Tam bir yıl önce Wuhan’da ortaya çıkıp tüm dünya düzenini değiştiren Covid-19’un yıkıcı etkilerini ortadan kaldırmaya aday güzel haber Pfizer’den geldi. Basında daha çok aşıyı bir Türk-Alman çiftin geliştirdiği gerçeği yer alsa da aşının nasıl geliştirildiği de bir o kadar ilgi çekici.
Aşıyı keşfeden Dr. Özlem Türeci ve Prof. Uğur Şahin önderliğindeki BioNTech şirketi aslında kanser için kişiye özel immünoterapi, yani bağışıklık sisteminin kanser hücreleriyle savaştırılması tedavisi odaklı bir merkez. İlk bakışta kanser tedavisi ve aşı üretimi birbirinden oldukça farklı görünse de aslında dünyanın karşı karşıya olduğu bu virüse karşı bağışıklık kazanmasının yegâne yollarından biri bu iki alan arasındaki kesişimde yatıyor. Önümüzdeki aylarda dağıtılması beklenen aşının en ilgi çekici özelliklerinden biri alışılagelmiş aşılar gibi tavuk yumurtaları içerisinde üretilmemesi ve içerisinde zayıflatılmış patojenlerin bulunmaması. Yani geliştirilen bu aşının içinde çeşitli kimyasallarla etkisi minimuma indirilmiş koronavirüs bulunmuyor. Bu nedenle aşı içeriğinin vücuda girdiği anda hastalığın kendisine yol açması da mümkün değil.
mRNA:
Yeni aşıda tıpkı kanser hastalarına uygulanan immünoterapi aşılarındaki gibi söz konusu hastalık veya tümörle ilgili DNA parçasını kodlayan mesajcı ribonükleik asit (mRNA) molekülleri bulunuyor. Bu mRNA molekülleri, dayanıklılıklarını ve kodladıkları proteinin vücuttaki sentezinin verimini artırmak için çeşitli işlemlerden geçirildikten sonra vücuttaki etkisini göstermeye hazır hale geliyor. COVID-19 aşısında bulunan mRNA parçaları kanser aşılarından farklı olarak bir tümöre ait antijeni değil, koronavirüsün üzerinde bulunan ve virüsün genetik materyalinin hücrelerimize girmesini sağlayan S-proteinini kodluyor. Yani aşıda bulunan mRNA parçaları, kodladıkları bu S-proteinlerinin hücrelerimizde salgılanmasını sağlıyor ve bu yabancı proteine karşı güçlü bir bağışıklık sistemi tepkisine sebep oluyor. Böylece bağışıklık sistemi hücrelerimiz bu proteinle bir daha karşı karşıya geldiklerinde onu hatırlıyor ve aktifleşerek koronavirüsü hücreye bağlanması gerçekleşmeden etkisiz hale getiriyor.
Bu benzersiz aşı, klinik denemeler sonrası başarısını tüm dünyaya duyurmuş ve tünelin sonundaki ışığı bizlere göstermiş durumda. Fakat oldukça kırılgan bir yapıya sahip olan aşının saklanma koşulları ve dağıtım aşaması herkesin kafasında soru işaretleri bırakmaya devam ediyor.