Herkese selam! Novus ekibiyle aldığımız karar sonucu haftalık yazdığım yazıları bir bülten kapsamında rutine bağlamak istedik ve adını Politika Bülteni koyduk. Genel olarak uluslararası politika ve yine uluslararası gündeme dair konulara yoğunlaşacağım bu bülten kapsamında ilgimi çeken ve önemli olduğunu düşündüğüm başlıkları basitçe aktarmaya çalışacağım. Umarım okurken keyif alırsınız, çünkü ben yazarken keyif alıyor olacağım!
DÜNYADAN GENEL SEÇİMLER
Almanya Seçimlerine Doğru
Doğaç Özen
26 Eylül 2021. Almanya’nın yakın tarihindeki en önemli günlerden biri olmaya aday bu tarih, ülkenin 2005’ten beri ilk kez başka bir lider tarafından yönetilmesi ile sonuçlanacak Almanya Genel Seçimi’nin olacağı gün. Avrupa Birliği üye ülkeleri, Türkiye, ABD, Birleşik Krallık, Rusya ve tabii ki Çin’i çok yakından ilgilendiren bu seçimin sonucuna dair artık bir takım tahminler ve öngörüler ortaya çıkmaya başladı. Seçime dair hala çok sayıda belirsizlik olsa da yayımlanan anketler, liderlerin söylemleri ve yaşanan olaylar bu süreci yakından anlamamıza olanak sağlıyor.
Anketler Ne Anlatıyor?
Seçimlere iki haftadan az bir süre kala artık anketler de yavaş yavaş netleşmeye başladı. Merkel’in 2018’de liderliğini Armin Laschet’e devrettiği iktidar partisi CDU (Hristiyan Demokrat Birliği Partisi) liderliğini korumayı başaramazken, Sosyal Demokratlar (SPD) liderliği garantiye almaya çalışıyor; geçtiğimiz yıllarda ivmesini giderek artıran Yeşiller Partisi ise üçüncülüğe düştü. 15 Eylül 2021 tarihi itibarıyla kamuyla paylaşılan anketlere göre durum şu şekilde:
CDU, Yeşiller ve SPD’nin yanı sıra dikkat edilmesi gereken diğer partiler ise merkezin sağında yer alan Özgür Demokrat Parti (FDP) ve popülist/sağ parti Almanya için Alternatif Partisi (AfD) olarak belirtilebilir. SPD, FDP, CDU ve Yeşiller’in dördü de bir şekilde koalisyon hükümeti içerisinde yer alabilecek partiler olarak görülüyor. AfD’ye yaklaşım ise bu partinin herhangi bir koalisyon hükümeti içinde yer almasını engelliyor. Yani seçim sonuçları ne olursa olsun Almanya’da koalisyon hükümetleri yönetmeye devam edecek fakat AfD’nin bu denklemin içinde yer alması mümkün gözükmüyor.
“Trafik Işığı”, Sol ve Büyük Koalisyon İhtimalleri
Anketlerde lider konumda olan SPD’nin başkanı Scholz, geçtiğimiz hafta Yeşiller ile koalisyon hükümeti kurmak ve ülkeyi beraber yönetmek isteyeceklerini belirtti. Öyle görünüyor ki eğer seçimlerden istedikleri oranları yakalarlarsa bu iki partinin beraber çalışması işten bile değil. Fakat yine de belirtmek gerekir ki son açıklanan anketlere göre Sosyal Demokratlar ve Yeşiller’in ikili bir koalisyon kurma ihtimali pek de yüksek görünmüyor.
Yüksek oy alan SPD ve Yeşiller’in hükümet kurmak için bir partnere daha ihtiyacı olacağı varsayımında ise iki parti göze çarpıyor: Radikal sol parti Linke ve liberal politikalarıyla bilinen FDP.
Yeşiller ve SPD’nin sol/merkez sol politikalar izlediği malum fakat Linke, Almanya’nın NATO’dan çıkması ve sıkı piyasa kontrolü gibi seçim vaatleriyle biliniyor. Bu gibi unsurların Almanya için vazgeçilemeyecek kadar önemli olduğunu belirten SPD’nin adayı Scholz, Linke ile ittifakın bir hayli zor olacağının altını çizdi.
