Novus Yeşil’den herkese merhaba! Bugün 16 Şubat Salı, saat 10:00. Fosil yakıtlar günümüzün en sorunlu sektörü. Peki fosil yakıtlar iklim dostu bir şekilde kullanılabilir mi?
Bu haftanın incelemesi;
🛢️ Fosil yakıtların son umudu
Ve bu haftanın bazı gelişmeleri;
☃️ Türkiye’de buzlanma
🏘️ Bursa’da iklim sokağı
Keyifli okumalar!
FOSİL YAKIT
Fosil yakıt endüstrisinin son umudu: karbon yakalama ve depolama!
Yörükcan Erbay
Olağan şüpheliler -kömür, doğalgaz ve petrol- yakıldıklarında bir sera gazı olan CO2 saldıkları için uzun süredir çevrecilerin hedefindeler. Şu ana kadar da sürdürülebilirlik politikaları genellikle fosil yakıt kullanımını azaltmayı veya alternatif enerji kaynaklarını arttırmayı hedefliyordu. Fakat enerji verimliliği, elektrikli arabalar, rüzgâr ve güneş enerjisi bizi sadece bir yere kadar götürebilir. Gece vakti, rüzgârsız havalarda da elektrik üretebilmemiz gerekiyor. Öte yandan küresel emisyonların yaklaşık %20’sinden sorumlu olan endüstriyel üretim sektöründe de yapabileceklerimiz kısıtlı.
-
Çözüm: Karbon Yakalama ve Depolama, kısacası CCS (Carbon Capture and Storage). CCS teknolojisi büyük miktarda CO2 salan güç santrali veya fabrikaların baca gazını ayırmalarını sağlar. Temizlenen gaz havaya bırakılır, filtrelenen CO2 ise yüksek basınçta yoğunlaştırılarak sıvılaştırılır. Sonrasında boru hatlarıyla taşınan CO2 boş bir yeraltı havzasına (tuzlu su veya boşalmış petrol rezervleri) basılarak burada yüzyıllarca depolanabilir. Alternatif olarak bu CO2, gazlı içecek üretimi veya eskiyen petrol kuyularına pompalanma yoluyla petrol çıkarımını hızlandırma gibi işlerde kullanılabilir.
-
Avantajlar: CCS on yıllarca elektrik, çimento, demir-çelik, cam ve kimyasallar gibi ağır sanayi ürünleri üretmek için kullandığımız teknolojileri çevre dostu bir şekilde kullanmaya devam etmemizi sağlar. Öyle ki Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 40 ülke ile ortak hazırladığı özel 1,5 °C raporunda Paris Anlaşması hedeflerine ulaşabilecek her senaryonun ciddi miktarda CCS’e ihtiyacı olduğunu hesapladı. Öte yandan, CO2’nin taşınması ve depolanması gibi süreçlerde petrol ve doğalgaz şirketlerinin yıllardır kullandıkları teknolojilerden yararlanıldığı için de gelecek endişesi taşıyan fosil yakıt şirketleri CCS ile yakından ilgilenmektedir. Son olarak CCS teknolojisi, doğrudan havadan karbon yakalama ve biyoenerji ile karbon yakalama gibi negatif emisyon teknolojileri için de kullanılabilir.
-
Çekinceler: Tabi ki fosil yakıt şirketlerinden hazzetmeyen kişilerin CCS’e şüpheyle yaklaşmasına ve onu fosil yakıtların ömrünü uzatmaya yönelik bir proje olarak görmesine şaşırmamak gerek. Ayrıca CCS ekonomik olarak salınımların sadece %90-95 kadarını engelleyebildiği için sıfır emisyonlu bir gelecekle bağdaşmayabilir. Bir diğer endişe ise yeraltındaki tuzlu su veya eski petrol yataklarında depolanan CO2’nin sızma tehlikesidir. Bu ihtimal, her ne kadar çok düşük olsa da kamuoyunda korkuya sebep olabilir ve karbon yakalamak için harcanan emeğin boşa gitmesini sağlayabilir.
