Haftanın ilk gününden herkese merhaba! 90 ülkeden 330 politikacının gizli zenginlikleri Pandora Belgeleri’yle ifşa edildi. Şimdiye kadar Türkiye’den bir politikacı listede görüntülenmediyse de İnşaat devi Rönesans Holding, listede bulunuyor.
Keyifli okumalar!
TÜRKİYE’DEN GELİŞMELER
Türkiye İstatistik Kurumu, eylül ayına ilişkin Tüketici Fiyat Endeksi’ni açıkladı. Buna göre enflasyon eylülde aylık %1,55 artarken, yıllık olarak %19,58 olarak gerçekleşti. Aralık ayına göre %13,04 olarak gerçekleşen enflasyon, on iki aylık ortalamalara göre %16,42 arttı.
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Foreign Policy köşe yazarı Steven A. Cook’un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili “bir sonraki seçimlerde aday olamayacak kadar hasta olabileceği” iddiasına tepki gösterdi. Kurtulmuş, “Birileri Türkiye’nin geriye dönmesini istiyor, birileri Türkiye’de tekrar eski dönemin tartışmalarının gündeme gelmesini istiyor. Hatta, hatta artık dışarıdan ısmarlama yazıların yazıldığı bir döneme giriyoruz.” demecini verdi.
- Gerisi: ABD merkezli Foreign Policy dergisi yazarı Steven A. Cook, geçtiğimiz cuma Erdoğan’ın “bir sonraki seçimlerde aday olamayacak kadar hasta olabileceğini,” Erdoğan sonrası yönetime geçebilecek isimler arasında istihbarat şefi Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bulunduğunu yazdı. FP yazarı, üçünün arasında Akar’ın liderliği üstlenmek için en uygun konumda olduğunu, Fidan’ın kapalı kapılar ardında faaliyet gösterdiğini, Soylu’nun ise Sedat Peker videoları sebebiyle zarar gördüğünü kalemine yansıttı.
DÜNYADAN GELİŞMELER
90 ülkeden 330 politikacının gizli zenginlikleri Pandora Belgeleri’yle ifşa edildi. Şimdiye kadar Türkiye’den bir politikacı listede görüntülenmediyse de İnşaat devi Rönesans Holding, listede bulunuyor. Ukrayna, Kenya, Çekya liderleri ve IMF’nin eski başkanı Strauss-Kahn listede bulunan diğer isimlerden bazıları. Belgeler, politikacı ve üst düzey kamu görevlilerinin, gelirlerini vergi cennetlerine aktarıp sorumlu oldukları ülkelerde “vergiden kaçındıklarını” gösteriyor.
- Aliyev: Babasının 30 yıl yönettiği ülkeye, 2003 yılında cumhurbaşkanı olan İlham Aliyev’in 2017’de kendisiyle bağlantılı yaklaşık 3 milyar doları paravan şirketler aracılığıyla akladığı ortaya çıkmıştı. Pandora Papers, Aliyev ailesinin üç çocuğunun Britanya Virjin Adaları’nda kayıtlı 44 firma üzerinden özellikle Londra ve civarında yüz milyonlarca dolardan fazla mülk alım satımı yaptığını ortaya koyarken, 2013’te dedelerine devrettikleri offshore firmalarının 2006-2017 arasında 500 milyon dolar değerinde gayrimenkul satın aldığını gösteriyor.
- Zelenskiy: Pandora Papers ile Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’in kendisine yakın olan bazı siyasi müttefikleri ile birlikte bir offshore firmasında hisse sahibi olduğu bilgisine de ulaşıldı.
- Devletten ihaleler ile gündeme gelen Rönesans Holding’in, bir yandan kamunun parasıyla Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı inşa ederken diğer yandan vergi cennetine 210 milyon dolar aktardığı ortaya çıktı.
Facebook’un yanlış bilgiler biriminin eski çalışanlarından 37 yaşındaki Frances Haugen, pazar günü Amerikan CBS televizyonunda belgeleri kendisinin sızdırdığını, Facebook’un önceliğinin, “nefret söylemiyle ve yalan haberle mücadele değil, kâr etmek olduğunu” söyledi.
- Ayrıca: Yayımlananlar arasında; ünlüler, siyasetçiler ve tanınmış Facebook kullanıcılarına şirket tarafından farklı muamele edildiğini, bu tür hesaplara diğer kullanıcılardan farklı kontrol politikası uygulandığını ya da hiçbir kontrol uygulanmadığını gösteren belgeler de var.
- Odaklı yazı: Dilerseniz Vorga Can’ın kaleminden “Çocuklar için Instagram” isimli yazımızı okuyabilirsiniz.
1,6 milyon takipçili TikTok içerik üreticisi Mary Anne Oliver-Snow, Batman serisindeki kötü karakter Penguin’i canlandırmaya çalıştığı sırada bir arkadaşını vurarak öldürdüğü için yargılandı. Cinayetle suçlanan fenomen, 20 bin dolar kefaletle serbest bırakıldı.
