ÖNERİLER

Endişeye Mahal Var!

Psikolojide anksiyete olarak da bilinen kaygı, tehlikeli durumlarda, vücuda meydan okumaya hazır olması gerektiğini haber veren sinyaldir. Rollo May ise bu kavramı hayatın anlamını keşfetme yolunda önümüze açılan kapı olarak tanımlar.

Çift Faktör Kuramı: İş Tatmini İçin Olmazsa Olmazlar ve Olursa Tadından Yenmezler

İnsanların işlerinden beklentileri nelerdir? Sadece daha yüksek kazanç mı yoksa güvenli ve kurumsal bir sistem, iyi ilişkiler bulunan iş ortamı, kariyerleri için ilerleme olanakları veya bütün bunlarda ayrı, bambaşka bir şey mi?

Arketiplerin Macerası: Monomit Kuramı

Carl Jung, Mircea Eliade, Theodore Gaster ve Heinrich Zimmer gibi mitoloji üzerine araştırma yapan bilim insanları arasından Joseph Campbell önemli bir teorisi ile ayrışır.

Temel İkna Stratejileri

“İkna edilmişlerle yola çıkılmaz!” diyor şair. “Yola, inanmışlarla çıkılır.” İkna edilmenin inanmış olmaktan ne farkı var? Biri ikna olduysa da kendi özgür iradesi ile ikna olmuyor mu?

Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

Evrensel olarak mitlerde, masallarda, rüyalarda ve filmlerde bulunan aşamaların ortak yapısal unsurları vardır. Joseph Campbell bu unsurları on iki aşamada incelediği bir teknikten bahseder: kahramanın sonsuz yolculuğu.

Kitleler Psikolojisi ve Siyasi Hipnoz

Siyasal iletişimde hipnoz, özellikle seçim ve referandum öncesi propaganda süreçlerinde önemli bir etkiye sahip yöntemler bütünü olarak düşünülebilir. Siyasi aktörler tarafından propaganda sürecinde sıklıkla kullanılan bu yöntemler, aslında hitap ettikleri kitlenin iradesini etki altına almanın en ilkel yolu olarak görülebilir.

Tam Kapanma Günleri ve Jonah Kompleksi Üzerine

Gerçekleştirilmemiş planlar, son ana bırakılmış işler, yarım kalmış eğitimler, bitirilmemiş kitaplar, izlenmemiş filmler ve henüz başına dahi oturulmamış çeşitli ev hobileri… Hayatımıza pandemi süreciyle birlikte giriş yapan sosyal izolasyon ve uzaktan çalışma kavramları, rutinlerimizi belki de hiç olmadığı kadar değiştirdi.

Reklam, Bilinçdışı ve Öyküleme

Bernays sonrası oluşan manipülasyon kültüründe reklamlar bilgilendirmeden ziyade ihtiyaç oluşturma ve güdüleme amacı ile hazırlanır oldu. Böylelikle ürüne veya hizmete dair teknik bilgiler arka plana atılmaya hatta reklamlara konu olmamaya başladı.

Tam Kapanma Günleri ve Jonah Kompleksi Üzerine

Date

Gerçekleştirilmemiş planlar, son ana bırakılmış işler, yarım kalmış eğitimler, bitirilmemiş kitaplar, izlenmemiş filmler ve henüz başına dahi oturulmamış çeşitli ev hobileri… Hayatımıza pandemi süreciyle birlikte giriş yapan sosyal izolasyon ve uzaktan çalışma kavramları, rutinlerimizi belki de hiç olmadığı kadar değiştirdi. Çoğumuz için ulaşım ve sosyalleşme gibi konularda önceden hayal edemeyeceğimiz ölçüde zaman tasarrufu mevcut. Yine de son olarak deneyimlediğimiz tam kapanma süreciyle birlikte bir şeyleri “olduramama” duygusu kendini tekrar hissettirmiş olabilir. “İnanmak başarmanın yarısıdır” derler. Peki ya başarıya inanmak, başarılı olmayı istemek düşünüldüğü kadar basit bir algoritmaya mı sahip yoksa zihnimiz bize çaktırmadan kendini sabote etme eğiliminde mi?

