Novus Startup’ın tanıtım sayısından herkese merhaba! Her Cuma 10.00’da; zamanın ruhuna yön veren gelişmeleri kısa, odaklı ve anlaşılır biçimde aktarıyoruz.
Güzel günler!
YEŞİL
Ağaç diken robotlar
Yörükcan Erbay
Geçen on yıllarda iklim değişikliğiyle mücadele alanında güneş enerjisinden hidrojenli kombilere, elektrikli arabalardan akıllı güç şebekelerine kadar birçok yenilikçi teknoloji hayatımıza girdi. Esasında sera gazı salınımlarını azaltmanın en etkili yöntemlerinden bazıları ağaçlandırma, yeniden ağaçlandırma veya ekosistemleri koruma gibi doğa temelli yöntemlerdir. Bu teknikler insanlığın kimi zaman binlerce veya on binlerce yıl uyguladığı, yüksek teknoloji gerektirmeyen ve görece düşük maliyetli metotlardır. Fakat, iklim söz konusu olduğunda inovasyona her zaman yer olduğunu unutmamalıyız. Dilerseniz ağaçlandırma ve yeniden ağaçlandırma (tahrip olan ormanları tedavi etme) alanında yenilikçi teknolojiler geliştiren dört start-up’a kısaca göz atalım.
DroneSeed:
Amerikan Federal Havacılık İdaresi’nden (FAA) drone filosu uçurma izni alabilen tek şirket DroneSeed, doğal felaketler sonucu hasar gören ormanlık alanlara hızlı tohum ekimiyle müdahale ediyor. Özellikle Kaliforniya ve Vaşington gibi yangınların sık görüldüğü eyaletlerde hizmet veren startup, aynı anda 1,5 metre çapında beş drone uçurabiliyor. Şirket, insansız hava araçlarıyla çalışılan alanın bir santimetre çözünürlüğünde üç boyutlu haritasını çıkarabiliyor. Ardından yerel ağaç türlerinin tohumlarını lif ve gübreden oluşan küp şeklindeki taşıyıcılara yüklüyorlar ve en elverişli yerlere ekiyorlar. Klasik tarımdan altı kat hızlı ekim yaptığını iddia eden firma, bir günde 176 dönümlük araziyi işleyebiliyor. Geleneksel yöntemlere göre maliyetleri %10-35 oranında düşüren drone’lar fideliklerin ancak yıllar içerisinde yeterli ağacı yetiştirebildiği bölgeleri bir iki ay içerisinde tamamen tohumlayabiliyor.
SilviaTerra:
2010’da San Francisco’da kurulan SilviaTerra, uydular aracılığıyla elde ettiği orman görüntülerini makine öğrenimiyle analiz ederek bölgelerin ağaç stokunu çıkarıyor. Sistem, önce ABD’nin bütün ormanlık alanlarını 200 m2’lik alanlara bölüyor; ardından ağaçların türü, sayısı, çapı, depoladıkları karbon miktarı ve yangın riski gibi birçok veriyi hesaplıyor. Google’ın İyilik İçin Yapay Zekâ programından destek alan şirket, saha gezileri ve elle sayım gibi geleneksel yöntemleri aşarak ormancılık ve ağaçlandırma projesi geliştiricilerine kolaylık sağlıyor. Bunun yanı sıra yakında web sayfaları üzerinden karbon kredisi müzayedeleri düzenlemeye hazırlanan girişim, ormancılık alanında güvenilir bir doğal sermaye pazarı oluşturmayı amaçlıyor.
Şekil 1: SilviaTerra’nın ağaç yoğunluğunu gösteren Baz Haritası. Kaynak: SilviaTerra
Nucleário:
Brezilya merkezli Nucleário, büyük ölçekli orman restorasyon projelerinin maliyetini azaltmak için yeni dikilen fidanları koruyacak ürünler geliştiriyor. Biyotaklit yöntemleriyle geliştirilen bir düzeneğin ortasına yerleştirilen fidanlar, ilave bakım gerektirmeden büyüdükleri için zaman ve iş gücü tasarrufu sağlıyor. Bitkilerin yaşama şansını artıran bu düzenek, yağmur suyunu depolama ve fidanları kuraklığa karşı koruma gücüne de sahip. Ayrıca sistem, yaprak kesici karıncaları ve yabani otları uzak tutarak böcek ilacı kullanımını azaltabiliyor. Beyaz rengi sayesinde sahada fidanların konumunun hızlıca tespit edilmesini de sağlayan düzenekler tekrar tekrar kullanılabiliyor. Henüz ürünlerinin beta versiyonunu geliştiren girişimin bir sonraki amacı ise ilk büyük müşterilerini bulup maliyetleri düşürmek.
