Dil öğrenme uygulamaları geçtiğimiz 10 yılda etkisini oldukça artırdı. İnternetin mümkün kıldığı benzersiz hizmetler arasında gösterilen dil öğrenme yolculuğu artık yapay zeka ve uzaktan erişim gibi yeni teknolojilerle de desteklenebiliyor. Bu durum aynı zamanda geniş bir marketin sonu ve yeni bir marketin doğuşuna da intikal ediyor; geleneksel dil kursları, dil öğrenme kitapları ve dil öğrenme uygulamaları ile sesli kitaplar.
Araştırmalara göre
Covid-19 salgınının etkilediği eğitim sektöründe dil öğrenme kavramının da değişime uğradığı bir gerçek. Fakat bu değişim dil öğrenme uygulamaları için ticaretin e-ticarete dönüşümüne benzer bir etki yaratıyor. Unesco’ya göre uluslararası salgın önlemleri dünya çapındaki öğrencilerin %60’ını kapsıyor. Bu 1,72 milyar öğrenim gören insan demek. Yine genel perspektiften bakıldığında, çevrim içi öğrenim kullanımının %25’ten %60’a çıkan bir aktifliği olduğu biliniyor. Öncelikli eğitim kurumları için geçerli olan dijitale geçişi insanların çoğunlukla ek bir efor sarf ederek katıldığı dil derslerine yansıtacak olursak alternatife olan geçişin oranını daha yüksek olarak tahmin edebiliriz.
Crunchbase verilerine göre dil öğrenme uygulamalarının ortalama kuruluş tarihi 2012 yılına denk geliyor ve global anlamda bilinen 206 farklı organizasyon mevcut. Şimdiye kadar 1,1 milyar dolarlık yatırım almış bu sektörün doğal olarak değerlemesi çok daha yüksek. Geçtiğimiz ağustosta yayınlanan piyasa raporuna göre dil marketinin 2020-2027 arasındaki süreçte senelik %18,7 oranla büyümesi bekleniyor. Bahse konu beklentinin kaynağı dil öğrenme platformlarının kuruluşlarından bu yana sunduğu istikrarlı finansallar olsa da en büyük etki yine salgının yarattığı alışkanlıklardan geliyor. Pittsburgh merkezli Duolingo, Londra merkezli Busuu, Berlin merkezli Babbel ve Shenzhen merkezli HelloTalk sektörün önde gelen platformları. Tümünün kullanıcı sayıları salgın sürecinde artmakla beraber kazanç dönüşümü sektörün görebileceği en ilginç sayıları verdi. Duolingo’nun salgının başında attığı promosyon epostasında söylediği gibi insanlar bu zamanı dil pratiğine ayırdı. Busuu, salgının ilk vurduğu bölgeler olan Çin ve İtalya’da ilk aylarda cirosunu üçe katladı ve Çin, Busuu’nun en büyük marketi haline geldi. Sektörün yenilerinden sayılabilecek olan Preply salgın öncesinde 10 milyon dolarlık A serisi fonlaması kapatmasına rağmen geçtiğimiz nisanda açıklamalarda bulunan girişim yöneticisi Bigai, şirketin ihtiyaç duyduğu anda rahatlıkla tekrar sermaye artırabileceğini belirtti.
Şimdi ne olacak?
Uzmanlara göre dil öğrenme girişimlerinin sağladığı ani sermaye artışı yavaş yavaş konsolide olan piyasanın etkisiyle durumlarını korumaya çalışacak. Bu savunma hali sektörün en yüksek noktasına ulaştığı ve dağılmaya hazırlandığı anlamına gelmiyor. Fakat yeni sermaye sahibi olan girişimler sürecin getirdiği teknik ve operasyon yükü dolayısıyla para yakmak zorunda. Elde edilen yatırımların başarılı ya da başarısız şekilde şirket hacmine dönüşeceği varsayıldığında piyasanın beklentisi bu girişimlerin satın alınmalara açık olacağı veya halka arz edeceği yönünde.