- Ayrıca: Snow’un 20 bin dolar kefaletle serbest bırakıldığı, TikTok’ta videolar paylaşmaya devam ettiği belirtildi. Polis kayıtlarına göre, fenomene neden bir silah taşıdığı sorulduğunda “Gotham’ı izliyorduk ve sarhoştuk, eğleniyorduk.” yanıtını verdi.
Kuzey ve Güney Kore arasında, temmuz sonunda durdurulan iletişim kanalının yeniden açılmasıyla telefon görüşmesi yapıldı.
- Detay: AA’nın Yonhap’ın haberinden aktardığına göre, Güney Kore Birleşme Bakanlığı, iki taraf arasındaki iletişim hattının ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla yeniden açıldığını açıkladı. Bu adım, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ‘zeytin dalı’ olarak iletişim kanallarını yeniden açmaya hazır olduğunu açıkladıktan bir gün sonra geldi.
YENİ NESİL İNSAN HAKLARI
Barınma Hakkı – Yeni Nesil İnsan Hakları Serisi #4
Tuğçe İncetan
Yeni Nesil İnsan Hakları serimize bu sefer aslında oldukça eski bir hak olmakla beraber günümüz dünyasında, Türkiye açısından ise özellikle son birkaç haftada gündeme gelen barınma hakkı ile devam edeceğiz. Yaklaşık iki yıl süren uzaktan eğitimin son bulup yüz yüze eğitime geçilmesiyle birlikte üniversiteli öğrenciler şehir değiştirmek durumunda kaldı. Öğrenciler, yurt kapasitelerinin yetersizliği, ev kiraları ve özel yurt ücretlerinin karşılanamayacak seviyede yüksek olması ya da kira ve ücretlerini karşılayabildikleri yerlerin sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir şekilde yaşayamayacakları kadar kötü olması sonucu kalacak yer bulamadılar. Bunun üzerine barınma hakkından mahrum bırakıldığını savunan öğrencilerin #barınamıyoruz ve #yurtsuzlar etiketleriyle farklı şehirlerde protestolar yaptığından daha önceki yazılarımızda bahsetmiştik.
Barınma Hakkı
Barınma hakkı, bireylerin yalnızca bir konuta sahip olma hakkını değil, bireylerin güven, sağlık ve huzur içinde yaşayabilecekleri güvenli, erişilebilir ve yeterli yerlerde barınma hakkını ifade eder. Barınma hakkı ilk olarak 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde tanımlanmış ve daha sonra devletlerin anayasalarında ve diğer milletlerarası sözleşmelerde yer bulmuştur. Yukarıda belirttiğimiz gibi barınma hakkının temelini oluşturan şey yalnızca dört duvardan oluşan bir yaşam alanına sahip olmanın ötesindedir. Barınma hakkı; yaşam hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı gibi haklardan ayrı düşünülemez, bu nedenle barınma hakkı tüm bireyler açısından eşit olarak sağlanması gereken en temel haklardan biridir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, barınma hakkına “konut hakkı” başlıklı 57. maddesinde atıf yapmaktadır. Bu maddeye göre “Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” Barınma hakkı kavramının diğer tüm haklarla bağlantılı olduğu ve bireylere yalnızca konut sağlanmasının çok ötesinde olduğu düşünüldüğünde Anayasa düzenlemesi oldukça yetersiz kalmaktadır.
Her ne kadar devlete konut ihtiyacını karşılayacak tedbirler alması yükümlülüğü yüklenmişse de, temel hak ve özgürlükler bağlamında bu yükümlülüğün bireyler için elverişli, ulaşılabilir, yeterli, güvenli ve sağlıklı konut sağlanması olarak geniş değerlendirilmesi gerekir.
Türkiye’de yaşanan barınma krizi bağlamında devletin yükümlülükleri neler?
Barınma hakkının tarihi çok geçmişe dayansa da ne yazık ki ekonomik sıkıntılar, gayrimenkul sektörünün finansallaşması, toplumsal eşitsizlikler gibi sebeplerin artması sonucu günümüz dünyasında özellikle de Türkiye’de barınma hakkı önemli bir konu haline gelmiştir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi Anayasa’da barınma hakkı dar anlamda ele alınmıştır ve devletin yalnızca konut ihtiyacını karşılayacağı öngörülmüştür. Oysa devletin yükümlülükleri arasında Anayasa’da yazanın ötesinde, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerde de yer alan, bireylerin gerek kendisi gerek ailesi için yiyecek, giyecek, konut, sağlıksal bakım, gerekli toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine erişme hakkını sağlama yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğü yerine getirirken bireylere yalnızca bir konuta oturabilme hakkı vermenin de ötesinde, erişilebilir, yeterli, sağlık ve güvenlik içinde yaşayabileceği bir barınma hakkı vermesi bir zorunluluktur.
Dolayısıyla gerek Anayasa’nın ruhu gerek barınma hakkının temel hak ve özgürlüklerden olması ve Türkiye’nin tarafı olduğu milletlerarası sözleşmelerde yer alan düzenlemeler, devletin son günlerde barınma krizinin öznesi olan üniversite öğrencileri için yaşanabilir, erişilebilir, yeterli ve güvenli barınma imkanı vermesini zorunlu kılmaktadır.