Novo // Haziran IV


Haftanın Gelişmeleri /////////


*Victoria’s Secret, melekler olarak adlandırdığı modellerine ve güzellik standartlarına veda etmeye hazırlanıyor. Kendi için yeni bir pazarlama markası kurduğunu duyuran Victoria’s Secret, güzellik standartlarını yeniden oluşturmaya çalışacağı “VS Collective”i ortaya çıkardı. The New York Times’a konuşan Marka Yöneticisi Chief Martin Waters, “Dünya değişirken biz ona cevap vermekte çok yavaştık. Erkeklerin istediği gibi olmayı bırakmamız, kadınların istediği gibi olmamız gerekiyordu” dedi. Waters ayrıca, ‘melekler’in kültürel olarak alakalı görülmedikleri için aşamalı olarak marka pazarlamasından kaldırılacağını da açıkladı.


*Lollapalooza Müzik Festivali 30 yıllık tarihinde bu yıl bir ilki gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Bu sene 29 Temmuz – 1 Ağustos tarihleri arasında Chicago’da gerçekleştirilecek olan ve Post Malone, Foo Fighters Miley Cyrus gibi yıldızların sahne alacağı festivalde, Covid-19 aşısı olanlara ayrıcalık tanınacak. 26 Haziran gününü “Lolla Day” olarak belirleyen festival yetkilileri, şehirde aşı olan herkesin festival biletine ücretsiz bir şekilde sahip olacağını açıkladı.


*TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, Türkiye’nin Eurovison’a katılımı için uzun bir aradan sonra yeniden bağlantıya geçtiklerini açıkladı. Eurovision şarkı yarışmasında son olarak 2012 yılında yer alan Türkiye, puanlama sistemindeki adaletsizlikten dolayı yarışmadan çekilme kararı almıştı. Bu konu ile ilgili olarak Avrupa Yayın Birliği’nin yeni Başdanışmanı Martin Österdahl ile görüşen TRT yetkilileri, puanlama sistemi ile ilgili kararlarının hala aynı olsa da yarışmaya yeniden katılımı gözden geçirdiklerini belirtti.


*Nintendo, Japonya’nın Kyoto şehrindeki Uji Ogura Fabrikası’nı oyun sektörüne adanmış bir müzeye çevireceğini duyurdu. 100 yıldır oyun sektöründeki şirketin ürünlerinin sergileneceği müzede, şirketin gelişimin ve felsefesinin de halka aktarılması amaçlanıyor. Ayrıca müzede Nintendo, dünyaca ünlü Super Mario oyunu gibi pek çok oyununa ait tarihi öğeleri sergilemeyi hedefliyor.


Yazarlar/////////Edebiyat


HİÇBİRYER’E DÖNÜŞ

Zeynep Tuna

Oya Baydar’ın 1998 Yılında basılan kitabı Hiçbiryer’e Dönüş, yaklaşık 10 yıllık bir sürgün sürecinden sonra Türkiye’ye dönen isimsiz bir kadın karakteri merkeze koyar. 1980’de komünist olduğu için oğlu ve kocasıyla yurtdışına kaçan ana karakter, 1990’ların başında soğuk savaşın bitmesi ve komünizmin etkisini kaybetmesiyle, hep hayalini kurduğu gibi İstanbul’a geri döner. Ancak hayatı boyunca uğruna mücadele ettiği düşüncelerin çöküşünü gören kadın yeniden bir hayat kurmakta ve eski ilişkilerini devam ettirmekte zorlanır. Kitap bir olay anlatmaktan çok, karakterlerin hayatlarını adadıkları amacın yenilgisiyle yüzleşmeye çalışmalarını ve iç dünyalarını anlatır.

Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesi’nden sonra 1964’te İstanbul Üniversitesi sosyoloji bölümünü bitiren Oya Baydar’ın siyasi görüşleri ve hayatı kitaptaki ana kadın karaktere çok benzerdir. 1971’deki askeri darbe sırasında sosyalist olduğu için tutuklanıp 1980 darbesi sırasında Almanya’ya giden yazar, 12 yıl orada kaldıktan sonra Türkiye’ye geri döner. Türkiye’nin ve dünyanın siyasi olayları ve Oya Baydar’ın içinden geçtiği bu süreçler, kitabın arka planını oluşturur.

