28 Ekim Perşembe gününden herkese merhaba!
Bu hafta Politika bültenimizde İş Dünyası bülteninden bir misafiri, Ebru Bozkurt‘u ağırlıyoruz! Hepimizi yakından ilgilendiren bir uluslararası insan hakları davasının çözümlemesini onun kaleminden inceledikten sonra ABD’de yaşanacak kritik bir ara seçime, Covid-19 pandemisinin akciğerlere olan zararına ve Çin’in kripto madenciliğinde zirveden en dibe inmesine dair gelişmeleri inceleyebilirsiniz.
Bu haftayı bültenler arası misafirlikler ile sonlandırmaya az kalmışken herkese iyi okumalar ve iyi haftalar diliyoruz.
AİHM’DEN GELİŞMELER
AİHM’den Cumhurbaşkanına Hakaret Kararı
Ebru Bozkurt
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) geçtiğimiz hafta açıkladığı bir karar ile Türkiye’ye, Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesini değiştirme tavsiyesinde bulundu. Söz konusu madde, “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçunu düzenliyor. Karar, bu suça yönelik Türkiye hakkında verilen ilk karar olma özelliğini de taşıyor.
Ne Oldu?
AİHM’ye başvuran Vedat Şorli, 2015 ve 2016 yıllarında Facebook üzerinden paylaştığı karikatür ve fotoğraflar sebebiyle tutuklanmış ve yargılama sürecinde iki ay tutuklu kalmıştı. Yapılan yargılama sonucunda hakkında 11 ay 20 gün hapis cezasına hükmedilmiş ancak hükmün açıklanması geri bırakılmıştı. Vedat Şorli’nin sonrasında Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru ise reddedilmişti.
AİHM tarafından verilen karar ise Vedat Şorli’ye verilen cezanın ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu belirtiyor. Kararda “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçunun, toplumun geri kalanı için geçerli olan hakaret suçundan daha ağır olacak şekilde düzenlenmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bulunurken cumhurbaşkanının itibarının korunması için özel bir mekanizma yaratılmasının mümkün olmadığının altı çiziliyor. Karar ayrıca görüş bildirme ve eleştiride bulunma hâllerinin hakaret olarak kabul edilmemesi gerektiğini ayrıca verilen hapis cezası yerine idare cezası olabileceğini ifade ediyor.
Kararda ayrıca Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2004’teki “Siyasi şahsiyetler ile kamu görevlilerinin itibarı” başlıklı tavsiye kararına atıf yapıldı;
“Devlet, hükûmet veya herhangi bir yürütme, yasama, yargı organı, medyada eleştiri konusu olabilir. Hakim konumları nedeniyle bu kurumlar, karalayıcı veya aşağılayıcı ifadelere karşı ceza hukuku tarafından korunmamalıdır. Koruma, her durumda eleştiri özgürlüğünü kısıtlamak için kullanılabileceğinden kaçınarak çok kısıtlayıcı bir şekilde uygulanmalıdır.”
“Politikacılar, itibarlarının ve diğer haklarının korunmasından, diğer kişilerden daha fazla yararlanmamalıdır ve bu nedenle medya, siyasi kişileri eleştirdiğinde medyaya karşı iç hukukta daha ağır yaptırımlar uygulanmamalıdır. Bu ilke memurlar için de geçerlidir. Derogasyonlara, yalnızca yetkililerin görevlerini gerektiği gibi yerine getirebilmeleri için kesinlikle gerekli olduğu durumlarda izin verilmelidir.”
“Politikacılar ve memurlar, yalnızca medya tarafından haklarının ihlal edilmesi durumunda bireylere sunulan yasal yollara erişebilmelidir. (…) Medya tarafından iftira veya hakaret, özellikle diğer temel haklar ciddi şekilde ihlal edilmişse, başkalarının haklarının veya itibarının ihlalinin ciddiyeti açısından bu ceza gerekli ve orantılı olmadıkça hapis cezasına yol açmamalıdır.”
