Covid-19’un gerek küresel gerek Türkiye ekonomisine olan negatif etkileri nedeniyle perakende ürünlerinde yaşanan tedarik kıtlığı ve/veya yüksek fiyat artışları herkesin gündeminde. Rekabet Kurumu da olan bitene sessiz kalmadı ve 7 Mayıs 2020 tarihinde aralarında büyük süpermarketlerin de olduğu 30 şirkete soruşturma açtı. Neredeyse 1,5 yılı bulan soruşturma neticesinde 27 Ekim 2021 tarihinde şirketler kurulun önüne çıktı ve sözlü savunmalarını verdi. Karar ise birçok yönden tartışmalara gebe.
Sözlü savunma : Sözlü savunma, rekabet hukuku soruşturmalarında karardan önce son aşamadır ve bu aşamaya kadar yazılı şekilde yürütülen süreçte soruşturulanlara, son beyanlarını kurul karşısında sözlü olarak sunma şansı verilir. Haliyle yoğun ve stresli bir süreç. 27 Ekim gecesinde ise Rekabet Kurumunun ışıkları hiç sönmedi ve gece saat üçe kadar sözlü savunma yapıldı. Savunma, toplamda 13 saat sürdü.
Yoğun geçen bir gecenin ardından kurul üyeleri uyumamış olacaklar ki 28 Ekim’de toplanıp altı şirkete Rekabet Kurumu tarihinde kesilmiş en yüksek cezayı kesti. İlginçtir ki kurulun kararını hemen açıklayacağı daha sözlü savunmanın öncesinde medyada dillendirilmişti.
Fiyat geçişleri : Kurul, kararında ceza kesilen Migros, Carrefour, BİM, ŞOK, A101 gibi şirketlerin artan fiyatların yansıtılmasında ortak hareket ettiklerine ve tedarikçileri Savola aracılığıyla bu koordinasyonun sağlandığına kanaat getirdi. Kurula göre, fiyat geçişleri tedarikçi Savola üzerinden paylaşıldı (Hub & Spoke türü kartel olarak da adlandırılır) ve koordinasyon oluşturuldu. Şirketlerin çalışanlarının Whatsapp yazışmalarının ihlale kanıt olduğu ifade ediliyor.
Cezanın miktarı : Yukarıda da belirttiğimiz üzere Rekabet Kurumunun kurulduğu 1996 yılından günümüze uyguladığı en yüksek miktarlı ceza. Meblağ, şirketlerin satış oranları baz alınınca o kadar yüksek kalıyor ki şirketlerin finansal tablolarının sarsılacağı ifade ediliyor.
Tartışmalar: Kurulun gerekçeli kararı daha açıklanmadı fakat kısa kararının bile birçok tartışmaya gebe olduğu gayet açık. Öncelikle, 13 saatlik savunmanın ertesi günü böyle ciddi bir karar vermiş olması bir eleştiri sebebi. İkinci olarak ise bu karar kurulun ilk Hub & Spoke kararı. Bu yönüyle de doğası gereği sansasyonel olan bu soruşturmanın ilerideki benzer soruşturmalarda emsal olacak olması nedeniyle Hub & Spoke analizinin sağlam temellere dayanması gerektiği açık. Ancak, Savola’nın (Hub) yalnızca yağ tedarik eden bir şirket olduğu göz önüne alınınca, cezalandırılan şirketler (Spoke) sadece yağda mı fiyat belirledi? Kaldı ki, birbirinin fiyatını hep görebilen birkaç şirketin ve benzer ürünlerin olduğu (Oligopol) pazarlarda fiyat artışlarının birbirini takip etmesi doğal bir problem. Dolayısıyla, Whatsapp yazışmalarının tam olarak koordinasyona delil olması şüpheli. Son olarak ise Türkiye ekonomi yönetiminin sürekli bir faiz kararı aldığı, TÜİK’in %20 enflasyon açıkladığı, Covid-19 nedeniyle global enflasyonun arttığı ve emtia fiyatlarının maliyetlere yansıdığı bir ortamda kurul başkanının kesilen cezanın fahiş fiyata değil, kartelleşmeye yönelik olduğu açıklamasının, kararın politik saiklerle alınıp alınmadığına yönelik tartışmaları bitireceğini söylemek oldukça güç.