zeroCO2:
Tüm tedarik zincirini bizzat yöneten İtalya merkezli startup, sosyal etkisi yüksek ağaçlandırma projelerini hayata geçiriyor. Operasyonlarını hâlihazırda Guatemala, Peru ve İtalya’ya odaklayan şirket, web sayfası üzerinden muhtelif meyve ve endemik Amazon ağaç türleri satıyor. Ağaç başına 15-20 avro ödeyen müşteriler özel kare kodlar sayesinde satın aldıkları ağaçların nereye dikildiğini takip edebiliyor ve düzenli fotoğraf güncellemeleri alabiliyor. Ağaçların ölüm riskine karşı %5 fazladan dikim yapan zeroCO2, müşterilerin paralarının nereye gittiğini tam olarak bilememe korkularını bertaraf etmeye çalışıyor. Ekonomik olarak dezavantajlı topluluklarla çalışan şirket, yerel halktan sadece ağaçlara sahip çıkmalarını bekliyor. Meyvelerin ise kişisel tüketime mi gideceği yoksa pazarda mı satılacağı köylülerin inisiyatifinde…
SOSYAL AĞ
Alternatif sosyal medya: Parler
Rıza Egehan Asad
Geçtiğimiz dönemde ABD Başkanlık seçimleri dünyayı etkisi altına alırken sosyal medya girişimleri konusunda da yeni bir oluşumun ortaya çıkmasına sebep oldu. Parler isimli alternatif sosyal medya uygulaması seçim sonrasındaki hafta sonunda uygulama marketlerinde zirvede kaldı.
Nedir?
9 milyona yakın kullanıcıya ulaşan ve sadece iki günde 800 bin indirilme yakalayan uygulamanın mottosu, konuşma özgürlüğü. 2016 seçimlerinden sonra patlak veren Cambridge Analytica mevzusunu takiben Facebook, Twitter gibi önde gelen sosyal medya şirketleri kampanya kısıtlamaları getirmişti. Kısıtlamalara bir antitez sunan Parler; suç işlenmediği ve spam paylaşımlar olmadığı sürece kullanıcılarının her şeyi yapabileceğini iddia ediyor.
Neden büyüdü?
Sosyal medya tedbirlerinin en çok etkilediği kitle olan Cumhuriyetçiler arasında hızla yayılan uygulamanın kıvılcım noktası da ironik bir şekilde Twitter’a dayanıyor. 280 karaktere izin veren Parler, oldukça benzer ara yüzüyle adeta bir paralel evren Twitter’ı. RT yerine Echo, Beğeni yerine Oylama ve mavi tik yerine sarı rozete yer veriyor. Uygulamanın öne çıkardığı yıldız kullanıcılar bile mevcut. Fakat bu favori kullanıcılar diğer platformlardaki eğlence ve çeşitlilikten ziyade Sean Hannity gibi Twitter’da engellenen Cumhuriyetçi kanaat önderlerinden oluşuyor.
İnceleme:
Parler uygulaması içinde tuhaf dinamikler mevcut. Bunlardan belki de en önemlisi uygulamanın bir arama butonu içermemesi. Kullanıcılar kişileri sadece önlerine gelen gönderiler aracılığıyla tanıyabiliyor. Bunun dışında spam izin verilmeyen bir olgu da olsa uygulamada hemen hemen herkesin gönderisine cevap veren bir Trump kampanya botu bulunuyor ve engellenemiyor. İşlevsel bir filtre sistemine sahip olmayan uygulama, sahte haberlerin yayılmasını da bir şekilde kolaylaştırıyor. Öyle ki yakın zamanda sahte haber yüzünden en çok başı ağrıyan kişi uygulamanın kurucusu John Matze oldu. PizzaGate20 isimli bir hesap tarafından doğru olduğu iddia edilen sahte haberde Parler’in ünlü yatırımcı George Soros tarafından yatırım aldığı paylaşıldı.
Podcast: Parler hakkında detaylı bir analiz için Novus Podcasts & 21 Dakika’nın Trump ve Parler, Apple’ın çipleri bölümünü dinleyebilirsiniz.
