ÖNERİLER

Bir ihtimal daha var, o da füzyon mu dersin…

Fisyon teknolojisindeki sıkıntıları kökten değiştirebilecek bir başka çözüm ise füzyon. Peki sürekli geleceğin teknolojisi diye tanıtılan füzyon ne menem bir şey?

Yeni Bir Sayfa

Gelin bu yazıda 2022’de gerçekleşmesini beklediğimiz, çevre ve sürdürülebilirlik alanındaki gelişmeleri inceleyelim.

Neye Niyet Neye Kısmet

Neredeyse bir yıl önce, daha yayın hayatımızın başındayken, 2021’de sürdürülebilirlik alanında beklenen gelişmeleri listelemiştik. Gelin hep beraber bu beklentilerin hangilerinin gerçekleştiğine, hangilerinin de fos çıktığına bir bakalım.

Ateş, Su, Toprak ve Tahta!

Enerjiye bağlı küresel sera gazı salımlarının %10’u inşaat sektörü için üretilen çimento, çelik ve camdan kaynaklanmakta. Son yıllarda tahta binalar iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir çözüm yolu olarak karşımıza çıkıyor.

Acı tatlı bir konferans

Kasım ayında İskoçya'nın Glasgow kentinde düzenlenen COP26, dünyanın iklim değişikliğiyle mücadelesini ve hatta geleceğimize nasıl yön vereceğimizi belirleyen en önemli olay. Peki neden COP26 bu kadar önemli ve konferans başarılı oldu mu?

İklim Değişikliğine Karşı İnsanlığın Z Planı: Solar Jeomühendislik

Son günlerde İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenmekte olan COP26 İklim Konferansı'nın başarısız olabileceğiyle ilgili pek çok haber okumaya başladık. Dünya liderleri CO2 salınımını azaltıp küresel...

Türkiye’nin Paris’le İmtihanı

Eğer son haftalarda haberlere şöyle bir baktıysanız, Türkiye’nin Paris Anlaşması'nı en sonunda onayladığını ve 2053’e kadar karbon nötr olma hedefini açıkladığını duymuşsunuzdur. Peki bu karar neden bu kadar uzun sürdü?

İyi kömür, kötü kömür, biyokömür

İklim değişikliğiyle mücadele edenler için kömür, bir numaralı düşmandır. Peki ya çözüm yine kömürdeyse? Ama farklı bir çeşit kömür… Yakmayıp da tarlanıza atacağınız türden bir kömür…

Yeni bir yüzyıl, yeni bir suç: eko-kırım!

Artık hayatımızda çevre hukukunu tamamen değiştirecek yeni bir kavram var: eko-kırım.

Kahverengi, gri, mavi, yeşil: geçmişten geleceğe tüm renkleriyle hidrojen

Hidrojen, eskiden kullandığımız hava gazının vazgeçilmez bir parçası olmasına rağmen günümüzde çoğunlukla endüstride çeşitli kimyasalların üretiminde kullanılmaktadır. Fakat, yakıldığında CO2 yerine zararsız su buharı oluşturması onu iklim değişikliğiyle mücadele tartışmalarının ortasına getirmiştir. Eğer sürdürülebilir yollarla üretilebilirse hidrojen, müthiş bir geri dönüş yaparak gelecekte doğal gazın yerini alabilir.

Ağaç diken robotlar

Date

Yörükcan Erbay

Fotoğraf: Tyler Casey – Unsplash

Geçen on yıllarda iklim değişikliğiyle mücadele alanında güneş enerjisinden hidrojenli kombilere, elektrikli arabalardan akıllı güç şebekelerine kadar birçok yenilikçi teknoloji hayatımıza girdi. Esasında sera gazı salınımlarını azaltmanın en etkili yöntemlerinden bazıları ağaçlandırma, yeniden ağaçlandırma veya ekosistemleri koruma gibi doğa temelli yöntemlerdir. Bu teknikler insanlığın kimi zaman binlerce veya on binlerce yıl uyguladığı, yüksek teknoloji gerektirmeyen ve görece düşük maliyetli metotlardır. Fakat, iklim söz konusu olduğunda inovasyona her zaman yer olduğunu unutmamalıyız. Dilerseniz ağaçlandırma ve yeniden ağaçlandırma (tahrip olan ormanları tedavi etme) alanında yenilikçi teknolojiler geliştiren dört start-up’a kısaca göz atalım.