-
Mevcut durum: CCS iklim değişikliği ile ilgilenen çevrelerde uzun süredir tartışılmasına ve teknolojinin tüm unsurlarının olgun olmasına rağmen çok kısıtlı olarak hayata geçirebildi. Halihazırda ABD, Çin ve Avustralya başta olmak üzere 10 ülkede toplam 21 aktif büyük ölçekli CCS tesisi var. Bu projeler her yıl toplam 40 milyon ton CO2 yakalıyor. Ne var ki, Uluslararası Enerji Ajansı’nın Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosuna göre bu sayı 2040’ta 1,3 milyar tona, yani şu ankinin 33 katına çıkmalı. Yüksek karbon vergileri veya devlet desteği olmadan şirketlerin bu maliyetli projeleri yapmaları imkânsız. Bir sonraki adzım acilen devletlerin güneş ve rüzgâr enerjisi için yaptıkları gibi etkili finansman modelleri geliştirmeleri.
GELİŞMELER
- Türkiye’de buzlanma: Türkiye genelinde 13 Şubatta başlayan soğuma ve kar yağışlarıyla beraber 15 Şubat Pazartesi günü ilk kez bazı rüzgar tribünlerinin donmaya bağlı kapatıldığı belirtildi. Bu sebeple saat 11:20 civarlarında ülkenin toplam rüzgardan elektrik üretimi, model tahminlerinin %34 altında kaldı. Sorun özellikle karasal ve yüksek irtifalı bölgelerde gözlemleniyor.
-
Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi, 320 milyon kişinin yaşadığı şehirleri temsil eden ve 10 bin imzacısı olan Avrupa Belediye Başkanları Sözleşmesi’ne katılarak Türkiye’nin ilk “iklim sokağını” geliştiriyor. Proje kapsamında seçilen bir cadde veya sokak çeşitli altyapı çalışmaları ile yenilenerek daha çevreci hale getirilecek ve karbon salınımı azaltılacak. Şubat ayı içerisinde proje alanını belirleyecek olan Büyükşehir Belediyesi ileride şehrin genelini bu model üzerinden yapılandırmayı amaçlıyor.
-
Rüzgar gücü adası: Danimarka devleti Kuzey Denizi’nin 80 kilometre açığında inşa edilecek 34 milyar dolarlık enerji adasının %51 ile büyük ortağı olacağını açıkladı. 18 futbol sahası büyüklüğünde olacak yapay ada iki tane 5 GW’lık rüzgar enerjisi santraliyle bağlanacak ve üç milyon eve temiz enerji sağlayacak. Danimarka tarihinin en büyük inşaat projesi olacak adanın 2033’te bitirilmesi planlanıyor.
-
İklim adaleti: Paris mahkemesi, ülkede bir hukuk ilki gerçeştirerek, devleti iklim krizine karşı yeterli önlem almamakla suçlu buldu. Dört sivil toplum kuruluşunun açtığı davada hakimler, devletin eksik önlemleri sebebiyle karbon bütçesini tutturamadığı ve ekolojiye ciddi zarar verdiği için kısmi olarak suçlu buldular. Hakimler, önümüzdeki iki ay içerisinde devletin belirli aksiyonlar almaya zorlayıp zorlamayacaklarına karar verecekler.
-
Elektrikli arabalar: Dünyada pandemiye rağmen elektrikli araç satışlarında büyük bir artış yaşandı. Öte yandan Türkiye elektrikli arabalardan alınan Özel Tüketim Vergisini (ÖTV) ciddi oranda arttırdı. Motor gücü 85 kW’a kadar olan araçlardan alınan ÖTV %3’den %10’a, motoru 120 kW’a kadar olan araçlar için %7’den %25’e, motoru bundan daha güçlü olan araçlardan alınan vergi ise %15’den %60’a çıkartıldı.
-
Türkiye’nin elektriği: TEİAŞ’ın verilerine göre 2020’de bir önceki seneye göre doğal gazdan elektrik üretimi %4, ithal kömürden üretim ise %1 arttı. Yerel linyit kömüründen üretim ise %3 azaldı. Böylece toplam fosil yakıt kullanımı %2 yükseldi. Öte yandan 2019 çok yağışlı geçtiği için 2020’de hidroelektrik üretimi %4 azaldı. Ayrıca, geçen sene pandemi sebebiyle rüzgar türbini kurulumlarında azalma gözlemlenmesine karşın çatılara monte edilen güneş enerjisinin artmaya devam etti.