28 Temmuz’da Manavgat’ta başlan yangınlar sonrası Türkiye’nin 30’dan fazla şehrinde yüzlerce yangın çıktı. Kimisi kontrol altına alınabilirken pek çoğu ne yazık ki var olan tüm ormanları, o bölgelerde yaşayan canlıları ve yaşam alanlarını yok etti. Rüzgarın yoğunluğu ve havadan müdahalenin yetersizliği sebebiyle de yangınlar hala hızla yayılmaya devam ediyor. Yangın bölgelerinde olmayanlar ise çareyi sosyal medyadan takip edip paylaşmakta buldu.
Bölgelerdeki halk kendi elleriyle seferber olmuşken havadan destek sağlanması için sosyal medyada uluslararası platformlara “#HelpTurkey” etiketiyle yardım çağrısı yapıldı. Bir günde yüz binlerce paylaşım yapılan etikete karşılık Türkiye’nin Yunanistan’ın yardım teklifini cevapsız bıraktığı not edildi.
Yanan ormanlar imara açılabilir mi?
Yangın felaketi devam ederken akıllara -haklı olarak- yanan bu ormanların imara açılıp açılamayacağı sorusu geldi. Anayasa’nın 169. maddesi devletin, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyacağı ve tedbirleri alacağı, yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirileceği, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamayacağı, bütün ormanların gözetiminin devlete ait olduğu; devlet ormanlarının mülkiyetinin devrolunamayacağı, bu ormanların zamanaşımı ile mülk edinilemeyeceği ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamayacağı; ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme izin verilemeyeceğini hükme bağlamıştır. Bu maddede öngörülen “yanan ormanların yerinde yeni ormanlar yetiştirilir” ve “kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz” cümleleri dolayısıyla yangından sonra ormanlar imara açılamaz ve kamu yararının bulunduğu gerekçesiyle gerçek ve tüzel kişilere bina ve tesisler yapmak üzere orman arazileri tahsis edilemez. Bir başka deyişle, yangın sonrası ormanlarda yeni orman yetiştirilmesi ve “ormanların turizm amaçlı yatırımlara tahsisinin ancak üstün kamu yararı bulunması ve zorunluluk halinde mümkün olabilmesi, aksi halde orman arazilerinin turizm yatırımlarına hiç ayrılmaması Anayasal bir zorunluluktur”. (Anayasa Mahkemesi’nin 07.05.2007 tarih ve 2006/169 E. 2007/55 K. sayılı kararı)
Anayasa’nın açıkça ifade ettiği bu durumlara karşın, yangınların başladığı ilk gün olan 28 Temmuz 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7334 sayılı “Turizmi Teşvik Kanunu ile bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile turizm merkezleri “Kültür ve turizm koruma ve gelişme bölgeleri dışında kalmakla birlikte (…) geliştirilmesinde kamu yararı bulunan orman vasıflı olanlar dâhil Hazine taşınmazları ile tescili mümkün olan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde yeri, mevkii ve sınırları Cumhurbaşkanı kararıyla tespit ve ilan edilen alanlar” olarak tanımlandı.
7334 sayılı Kanunla Turizmi Teşvik Kanunu’na getirilen bu düzenleme Anayasa’nın 169. maddesiyle açıkça çelişmektedir. Anayasa’da belirtilen kamu yararının “üstün kamu yararı” olmasına karşın, Turizmi Teşvik Kanunu’nda kamu yararının sınırı oldukça genişletilmiştir ve turizm gibi bir gerekçenin dahi kamu yararı kapsamına girebileceği öngörülmüştür. Bu düzenleme belirlilik ve ölçülülük ilkelerinden oldukça uzaktır. Turizmi Teşvik Kanunu’na getirilen maddenin bir an önce Anayasa Mahkemesi’ne taşınarak iptal edilmesi gerekmektedir.