DroneSeed:
Amerikan Federal Havacılık İdaresi’nden (FAA) drone filosu uçurma izni alabilen tek şirket DroneSeed, doğal felaketler sonucu hasar gören ormanlık alanlara hızlı tohum ekimiyle müdahale ediyor. Özellikle Kaliforniya ve Vaşington gibi yangınların sık görüldüğü eyaletlerde hizmet veren startup, aynı anda 1,5 metre çapında beş drone uçurabiliyor. Şirket, insansız hava araçlarıyla çalışılan alanın bir santimetre çözünürlüğünde üç boyutlu haritasını çıkarabiliyor. Ardından yerel ağaç türlerinin tohumlarını lif ve gübreden oluşan küp şeklindeki taşıyıcılara yüklüyorlar ve  en elverişli yerlere ekiyorlar. Klasik tarımdan altı kat hızlı ekim yaptığını iddia eden firma, bir günde 176 dönümlük araziyi işleyebiliyor. Geleneksel yöntemlere göre maliyetleri %10-35 oranında düşüren drone’lar fideliklerin ancak yıllar içerisinde yeterli ağacı yetiştirebildiği bölgeleri bir iki ay içerisinde tamamen tohumlayabiliyor.

SilviaTerra:
2010’da San Francisco’da kurulan SilviaTerra, uydular aracılığıyla elde ettiği orman görüntülerini makine öğrenimiyle analiz ederek bölgelerin ağaç stokunu çıkarıyor. Sistem, önce ABD’nin bütün ormanlık alanlarını 200 m2’lik alanlara bölüyor; ardından ağaçların türü, sayısı, çapı, depoladıkları karbon miktarı ve yangın riski gibi birçok veriyi hesaplıyor. Google’ın İyilik İçin Yapay Zekâ programından destek alan şirket, saha gezileri ve elle sayım gibi geleneksel yöntemleri aşarak ormancılık ve ağaçlandırma projesi geliştiricilerine kolaylık sağlıyor. Bunun yanı sıra yakında web sayfaları üzerinden karbon kredisi müzayedeleri düzenlemeye hazırlanan girişim, ormancılık alanında güvenilir bir doğal sermaye pazarı oluşturmayı amaçlıyor.

SilviaTerra’nın ağaç yoğunluğunu gösteren Baz Haritası

Nucleário:
Brezilya merkezli Nucleário, büyük ölçekli orman restorasyon projelerinin maliyetini azaltmak için yeni dikilen fidanları koruyacak ürünler geliştiriyor. Biyotaklit yöntemleriyle geliştirilen bir düzeneğin ortasına yerleştirilen fidanlar, ilave bakım gerektirmeden büyüdükleri için zaman ve iş gücü tasarrufu sağlıyor. Bitkilerin yaşama şansını artıran bu düzenek, yağmur suyunu depolama ve fidanları kuraklığa karşı koruma gücüne de sahip. Ayrıca sistem, yaprak kesici karıncaları ve yabani otları uzak tutarak böcek ilacı kullanımını azaltabiliyor. Beyaz rengi sayesinde sahada fidanların konumunun hızlıca tespit edilmesini de sağlayan düzenekler tekrar tekrar kullanılabiliyor. Henüz ürünlerinin beta versiyonunu geliştiren girişimin bir sonraki amacı ise ilk büyük müşterilerini bulup maliyetleri düşürmek.

Nucleário’nun fidelerin bakımını kolaylaştıran düzeneği

zeroCO2:
Tüm tedarik zincirini bizzat yöneten İtalya merkezli startup, sosyal etkisi yüksek ağaçlandırma projelerini hayata geçiriyor. Operasyonlarını hâlihazırda Guatemala, Peru ve İtalya’ya odaklayan şirket, web sayfası üzerinden muhtelif meyve ve endemik Amazon ağaç türleri satıyor. Ağaç başına 15-20 avro ödeyen müşteriler özel kare kodlar sayesinde satın aldıkları ağaçların nereye dikildiğini takip edebiliyor ve düzenli fotoğraf güncellemeleri alabiliyor. Ağaçların ölüm riskine karşı %5 fazladan dikim yapan zeroCO2, müşterilerin paralarının nereye gittiğini tam olarak bilememe korkularını bertaraf etmeye çalışıyor. Ekonomik olarak dezavantajlı topluluklarla çalışan şirket, yerel halktan sadece ağaçlara sahip çıkmalarını bekliyor. Meyvelerin ise kişisel tüketime mi gideceği yoksa pazarda mı satılacağı köylülerin inisiyatifinde…

zeroCO2’nin bitkilere taktığı kare kodlar

ÖNCEKİ İÇERİKModanın Oscar’ları: Met Gala
SONRAKİ İÇERİK📈Faizler