2016 yılında ABD’nin Boston kentinde yaşanan ölümcül terör saldırısı sonrası failin motivasyonu, olası iş birlikçileri ve türevi önemli detayları araştıran FBI bir sorun ile karşı karşıya kalıyor: failin telefonu iPhone 5c ve 4 haneli bir sayı ile kilitli. Terör saldırısını araştıran Federal Mahkeme Apple’dan failin telefonunu açmasını istiyor fakat Apple bu isteğin kullanıcılarının haklarını zedeleyici bir alışkanlığa dönüşmesini istemediği için reddediyor.
Sonuç olarak FBI, isteğini geri çekiyor. Apple, terör suçu şüphelisinin telefonunu ABD yönetimi için açmıyor.
Bu karar tabii ki herkes tarafından desteklenmiyor. Hatta elimizdeki bazı veriler ABD halkının olayın yaşandığı sene FBI’a daha yakın bir konumda olduğunu işaret ediyor fakat yine de bu olay gösteriyor ki, Apple’ın kullanıcı mahremiyetine gösterdiği önem hiç de azımsanacak boyutlarda değil. Özellikle son yıllarda yayınladığı yüksek bütçeli reklamlar ile de markasını kullanıcı mahremiyeti ile dünya kamuoyunda özdeşleştirmeye devam eden Apple, son derece ciddi bir çıkmaz ile karşı karşıya.
Resimler koda, kodlar Apple’a
Mahremiyete saygısı ile bilinen Apple’ın adı son günlerde çocuk tacizi ve pornografisine karşı attığı bir adım ve “kaygan yokuş” teorisi ile anılıyor. Tartışmalara değinmeden önce ilk başta bu adımın ne olduğunu açıklamakta fayda var. Apple’ın geçtiğimiz ay kamu ile paylaştığı yeni sistem, şu şekilde çalışıyor;
- ABD merkezli National Center for Missing and Exploited Children (Ulusal Kayıp ve Sömürülen Çocuklar Merkezi) kurumunun bünyesinde topladığı bir veri bankası bulunuyor. Bu banka, eline geçen çocuk pornografisini veya kayıp çocukları içeren resimleri birer kompleks kod haline dönüştürüyor.
- Apple, iCloud servisine yüklenen bütün resimleri de birer kompleks koda dönüştüreceğini açıkladı; yüklenen tüm resimlerin National Center for Missing and Exploited Children kurumunun paylaştığı kompleks kodlar ile çakışıp çakışmadığını kontrol edecek.
- Dolayısıyla eğer herhangi bir resim iCloud’a yüklenmiş ise Apple bu resmin kodunu (yani resmi) inceleyebilecek.
Teknoloji dünyası bu özelliğin açıklanması ile beraber adeta ikiye bölündü. Bir taraf özelliğin gerekliliğini ve önemini vurgulayıp Apple’ın gerekli mahremiyet önlemlerini aldığını iddia ederken, diğer taraf ise bu özelliğin ileride çok önemli hak ve mahremiyet kayıplarına yol açacağını savunuyordu. Örneğin, uyuşturucu kullanmanın suç olduğu ülkelerde Apple yerel kanunlara uyarak resimlerde uyuşturucu arayabilir miydi veya politik suçlar söz konusu olduğunda ne olacaktı? Tartışmalar devam ederken mahremiyet denilince akla ilk gelen isimlerden olan Edward Snowden da konuya dair bir paylaşımda bulunarak bu özelliğe karşı olanlara destek verdi.
Apple ise bütün bu eleştirilere kulak vermiş gibi duruyor, zira geçtiğimiz günlerde kamuoyunun rahatsızlıklarının farkında olduğunu ve bu özelliği bir süreliğine askıya alacaklarını duyurdu. Şimdilik konunun uzmanları ve takipçilerine bu tartışmalı özelliğin ne zaman ve nasıl geri geleceğini takip etmek kalıyor.