YATIRIMLAR
Chiper, köşe başı dükkan platformu:
Latin Amerika bölgesinde oldukça yaygın olan köşe başı dükkanlarının sayısı her geçen gün artıyor. Müşterilerin sık sık alışveriş yaptığı bu dükkanlar, kimi zaman müşteriler için bir buzdolabı görevi bile görebiliyor. Yoğun müşteri trafiğine sahip dükkanların ihtiyaç duyduğu yönetim ve tedarik sistemleri, satış maksimizasyonu gibi elementleri sağlayan Chiper; 2018’den bu yana dükkanları kendi platformunda buluşturuyor.
Aile ve arkadaşlarından topladıkları 13 milyon dolarlık naçiz yatırımla yola çıkan girişim, ayda 20’den fazla müşteriyi portföyüne ekleme başarısı gösterdi. Seri A fonlamasını kapan Chiper’ın yatırımcıları arasında WIND Ventures, Monashees ve Kaszek Ventures gibi isimler bulunuyor. Bu turla kasasına 12 milyon dolar daha koyan Chiper, market alışverişlerinin %65’inin yapıldığı köşe başı dükkanları dijital dönüşüme dahil etmek istiyor. Hâlihazırda aylık 3 bin aktif kullanıcıya sahip şirketin hedefi ise 2021 sonuna kadar 30 bin aktif kullanıcıya ulaşmak.
OpenPhone, kişisel telefona iş telefonu entegrasyonu:
Sabah kahvesi eşliğinde Zoom toplantıları pandemi döneminde olağan koşul oldu. İş dünyasında kullanılan iletişim araçlarının dönüşümü tabii yeni alışkanlıkları da beraberinde getirdi. Bu dönüşüm de OpenPhone gibi girişimlere ilham oldu. Orta ve küçük ölçekli ofislerde kullanılan yüksek kapasiteli iş telefonlarının hâlihazırda kullanılmaz hale gelmesiyle OpenPhone kullanıcılarına sanal iş telefonu sunmaya karar verdi. İş telefonlarının sanal olması gerektiğini belirten OpenPhone CEO’su Mahyar Raissi, kullanıcıların kişisel telefonlarına kurabilecekleri ve farklı platformlarda desteklenen ürünleri sayesinde çok daha ucuz ve verimli bir dijital ofis tecrübesi yaşayabileceğini belirtiyor.
Ne olmuştu?
2018’de kurulan Silikon Vadisi merkezli girişim, ilk evrelerinde Y-Combinator çatısı altına girdikten sonra 2 milyon dolarlık çekirdek fonu almıştı. Salgın sonrası aktif kullanıcı sayısı üç katına çıkan şirket, geçtiğimiz hafta Seri A fonlamasını tamamladı. iki yıllık hızlı büyümesine karşın OpenPhone’un farklı ülkelerde uzaktan çalışan 11 ekip üyesi bulunuyor.
GELİŞMELER
Joe Biden, geçiş takımını hazırlarken Oval Ofis’teki ilk 100 günü ajandasını da şekillendirmeye başladı. Altyapı konusunu önceliklendirmesi beklenen Biden, yeni teknolojiler kullanarak daha çevreci ve akıllı bir sistem planlıyor. Altyapı ve iletişim sektöründeki girişimlerin önümüzdeki süreçte daha ön plana çıkması ve finansal destek alması bekleniyor.
Roket yazıcısı şirketi Relativity Space, D serisi fonlaması kapsamında 500 milyon dolar topladı. Toplamda 2,3 milyar dolarlık fonlamaya ulaşan şirket; bir fırlatma aracının bir araya getirilme sürecini daha hızlı ve daha az maliyetli hale getirmeyi hedefliyor. Relativity Space henüz herhangi bir fırlatma görevini yerine getirememiş olsa da ürünlerini kullanacağı ilk fırlatma görevini 2021’de gerçekleştirmesi bekleniyor. Şirket geçtiğimiz haftalarda hükümetle ilk büyük anlaşmasını yapmıştı.
Dünyanın neresinde olursa olsunlar kullanıcılarına ağ iletişimi sunan ve dünya çapında 60 noktalık mevcudiyet sağlayan Cato Network, salgın sonrası artan kullanım sebebiyle operasyonlarını geliştirmek için 130 milyon dolarlık E Serisi fonlaması aldığını açıkladı. Bulut teknolojilerinin artan kullanımı ve potansiyeline dair sinyaller veren bu yatırım, İsrail merkezli girişimin bir sene içerisinde iki katına çıkan büyüme verisiyle beraber ilgi çekti.