26 Ağustos günü öğle saatlerinde yaşanan ölümcül terör saldırıları, ABD’nin başarısız Afganistan tahliyesinin adeta sembolü haline geldi. Geçtiğimiz senelerde uluslararası mücadele ile eski gücünü oldukça kaybeden IŞİD (veya ISIS, DAEŞ) terör örgütünün Afganistan’ın Horasan (İngilizce adı Khorasan olan bölge, eklenen K harfini bölgenin adının baş harfinden alıyor) bölgesinde güçlenen yapılanması ISIS-K tarafından üstlenilen intihar saldırılarının hedefi Uluslararası Kabil Havalimanı ve orada yürütülen tahliye işlemleriydi.
ISIS-K, aslında 2020’den itibaren bu tip terör saldırıları gerçekleştirmiş olsa da 26 Ağustos “Kabil Havalimanı Saldırıları” kadar büyük çaplı bir eylemde daha önce bulunmadıkları biliniyor. Esasında ISIS-K, yok olmaya yüz tutmuş bu örgütün kalabalık bir kanadı olarak değerlendirilmiyor. Öyle ki kanlı saldırıdan neredeyse tam bir ay önce yayınlanan 27 Temmuz tarihli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Raporu’na göre ISIS-K savaşçılarının sayıları 500-1200 arasında değişiyor. Aynı raporda örgütün finansal olarak Suriye ve Irak’taki merkez yönetimden destek alsa da giderek yerel kaynaklara yöneldiği ve otonomisini sağladığından da bahsediliyor. Uluslararası ve yerel yardım kuruluşu çalışanlarını hedef alan ISIS-K’in esas amacının ülkedeki “aykırı” unsurları temizlemek olduğu belirtiliyor.
Ilımlı Taliban ve Radikal ISIS?
Saldırının uluslararası kamuoyu için önemli bir boyutu da; 31 Ağustos 2021 tarihi itibarıyla Kabil Uluslararası Havalimanı da dahil olmak üzere Afganistan’ın tamamını artık kontrol etmeyi başarmış Taliban’ın imajı.
Önceki yazımızda da belirtildiği üzere Taliban, özellikle bu yüzyılın başlarında terör eylemleri ve diğer terör gruplarını desteklemesi ile biliniyordu. Şimdi ise görülüyor ki Taliban geçtiğimiz yıldan beri ciddi bir imaj değişikliğine gitti ve radikal tarafını bir nebze de olsa bıraktığını kanıtlamaya çalışarak uluslararası toplumun onayını kazanmaya çalışıyor. Öyle ki Taliban, ISIS-K tarafından gerçekleştirilen bu saldırıyı aynı gün kınadı.
Bu durum aslında çok şaşırtıcı değil zira ISIS-K gerçekten de Taliban’ın geçirdiğini iddia ettiği dönüşüme karşı tutunduğu tavırlarıyla ön plana çıkmış durumda. Uzmanlar ISIS-K’in Taliban’ı “ülkeyi satmak” ile suçladığını, takipçilerine ve üyelerine bu değişime direnme ve gerektiğinde eyleme geçme emri verdiğini belirtiyor. Taliban ise örgütün yeni liderini yakalayıp eylemlerini bitireceğini belirtti.
Taliban Alternatifsiz Mi Kalıyor?
Bütün bu sebeplerden dolayı uzmanlar arasında, bölgede yükselen radikal İslamcı terör örgütlerine karşı Taliban’ın destekleneceği beklentisi yükseliyor. İlk bakışta Rusya, Çin gibi alıştığımız üzere ABD’yi zorlayan politikalar izleyen ülkelerin yanı sıra Taliban’la sıkı bağları olduğu bilinen Pakistan’ın da bu çizgiye yakın olduğunu hissetmek mümkün. Örneğin Çin, haftalardır devam ettiği yapıcı açıklamalara bir yenisini ekleyerek uluslararası toplumun Taliban’ı “yönlendirmesi” gerektiğini belirtti . Bu, Taliban yönetiminin meşruiyetini tanımaya son derece yakın bir açıklama.
Hatta, Batılı bazı analistler bile Taliban’lı bir Afganistan’ı ISIS-K ve türevi örgütlerce yönetilen bir Afganistan’a yeğlediğini ifade etmeye başladı.