Uluslararası finans dünyasının bu kış için takip ettiği bir ton soru işareti var: artması muhtemel enerji fiyatları, FED’in varlık alım azaltımı kararı ve Çinli gayrimenkul devi Evergrande şirketinin durumu.
Evergrande, 1,4 milyar nüfuslu Çin’de faaliyet gösteren bir gayrimenkul şirketi. Mega projeler, orta-üst sınıfa hitap eden konutlar ve yaşam alanları inşaatlarıyla bilinen şirketin, geçtiğimiz sene yapılan değerlendirmelere göre dünyanın en büyük 122. şirketi olduğu saptanmıştı. Böyle bir şirketin iflas etmesine dahi sebep olabilecek borcun miktarı da şirketin boyutu ile doğru orantılı. Zira açıklanan verilere göre Evergrande’nin Çinli veya uluslararası yatırımcılara toplam borcu 300 milyar dolardan fazla.
Bütün bunlar göz önüne alındığında söyleyebiliriz ki Evergrande’nin yaşadığı ve yaşattığı kriz, uluslararası boyutlara varabilir fakat şimdilik kontrol altına alınabilecek gibi duruyor. Yine de bu krizin çıkış sebeplerinden birini anlamak için Çin Komünist Partisi’nin 20 yıldır sürdüğü bir politikayı yakından incelemek gerekiyor: Çinli hayalet şehirler.
Nasılsa Bi’ Ara Dolar
Hayalet şehirler tam da adı üzerinde kimsenin (veya daha gerçekçi bir yorumla, çok az kişinin) yaşadığı kent projeleri anlamına geliyor. Resmi bir terim olmasa da konunun uzmanlarının literatüre soktuğu bu kent tipleri, genellikle bölge valileri tarafından desteklenen mega projeler olarak ortaya çıkıyor. Genellikle eyaletlerinde veya şehirlerinde gerçekleşen ekonomik aktivitenin hacmini artırmak isteyen yetkililer, Evergrande gibi mega emlak şirketleriyle anlaşıyor ve bu projelerin temelleri atılıyor. Uzmanlar, bu projeleri Batı dünyasının alışkanlıklarından ayıran bir takım unsurlar olduğunun altını çiziyor:
- Talep olmadan arz: Bu projeler, her ne kadar zamanla insanların ilgisini çekse de, herhangi bir doğal talep olmadan inşa ediliyor. Bazen 10, bazen beş, proje doğru ise kimi zaman bir yıl içerisinde makul doluluk oranına erişebilen projelerin hemen hepsi ilk etapta tabiri caizse hayalet kenti andırıyor.
- Anlam karmaşası: Bir önceki yüzyıldan biriyle konuşurken “hayalet şehir” ibaresini kullanırsanız, muhtemelen önceki yıllarda ekonomik patlama yaşamış fakat o patlamanın sebebi azalınca nüfusu azalmış şehirlerden bahsediyorsunuz zannedecekti. Özellikle Batı’da doğal kaynakların veya sanayinin patladığı şehirlerin, kaynakların bitimi veya sanayinin ülke dışına çıkması sebebiyle bu tip şehirler oluşturduğu biliniyor. Belki de en bilinen örneği: Detroit, Michigan.
- Konut kanunları: Her ne kadar tartışılan bir konu olsa da, Çin komünist bir iktidar tarafından yönetiliyor. Bu sebeple bir hane halkının oturacağı konutların satımı ciddi kurallara tabi tutulmuş durumda: En önemli kural, hane halkının yerleşeceği konutlar müteahhit tarafından maliyeti üzerine sadece %5 kâr marjı koyularak satılabiliyor. Fakat bu durum yatırım amaçlı alınan evler için geçerli değil, hâlihazırda ikametgâhı olan aileler veya kişilere satılacak dairelerde müteahhitler kâr marjı konusunda daha rahatlar. Bu sebeple yatırım amaçlı daire satın almak isteyen Çinliler ve onlara ev satmak isteyen müteahhitler için en mantıklı seçenek, bu tip projelerden daire satın almak oluyor. Bu da bu projelerin inşa sıklığını artırıyor ve bu projelerin fiyatlarının yapay biçimde yükselmesine sebep oluyor. Bu da satın alma oranını etkiliyor ve bu zincirin en sonunda ise Evergrande gibi risk iştahı yüksek şirketler batıyor.
“Üç Kırmızı Çizgi”
Bu ve bunun gibi sebepler yüzünden Evergrande ve türevi emlak şirketleri geçtiğimiz on yılda piyasa aktörlerine ciddi miktarlarda borçlanarak mega projeler yapmaya devam ettiler. Çin’in yıllık büyüme rakamlarına da pozitif yansıyan bu inşaatların ekonomik aktiviteyi artırdığı bir gerçek fakat atlanan iki önemli nokta bütün bu sistemin alarm vermesini sağladı: Çinli orta-üst sınıfın yatırım amaçlı konut alma talebi giderek azalıyor ve Şi hükûmeti spekülatif hareketlerden son derece rahatsız.
Talebin azalması ve spekülasyonun azalması isteği sebebiyle Şi hükûmeti, emlak sektörüyle ünlü Çin’de bütün şirketleri etkileyen önemli bir finansal kurallar bütünü yürürlüğe sokuyor: Üç Kırmızı Çizgi kuralları. Teknik detayları yoğun olsa da özetle bu kriterler Çinli emlak şirketlerinin borç oranlarını inceliyor ve yatırım alabilme ihtimallerini düzenliyor. Amacın yersiz ve yüksek riskli yatırımları azaltıp şirketleri borç oranlarını düşürmeye teşvik etmek ve sektörün genel verimini artırmak olduğu belirtiliyor.
Evergrande, Mart 2021 tarihinde dahi bu kriterlerin hepsinden sınıfta kalmış az sayıda şirketten biri. Zayıf kredi skoru sebebiyle geçtiğimiz yıl boyunca istediği doğrultuda kaynağa erişemeyen Evergrande, bugün itibarıyla iflasa yüz tutmuş durumda. Dolayısıyla gelinen nokta konunun uzmanları ve Çinli yetkililer için aslında hiç de şaşırtıcı değil hatta bir süredir bekleniyordu bile. Şi hükûmetinin yaşanan krize ne boyutta müdahale edeceği ise hala gizemini koruyor.
Son olarak durumun boyutunu anlamak için bazı görsellere bakmakta fayda olabilir; fotoğraflar ile hayalet şehirlerin en iyi bilinenlerinden Çin’in İç Moğolistan Özerk Bölgesi’nde bulunan Ordos kenti.