New York ziyareti sırasında CBS televizyonunda gazeteci Margaret Brennan’ın sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brennan’ın “İnsan hakları avukatları, sadece size hakaret etmekten dolayı 100 bin vatandaşın soruşturulduğunu söylüyor, doğru mu?” sorusuna, bu istatistiklere inanmadığını ve güvenmediğini söyleyerek cevap vermişti. Adalet Bakanlığı’nın Adalet İstatistikleri verilerine göre ise 2004 yılından bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında 160 bin 129’u soruşturma, 35 bin 507’si de kamu davası olmak üzere toplamda 195 bin 636 işlem yapıldı.
GELİŞMELER
Çin’de kripto emtia madenciliğinin geçtiğimiz aylarda yasaklanması ve ülkede ağırlığını artıran enerji krizleriyle beraber, ülkedeki illegal madenciler de soluğu Çin’in dışında almaya başladı. Bu durum öyle bir noktaya geldi ki, geçtiğimiz senelerde kripto madenciliğinin dünyada en yoğun yer olduğu Çin’de içinde bulunduğumuz ekim ayı boyunca neredeyse hiç madencilik aktivitesinin yapılmadığı belirtiliyor. Bu gelişmeler ile beraber Çin’in piyasadaki lider konumunu ABD’ye kaptırdığı ve birçok Çinli madencinin komşu ülkeler olan Kırgızistan ve Malezya’da bu faaliyetlerine devam ettiği belirtiliyor.
ABD’de taraflar 2022’de yaşanacak olağan ara seçim dönemine son hız hazırlanıyor. Her ne kadar Başkan Biden’ın onay oranı %50’nin altına inmiş olsa da seçimlere daha bir yıldan fazla olmasının avantajı ile hareket eden Demokratların karşısında Biden’ın aleyhine ivmelenen momentumu kullanmak isteyen Cumhuriyetçiler bulunuyor.
Dolayısıyla bu çekişmeli durum, haftalar sonra gerçekleşecek Kasım 2021 Virginia Vali Seçimi‘ni ulusal medyanın merkezine taşıdı bile.
Giderek Demokrat Parti’nin kalesi haline gelmeye başlayan Virginia’dan gelen anketler, durumun sanıldığı kadar basit olmadığını gösteriyor. Demokrat Parti’nin lideri Biden’ın düşen popülerlik oranı ve ekonomik/sosyal değişimlerden rahatsız olan seçmenin oy tercihlerini değiştirdiği belirtiliyor. Cumhuriyetçi Parti adayı Youngkin’in başarısının ardında ince bir çizginin üzerinde yürümeyi başarması olduğu iddia ediliyor. Youngkin, Trump’dan hazzetmeyen ama gidişattan memnun olmayan seçmenleri yanına çekmek için eski başkandan pek de söz etmiyor. Yine de Trump, geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen mitinginde Youngkin’i “düzgün bir adam” olarak tanımlayarak resmen destekledi. Bu gelişmeler de Cumhuriyetçi Parti’nin klasik tabanının kalbini kazanıyor. Zira Trump, hala partinin tabanının açık ara en popüler figürü. Demokratlar ise durumun son derece farkında, ve Trump’ın Youngkin’i desteklediği anları eyalet televizyonlarında yayımlatarak adayın popülaritesini düşürmeyi hedefliyor.
Youngkin’in uyguladığı bu “Trump ile, Trump’sız” taktiğinin başarılı olup olmadığı 2 Kasım 2021’de gerçekleşecek seçimler ile belli olacak.
Her ne kadar Covid-19 pandemisi hala devam ediyor olsa da, hayatlarımızı 2020 yılındaki kadar etkilemediğini iddia etmek mümkün. Milyonlarca hayatın kaybedildiği, ekonomilerin sarsıldığı ve insan psikolojisinin hasar gördüğü salgının geçtiğimiz sene sebep olduğu yıkımın bir kanıtı daha gün yüzüne çıktı. ABD’de sigara ve tütün sektörünün yıllık net satışları tam 20 yıl sonra ilk kez arttı! Bu artışın sebebinin doğrudan pandeminin yarattığı stres ve yalnızlaşma olduğunu belirten yetkililer, durumun devam etmesinden endişeli. Yatırımcılar bu eğilimin dünyanın başka yerlerinde de görüldüğünü ve sigara şirketlerinin kârlılığını artıracağını tahmin ederken, sigara karşıtı kurumların ise bu artış ile mücadele etmesi bekleniyor.