Kamuoyounda “trafik ışığı koalisyonu” olarak bilinen SPD – FDP – Yeşiller (Sırasıyla partilerin klasikleşen renklerine göre: Kırmızı, Sarı, Yeşil) koalisyonu ise bir hayli ilgi çekici. SPD ve Yeşiller’in vaatleri ile pek de alakası olmayan bir politika izleyen FDP, her ihtimale karşın koalisyon kapısını kapatmamışa benziyor. FDP’nin SPD ve Yeşiller’in sol merkezli politikalarını merkeze çekmesini bekleyen uzmanlar, bu koalisyonun gerçekleşme ihtimalini hiç de az görmüyor.
Bir başka alternatif ise “büyük koalisyon”, yani SPD ve CDU’nun kuracağı bir koalisyon hükümeti. Fakat taraflardan gelen açıklamalar doğrultusunda bu ittifakın kurulması artık pek de olası gözükmüyor.
Sel, Çevre ve Gülümseme
Partileri ve güncel oy oranlarına dair tabloda dikkat edilmesi gereken iki adet kırılma noktası göze çarpıyor: Yeşiller ve CDU’nun adaylarını resmi olarak açıklaması ve ölümcül 2021 Avrupa Selleri.
İlk olarak Angela Merkel’in özellikle son yıllarında son derece popüler bir lider olarak görevine devam ettiğini hatırlamakta fayda var. Pandemi süresince ülkesi Almanya’nın yaşadığı krizleri son derece soğukkanlı bir biçimde yönettiğine dair görüş bildiren Alman toplumu, Merkel’in genel performansını %82’ye varan bir oranla olumlu olarak değerlendiriyor fakat aynı şey partisi CDU için geçerli değil gibi duruyor. CDU’nun yeni lideri Armin Laschet ise giderek daha da düşük sonuçlar ile karşı karşıya kalıyor. Bunun sebeplerinin ise Laschet’in Merkel kadar popüler olmaması ve Alman toplumunun iklim değişikliğine verdiği önemin artması olarak belirtiliyor.
Yeşiller’in 2021’in ilk yarısında yakaladığı momentumun azalması ile bir süreliğine de olsa yükselişe geçen CDU, geçtiğimiz ay meydana gelen sellerle etkisi hala hissedilen bir şok yaşadı. İklim değişikliğinin gerçekliğini ve şiddetini topluma tekrar hatırlatan bu olaylar neticesinde Yeşiller ve SPD doğal olarak destek oranını artırdı. Laschet’in kameralara uygunsuz bir durumda yakalanışı da sol partilerin oy oranlarının artışını kuvvetlendirdi. Selden ciddi boyutlarda etkilenen bir yerleşim biriminde kameralara gülerken yakalanan Laschet’in bu tavrının toplumdan ciddi bir tepki aldığı ve bunun anketlerde de görülebildiği iddia ediliyor.
Almanya’yı nelerin beklediğini kimse hala tam olarak bilmiyor. Her ne kadar Scholz’un söylemleri partisi SPD’nin çizeceği yola dair bir takım ipuçları verse de belirtmek gerekir ki hala birinci parti olacağı kesin değil. Zira bugün itibarıyla seçmenlerin sadece %60’ının hangi partiye kesin olarak vereceğini bildiği belirtiliyor. Önemli partilerin arasında yalnızca %2-3 oranında farklar olduğu da göz önüne alınırsa bu hiç de az bir oran değil.
Dolayısıyla bize sadece 26 Eylül’ü beklemek kalıyor.
GELİŞMELER
Geçtiğimiz gün, Çin Halk Cumhuriyeti’nde kadın hakları savunucularının yakından takip ettiği bir dava bu grupların aleyhine sonuçlandı. Çin’in en önemli televizyon kanallarından CCTV’de sunuculuk yapan ve Çin Komünist Partisi için de oldukça önemli olan Zhu Jun’un yargılandığı davada mahkeme davacı kadın Zhou Xiaoxuan’ın aleyhine karar verdi. 2014 yılında 21 yaşında medya stajyeri olarak girdiği CCTV kanalında ünlü sunucu Zhu Jun’un fiziksel ve sözlü tacizine uğrayan Zhou, bu olayın ardından yerel mahkemelerde bir cinsel istismar davası açmıştı. Çin’de bu tip davalara pek sık rastlanmaması yüzünden yoğun bir ilgiyle takip edilen dava ise genç Zhou için hüsranla sonuçlandı: Mahkeme, delil yetersizliğinden beraat kararı verdi. Kararı istinaf mahkemelerine taşıyacağını söyleyen Zhou, sosyal medya kanallarından ise destekçilerine teşekkür ederek mücadeleye devam edeceğini belirtti.
