Bu hafta Orban’ın Macaristan’ında kayda değer bir gelişme yaşanmazken Polonya ise bir mahkeme kararı ile sallanıyor. Polonya Yüksek Mahkemesi, Avrupa Birliği’nin alacağı bazı kararların Polonya Anayasası’nın önüne geçemeyeceğine karar verdi. Kararın ardından on binlerce Polonyalı Varşova sokaklarına dökülerek AB’ye bağlılıklarını dile getirdi. Polonya’nın uzun bir süredir özellikle göçmenler ve AB’nin fon dağıtımı konusunda birliğin çoğu üyesinden farklı bir tutum takındığı biliniyor. Uzmanlar bu kararın Varşova – Brüksel hattında gerilime sebep olmasından endişeli.