Çin Modeli Kısım 1’de Türkiye’nin kamuoyunda “Çin Modeli” olarak bilinen ekonomi modeline geçişini bir hayli zorlaştıran iki adet fiziki zorluktan bahsetmiştik: enerji bağımlılığı ve liberal ekonomi modeli.
Kısım 2’de ise “Çin Modeli” kapsamında yayımlanacak ikinci ve son yazımız* ile modelin doğduğu ülkeyi, Çin’i ele aldık. Daha spesifik olmak gerekirse, bu yazımızda Çin’in neden bu modeli bırakmaya çalıştığını, bu modeli bırakmak için neler yaptığını ve buna dair elimizde hangi somut işaretlerin olduğunu inceleyeceğiz.
İşaret 1: Evergrande’yi Kimse Kurtarmadı
Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz haftalarda Çinli Evergrande şirketi iflas etti. Evergrande, dünyanın en büyük ve en önemli şirketlerinden biri olmanın yanı sıra Çin’in uluslararası arenada da sembolikleştiği bir alanın oyuncusu: inşaat. Gerçekten de Çin, hem bölgenin hem de Afrika ve Okyanusya kıtalarının en önemli inşaat işlerini üstlenen ülkelerden biri. Fakat uzmanlar, Çin’in bu inşaata dayalı ekonomi anlayışının sağladığı bolluğun gerçek değerleri yansıtmadığını ve bu sistemin uzun bir süredir alarm verdiğini belirtiyordu. Şaşırtıcı kısım ise şu: bu uzmanlardan biri de Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve beraberindeki ekonomistler.
Spekülatif ekonomi ve katma değersiz üretim modellerinden kaçınmaya çalışan Çin Devleti, bu iki sorun ile adı sıklıkla anılan inşaat sektörüne dair bir genelge yayınlamıştı. Bu genelge kapsamında bu sektörlerdeki şirketlerin borçlanma ve faaliyet dengelerine dikkat etmeleri gerektiğini yoksa kamu bankalarından kredi veya ihale almalarına engel teşkil edebileceğini açıklayan Çin yönetimi, bu devlerden biri olan Evergrande’nin batmasına da yine aynı doğrultuda göz yumuyor. Uzmanlar, Çin’in uzun vadeli stabilizasyonu yıllık büyüme oranının azalması ve makroekonominin kısa dönemde zarar görmesi gibi metriklere tercih ettiği iddia ediyor.
Çin hükûmeti bu hafta Evergrande’nin iflas sürecini yönetmesi için merkeze bağlı bir komitenin şirkete destek olacağını açıkladı. Yani şirketin kurtarılmayacağı artık kesin.
İşaret 2: Pekin’in “Katma Değer” Atağı
Bir diğer gösterge ise Çin’in komünist yapısıyla alakalı. Her ne kadar Çin’in klasik anlayışa göre komünist olmadığı iddia edilse de, ülke (Çin Komünist Partisi’nin de dediği gibi) “Çin Unsurlu Sosyalizm” isimli bir model ile yönetiliyor: Başta ekonomi yönetimi olmak üzere birçok unsur merkezin aldığı kararlara bağlı. Çin, her beş yılda bir dış yatırımcılar ile şeffaf bir şekilde önümüzdeki beş yıllık planlarını paylaşıyor. Çin’in merkeziyetçi yapısı da bu planların önemini son derece artırıyor, zira bu planlar istikrarlı bir şekilde uygulanıyor.
Çin’in bu senenin ortalarına doğru yayımladığı güncel beş yıllık planı, ülkenin ara veya katma değersiz mal üretiminden uzaklaşıp yüksek teknoloji ve marka değeri olan ürünlere yöneleceğini belirtiyor. Bu karar, Çin’in 1980’lerden beri uyguladığı ve Türkiye’de “Çin Modeli” olarak bilinen metot ile taban tabana zıt, zira katma değerli mal üretmek için paranızın değerli olması, enflasyonun öngörülebilir olması ve kalifiye işçileri ülkenize çekebilmeniz, ülkenizde tutabilmeniz gerekiyor.
Evergrande ve Çin’in inşa ettiği hayalet şehirlere dair yazımızı buradan inceleyebilirsiniz.
Çin’in son 5 yıllık planına dair detaylı analizi bu yazımızdan okuyabilirsiniz.
*bir süreliğine son yazımız