ÖNERİLER

Almanya’da Telif Hakları Reformu

Mecliste ve toplumda tepki toplayan ve kabul edilmemesi için binlerce kişilik protestoların düzenlendiği “Telif Hakları Reformu” Almanya Federal Meclisinde kabul edildi.

Tesla’nın Almanya cephesi: Çevre ve kişisel veriler

ABD dışında ikinci ve Avrupa’da ise ilk “gigafactory”sini Berlin yakınlarında inşaa eden Tesla, kişisel verilere ilişkin politikası sebebiyle Almanya’da tepki topluyor.

Almanya’da Telif Hakları Reformu

Date

Mecliste ve toplumda tepki toplayan ve kabul edilmemesi için binlerce kişilik protestoların düzenlendiği “Telif Hakları Reformu” Almanya Federal Meclisinde kabul edildi.

Anılan yasa 2019 yılında telif haklarının dijital ortamlarda etkili şekilde korunmasını temin edebilmek amacıyla kabul edilen 2019/789 ve 2019/790 sayılı AB Yönergelerinin ulusal hukuka adapte edilmesini amaçlıyor. Yönergeler Avrupa Parlamentosunda görüşülürken Avrupa çapında protestolar düzenlenmiş fakat düzenlemede buna rağmen istenen değişiklikler yapılmamıştı. 2019/790 sayılı Yönergenin 17. Maddesi ile YouTube, Twitter ve Facebook gibi internet platformlarının kullanıcılar tarafından yüklenen içeriklerden kaynaklanan telif hakları ihlallerinden sorumlu olacakları düzenleniyor. Protestolar ve tartışmalar platformların düzenlemelere uyum sağlamak için bir upload filtresi kullanmalarının kaçınılmaz olduğu ve bunun da anılan platformlardaki ifade özgürlüğüne müdahale teşkil edeceği endişesine yönelikti. Düzenlemenin yerinde olduğunu savunanlar ise sanatçıların telif haklarının dijital ortamlarda da korunmasının ancak böyle mümkün olabileceğini düşünüyorlardı.

Bundestag’da kabul edilen düzenlemenin genel hatlarına bakmak gerekirse;

  • Hizmet sağlayıcılar, üçüncü kişilerin paylaşımlarıyla ortaya çıkan telif hakkı ihlallerinden ancak anılan kanundaki yükümlülüklerine uygun hareket etmeleri halinde sorumlu olmayacaklardır. Bu yükümlülüklerin başında hizmet sağlayıcının telif hakkına tabi eserlerin umuma arz edilmemesi için belirli kriterler çerçevesinden kendisinden beklenebileceği anlaşılan yüksek standartlara uygun olarak gerekli önlemleri alması geliyor. Örnek olarak YouTube’a her dakika yüzlerce saat uzunluğunda video içeriği yüklendiği, Facebook’ta her dakika binlerce fotoğraf paylaşıldığı düşünülürse bunun tek çözümü olarak telif hakkına tabi eserleri ayırt edecek bir “upload filtresi” uygulamasının kullanılacağı tahmin edilmektedir. Hizmet sağlayıcıların telif korumasından yararlanan eserlerin umuma iletim haklarını almak adına sözleşmeler yapmak için adımlar atmak zorunda olmaları da göze çarpan bir diğer yükümlülük.
  • Kanun kapsamında hizmet sağlayıcı olarak üçüncü kişiler tarafından yüklenen ve telif hakkına konu olan çok sayıda içeriği depolayan ve umuma ileten, bu içerikleri düzenleyen, gelir elde etmek amacıyla bu içeriklerin tanıtımını yapan ve aynı kitleye hitap eden diğer oluşumlarla rekabet içerisinde olan sağlayıcılar kabul edilmiştir. Online satış platformları, kullanıcıların kişisel kullanımına yarayan bulut depolama hizmetleri, açık kaynak yazılımların gelişimine hizmet eden platformlar gibi bazı istisnalar bu kapsam dışında tutulmuştur.
  • Telif hakkına tabi eserlerin online platformlardan sunulabilmeleri için ya platformların gerekli lisansı almış olmaları ya da içeriğin kanunda belirlenen istisnalar kapsamında yer alması gerekiyor. Bir eserin veya parçalarının atıf yapmak, bir karikatür veya parodiye konu etmek gibi amaçlarla ya da “meme” olarak kullanıcılar tarafından platform üzerinden umuma iletilmesi yasaklanmamıştır. Fakat bu tarz kullanımlar için hizmet sağlayıcıların telif hakkı sahiplerine makul bir ödeme yapmaları bekleniyor. Ticari olmayan amaçlarla kullanılan ve kanunun 10. Maddesiyle tespit edilen sınırlar içerisinde kalan kullanım şekilleri için de bir istisna öngörülüyor. Bu sınırlara örnek olarak 15 saniyeye kadar olan video ve sesler ve 160 karaktere kadar metinler verilebilir.

Tartışmaların odak noktası, ilk maddede yer alan telif hakkı ihlallerinin içerik henüz online platform üzerinden umuma arz edilmeden engellenmesi yönündeki yükümlülük. Anılan yükümlülük hem sosyal medya platformları hem de kullanıcılar yönünden sitenin kullanışlılığını düşürecek gibi görünüyor. Yeni düzenlemeye göre örneğin 30 saniyelik bir dans videosunu paylaşmak arkada çalan şarkının lisansı platform tarafından alınmamışsa mümkün olmayacak. Kanun öncesinde telif hakkı ihlali doğuran içeriklerin hak sahiplerinin başvurusu üzerine platformdan kaldırılması platformların sorumluluklarının doğmaması için yeterliydi. Türk hukukundaki güncel durum da bu şekildedir. 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun m. 5/2 uyarınca platformların yer sağladıkları hukuka aykırı içeriği kaldırma yükümlülükleri kendilerinin bu içerikten haberdar edilmelerine bağlanmıştır.

Şahsen kanunun 7 Haziran’da yürürlüğe girmesiyle beraber aşina olduğumuz platformların uyum sağlamak için nasıl bir çözüm bulacaklarını merakla bekliyorum. Kafamdaki en büyük soru işaretlerinden biri ise bu düzenlemeyle birlikte sosyal medya sitelerinde tıpkı Netflix gibi bulunduğumuz ülkeye bağlı olarak değişen içerikler sunulup sunulmayacağı. Zira hem sorumluluk koşullarının bu kadar farklılaşması hem de eserlere ilişkin lisans sözleşmelerinin farklı hükümler içermesi bu sonucu doğurmaya elverişli faktörler olarak görünüyor.