Dünya kamuoyu, geçtiğimiz hafta 11 Eylül 2001 ABD İkiz Kuleler terör saldırılarının 20. yıl dönümünün anılmasına tanık oldu. Demokrat Parti kanadında ABD Başkanı Joe Biden, eski başkanlar Bill Clinton ve Barack Obama partinin diğer ileri gelenleri ile birlikte kulelerin anıtı önünde objektiflere beraber poz verirken; Cumhuriyetçi Parti’nin önemli isimlerinden eski başkan George W. Bush ise Pensilvanya’da yaptığı anma konuşması ile gündeme darbe vurdu. El Kaide militanlarını ABD’deki ırkçılara benzeten Bush’un söylemleri hala tartışılmaya devam ediyor.
Donald Trump ise 11 Eylül saldırılarını anma gününü daha farklı bir şekilde, New York polis ve itfaiye ekipleri ile bir araya gelerek geçirdi. İddialara göre polis ve itfaiye ekiplerinin yoğun ilgisiyle karşılaşan Trump, Biden yönetimini eleştirdi ve 2024’te Cumhuriyetçi Parti adayı olup olmayacağı konusunda ilk kez ibreyi pozitife kaydıracak bir mesaj verdi: “Başka bir şansımız varmış gibi görünmüyor“.
Norveç, geçtiğimiz hafta olağan genel seçimlerini gerçekleştirdi. Seçim sonuçlarının açıklanması ile beraber 2013 yılından beri Norveç’i yöneten Norveç Muhafazakar Partisi’nin liderliğindeki merkez/merkez sağ koalisyonu Eylül 2021 itibarıyla resmi olarak sona ermiş bulunuyor. İşçi Partisi’nin oyların %26’sını aldığı belirtilirken daha küçük sol/merkez sol partilerin de %10’arda oy aldığı paylaşılan sonuçlar arasında; bu partilerin bir koalisyon hükümeti kurmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Seçim, Norveç petrol sanayisinin geleceğine dair tartışmaların ekseninde gerçekleştirildi. Bu önemli bir tartışma, zira Norveç Avrupa’nın (Rusya hariç) en önemli petrol üreticisi. Sol kanattan iktidara ortak olmaya aday partilerden Yeşiller ve Komünistler bu endüstrilerin bir an önce faaliyetlerini bırakmasını savunurken, lider İşçi Partisi ise bu süreci zamana yaymaktan yana. Bu geçişin detaylarını koalisyon üyeleri belirleyecektir. Fakat rahatlıkla söylenebilir ki elde edilen sonuçlar, Avrupa’nın petrol devi Norveç’in yeşil hamleler atacağına dair inancı güçlendiriyor.
Her sene dünyanın en büyük ve önemli müzeleri arasında gösterilen New York Metropolitan Museum of Art’ın düzenlediği MET Gala, 2021 yılında da her zamanki gibi New York şehrinde gerçekleştirildi. Kim Kardashian, Billie Eilish, Rihanna gibi ünlülerin boy gösterdiği organizasyonun belki de en tartışmalı katılımcısı Demokrat Partili Temsilciler Meclisi Üyesi Alexandria Ocasio-Cortez (kamuoyunda bilindiği şekilde: AOC) oldu. Galaya arkasında “Zenginleri Vergilendirin” (Tax the Rich) yazılı bir elbise ile katılan AOC sosyal medyayı ikiye böldü. Galaya ağırlıklı olarak milyarderlerin veya dünyaca ünlü isimlerin katıldığını hatırlatan eleştirmenler Gala biletlerinin bile on binlerce dolar olduğunu belirtirken, AOC ise mesajın giysinin kendisi olduğunu ve siyahi bir göçmen tarafından hazırlandığını paylaştı.