Bununla beraber kitap, sosyalist bir yazar tarafından yazılmasına ve sosyalist bir ana karaktere yoğunlaşmasına rağmen doğrudan bu fikirle ilgili bir tartışma içermez. Okuyucu, ana karakterin hayatı boyunca gerçekleşeceğine inandığı ve hatta gerçekleşmesi için bütün hayatını buna adayarak mücadele ettiği devrimin artık bir ihtimal olmaktan uzaklaşması üzerine onun ne yapacağını ne hissettiğini, nasıl devam edeceğini anlamaya çalışmasına şahit olur. İlk şaşkınlıktan sonra geçmişle bir hesaplaşma yaşayan kadın, zamanında beraber mücadele ettikleri insanlarla artık onları birbirlerine bağlayan bir şey kalmadığını hisseder ve sosyal ilişkileri bozulmaya başlar. Bir yandan da kadının iki eski erkek arkadaşı, kitabın başında bırakıp gittiği kocası ve biten arkadaşlıkları üzerinden bütün bu süreçte farklı olaylar yaşamış insanların kendi hayatlarını sorgulamaları da kitabın içinde yer alır. Türkiye’den kaçmayan ve eşi sorgu sırasında ölen bir arkadaşı, hayatlarının boşuna harcanıp harcanmadığını sorgular. Oğlu ölen eski sevgili, devam etmenin nasıl mümkün olduğunu düşünür. Kadının terk edilen kocası, hatalı olup olmadıklarını ve bundan sonra neye inanması gerektiğini anlamaya çalışır. Bütün karakterlerin ortak noktası bir çeşit yenilmişlik hissidir.

Bu yenilmişlik hissi ve hayat amacını kaybetmiş insanların hüznü kitabın tonunu belirler. Hayal kırıklıklarını anlatan Hiçbiryer’e Dönüş’ün okuyucuya verdiği hüzünlü ve melankolik his, geçmişin ve şimdiki zamanın beraber verilmesi ve hatta nerdeyse iç içe geçmesiyle desteklenir. Kitabın doğrusal olmayan bir zaman yapısı vardır.  Olaylar baştan başlayıp sırayla anlatılmak yerine karakterler tarafından hatırlandıkça, yeri geldikçe anlatılır. Bir başka deyişle kitabın yap-boz bir yapısı vardır. Oya Baydar bunu şu şekilde ifade eder:

“Hiçbiryer’e Dönüş’ün bir yap-boz, yani bir puzzle olduğunu söyleyebilirim. Kitapta 15 bölüm var. Her biri ayrı ayrı, bağımsız da okunabilecek bölümler. Yerlerini istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Belki, yine biçim kaygısıyla birinci bölümü yerinde bırakabilirsiniz. Ötekileri istediğiniz gibi dağıtın, sonra yeniden toplayın; fark etmez.”*

Kitabın genelinde anlatıcı birinci kişi olsa da bu kişinin kim olduğu değişir. Çoğunluğu isimsiz olan karakterlerin iç dünyalarını daha iyi anlatabilmek için zaman zaman değişen bakış açısı, isimsiz karakterleri birbirinden ayıran farklı yazı tipleri ile paralellik oluşturur.

Geneli günlük bir dille yazılmış olsa da edebi bir üslubu olan bu kitap, coğrafi olarak yaşadıkları yerlere ve beraber yaşadıkları insanlara dönseler de terk ettikleri yerlere ve hayatlara dönemeyen insanların iç yaşamlarını gösterir. Yazarının hayatına çok benzeyen bir karakteri kitabın merkezine koyarak, 70’ler, 80’ler ve 90’ların Türkiye’sinde yaşanan olayları, insanların hayatlarını ve duygusal gelişmelerini inceleyen bir romandır Hiçbiryer’e Dönüş. Yılmış ve kendini yenilmiş hisseden insanların yaşamı…

*Naci, Fethi. Yüz Yılın 100 Türk Romanı. İş Bankası Yayınları, 2. Baskı.  s. 551

Novo'da Geri Sar...