Doğu Akdeniz Bölgesi’nin enerji kaynakları için ilgi noktası haline gelmesi üzerine bölgesel ve uluslararası devletler alanda varlıklarını ve güçlerini arttırmaya başladılar. Bu amaç uğruna kurulan bloklar ve karşı gruplar, bölgenin adeta siyasi bir oyun alanına dönüşmesine neden oldu.
Bölgede var olan devletlerin perspektiflerini ve bu uğurda gerçekleştirdikleri politik manevraları incelemek, durumu daha iyi anlamaya ek olarak neden Doğu Akdeniz’in uzun bir süre daha bu şekilde kalamayacağını anlamamızı sağlıyor.
İsrail
Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını ilk defa maddi bir değere çevirmek için adım atan İsrail, kendi doğal gaz pazarı yeterince büyük olmadığı için hep ihracata bağlı olmak durumunda. Coğrafi olarak uzak pazarlara da erişimini artırmak amacıyla daha esnek bir transfer metodu olan Sıvılaştırılmış Doğal Gaz (LNG)’dan faydalanmak isteyen İsrail, hali hazırda üretim tesisi sahibi Güney Kıbrıs ile anlaşıp tesislerinden istifade etmek istemişti. Ancak bu amaçları bir sonuca varmamıştı. ABD tarafından desteklenen ve bölgedeki en büyük doğal gaz pazarına sahip olan Türkiye ve İsrail yakınlaşması başarısız olması ve Türkiye’nin yakın zamanda Libya ile imzaladığı “Münhasır Ekonomik Bölge” anlaşması, İsrail’i Güney Kıbrıs, Yunanistan ve Mısır bloğuna yaklaştırdı.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi
Bölgedeki politik, askeri ve ekonomik gücünün kısıtlı olduğunun farkında olan Güney Kıbrıs, zaten bölgedeki gücünü arttırmak için bir kaynak arayışındaydı. Doğu Akdeniz bölgesindeki enerji kaynakları ise bu amaç uğruna kullanmaya başlayan Güney Kıbrıs, Türkiye’nin alandaki varlığı tarafından tehdit altında hissedince Yunanistan ve İsrail gibi ülkelerle ortaklık kurarak alandaki güç dengesizliğini ortadan kaldırmaya çalıştı. Güney Kıbrıs, İsrail ve Mısır’a kendi Sıvılaştırılmış Doğal Gaz üretim tesislerinin kullanma hakkını vererek Yunanistan- Güney Kıbrıs- İsrail ve Mısır dörtlü ittifakının temellerini atmış oldu.
Mısır
Mursi hükûmetinin askeri bir darbe ile devrilmesi ve yerine Sisi hükûmetinin kurulması ile ciddi bir politika değişikliğine giden Mısır, Türkiye’nin de bu darbeyi kınaması sonucu bölgede Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail bloğuna yaklaşmaya başlamıştı. Darbe öncesi doğal gaz ihracatçısı olan Mısır, darbe ile birlikte kullanılamayan üretim tesisleri nedeniyle doğalgaz ithalatçısı konumuna gerilemişti. 2015’de Mısır Kıta Sahanlığı içerisinde doğal gaz kaynakları keşfedilmesiyle yeni bir şans yakalayan Mısır, bölgede bir enerji geçiş alanı olmaya çalışmak için yatırımlar yapmaya başladı. Aynı emellere sahip Türkiye ile amaç çatışmasına düşen Mısır, bölgede artan Türk Donanmasından da endişelenerek Güney Kıbrıs-Yunanistan ve İsrail üçlüsüne dahil olarak bölgedeki “Doğu Akdeniz Enerji Forumu”nu oluşturmuş oldu.