O, bir sporun değil, tüm sporların en büyük operasyonunu yönetti. O, spor tarihine adını adeta kelepçeledi. Lance Armstrong, tam yedi kez Fransa Bisiklet Turu’nu kazanarak adını dünyaya duyurmuş ABD’li bisikletçi. Armstrong, 18 Eylül 1971’de doğdu. Spora triatlonla başladı, ardından adını dünyaya çeşitli şekillerde birkaç kez duyuracağı bisiklet sporuna yöneldi. 1992 yılında profesyonel bisiklet hayatı başladı. 92-96 yılları arasında pek önemli başarılar elde edemedi. Fransa Bisiklet Turu’nda 2 etap birinciliği ve ABD’nin önemli yarışlarından olan Tour DePont’u kazandı.
Lance’nin hikayesi, 1996 yılının 2 Ekim’inden sonra başlıyor. Bu tarihte 3. aşama testis kanseri olduğu, kanserin beynine sıçradığı ve ancak %40 hayatta kalma şansı olduğu açıklandı. Fakat Armstrong yılmadı, 1997 yılında kanseri yendi. Kanseri yendiği yıl, “LiveStrong” vakfını kurdu ve on binlerce kanser hastasına umut ışığı oldu. Sarı renkli LiveStrong bileklikleriyle dünyanın neredeyse her yerinde vakfının reklamını yaptı.
1998 yılında US Postal takımına katıldı ve organizasyonunu başlattı. Armstrong 1999 yılından 2005 yılına kadar Fransa Bisiklet Turu’nu üst üste 7 kez kazanarak, temiz yollarla kırılması imkansıza yakın bir rekora imza attı. Armstrong sporu bıraktığını açıkladığı 2005 yılına kadar, birkaç kez doping soruşturması geçirmişti. Ancak soruşturmalar, testler ve tanık ifadeleri Armstrong’un temiz olduğunu kanıtlamıştı.
Ama 7 kez Fransa Bisiklet Turu’nu kazanan Lance’yi rahat bırakmak istemiyorlardı. Adının yanında çok fazla soru işareti vardı. Soru işaretlerini ortadan kaldıracak olan açıklama, 2011 yılında Lance’nin eski takım arkadaşından geldi. Tyler Hamilton, Lance’nin 99-00-01 yıllarında doping yaptığını açıklamıştı.
2012 yılında, Anti Doping Ajansı soruşturma başlattı. Soruşturmanın neticesinde 1 Ağustos 1998 tarihinden itibaren tüm yarışları iptal edildi, madalyaları ve ödülleri geri alındı. Davanın gerekçeli kararıysa, Lance’nin aslında ne yaptığını apaçık ortaya koyuyordu. “Kanıtlar, herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde, spor tarihinin en karmaşık, en profesyonelce ve en başarılı doping programının uygulandığını göstermektedir.”
Peki Armstrong, yıllar boyu sürdürdüğü; sadece kendisini değil, takım arkadaşlarını da sürüklediği bu skandalları nasıl gizli tuttu?
Öncelikle ortaya çıkarılması en zor dopinglerden birini uyguladı. En basit haliyle anlatmak gerekirse, kendi kanını dopinge dönüştürdü. Yarışmalardan yaklaşık bir ay önce aldığı kanını soğutarak, tekrar kendine enjekte ediyordu. Bu sayede kasları daha güçlü, tempolu ve uzun süre yorulmadan çalışıyordu. Ayrıca dopingi yarışma sırasında kullandığı suluklarla alıyordu.
Tüm bunlar ortaya çıktıktan sonra bir açıklama yapması gerekiyordu. Gerekli açıklamayı 2013 yılında ünlü talk showcu Oprah’a yaptı. Doping yaptığını kabul ettikten sonra, pişman olduğunu belirtmesine rağmen bir açık kapı bıraktı: “Geçmişe dönsek ve kimse temiz olmasa, ben yine yapardım.”
Lance Armstrong; dünyanın en ünlü bisiklet sporcularından biri. Ününü, yıllar boyu sakladığı dopinglerle kazandığı yarışlarla, yaşama şansının çok düşük olduğu kanseri yenmesiyle ve kanser hastalarına umut olmasıyla kazandı. Şimdilerdeyse yaptığı yanlışların unutulup, insanların arasına tekrar karışacağı günleri bekliyor.