Kaynak: verywellmind

İhtiyaç Hiyerarşisi Kuramı
Hümanistik psikolojinin kurucularından kabul edilen Abraham Harold Maslow, sosyal kimliğin oluşumunda etkili olan ihtiyaçları hiyerarşik olarak sıralayıp günümüzdeki motivasyon kuramlarının da temelini oluşturan bir piramit şemasıyla açıklar. Piramidin en tepesinde bulunan kendini gerçekleştirme ihtiyacının karşılanması için öncelikli olarak hiyerarşinin daha alt kademelerindeki fizyolojik, güvenlik, sevgi-aidiyet ve değer ihtiyaçlarının sırasıyla tatmin edilmesi gerekmektedir. Bu teoriye göre, bazı ihtiyaçlar diğerlerine göre öncelikli durumdadır. Örneğin susuzluk anında sosyal ilişkilere odaklanmayız veya evsiz kalmış biri itibarı konusunda pek bir beklentiye sahip olmayabilir.

Maslow’a göre insanların temel ihtiyaçlarını tatmin etmek için mücadele ettiği ilk gelişim aşamalarında çevre çok önemlidir. Güvenlik, sevgi ve aidiyet ihtiyaçlarının tümü, diğer insanların da memnuniyeti için işbirliğine bağlıdır. Daha sonra, daha yüksek ihtiyaçlar ortaya çıktıkça, insanlar çevreye ve başkalarının ödüllerine veya onayına daha az bağımlı hale gelir ve davranışı yönlendirmek için kendi iç deneyimlerine giderek daha fazla güvenirler.

Kendini Gerçekleştirme
Kendini gerçekleştirme, bir kişinin kabiliyetlerinin tam gelişimi ve potansiyelinin farkına varılması olarak ifade edilebilir. Bu kavram bir ihtiyaç olarak hiyerarşinin en tepesinde yer alır. Bireyin tüm yetkinliklerinin ve kabiliyetlerinin aktif kullanımını içerir. Maslow, araştırmalarının sonucu olarak kendini gerçekleştirme ihtiyacını tatmin eden kişilerin psikolojik bağlamda sağlıklı olduğunu kabul eder. Fakat piramidin tepesine çıkarken düz ve kolay bir patikadan geçmiyoruz. Maslow, insanların kendini gerçekleştirme yolunda potansiyellerinden korktuğunu öne sürer ve bunu Jonah kompleksi olarak adlandırır.

Jonah Kompleksi
Yeteneklerimizin keşfi mutluluk getirir ancak bu yeni yeteneklerle birlikte gelen yeni sorumluluklar ve görevler, bilinmeyenden korkma ve kaygı duygularını da beraberinde getirir. Maslow’un Jonah Kompleksi olarak ifade ettiği bu iç çatışma, adını tanrının kendisine verdiği görevden kaçmaya çalışan İncil peygamberi Jonah’dan almıştır. Bu sebeple yerli literatürde Yunus kompleksi olarak da geçer. Kıssaya göre Ninova halkını uyarmak için tanrı tarafından elçi tayin edilen Jonah, bu görevi yerine getirmek yerine başka bir gemiye binerek bu ulvi görevden kaçmaya kalkışır. Kıssadaki analoji, zihin dünyamızdaki durumları açıklamada oldukça isabetli. Jonah’ın yaşadığı şekliyle fırsattan, sorumluluktan, ihtimallerden bir kaçış durumu ve zaruri olarak sonrasında bir balığın içerisinde iradesinin sınırlandırılması ve yaşanan karmaşa…

Jonah Kompleksi, kişinin temel değerlerini ve kapasitelerini gerçekleştirme fırsatından geri çekilmesi anlamına gelir. Temel tetikleyicileri arasında bir kariyer veya eğitim değişikliği yapma, bir iş kurma, sanatsal veya sportif bir pozisyon için seçmelere katılma, hedeflenen bir amaca ya da ilişkilerde daha derin bir samimiyet düzeyine ulaşma veya yeni bir coğrafi konuma taşınma gibi kararlar yer alır. Çoğumuz gündelik hayatta Jonah’ınki gibi bir ikilemle ya da gelecekteki olimpik sporculara veya Nobel ödülü adaylarına sunulan devasa zorluklarla yüzleşmeyiz. Buna rağmen, uygun koşullar sağlandığında, her birey Jonah Kompleksi’nin bir formuyla karşılaşabilir.

Pandemideki sosyal izolasyon ve hatta tam kapanma süreci gibi kendimize bolca serbest zaman kalan dönemler, kısıtlı zamana sahip olduğumuz önceki yaşantımızdan farklı olarak bize çeşitli planlar gerçekleştirmek, gelişmek ve ilerlemek için bir fırsat sağlar. Böyle durumlarla karşılaşan herkesin zihninde ilk etapta bu görüş belirir. Fakat gerçek dünyada zihnimizde kurguladığımız durumlardan çok, farklılarıyla ve düşünebildiğimiz dinamiklerden çok daha karmaşık durumlarla karşı karşıyayız. Bu sebeple karmaşık bir savunma mekanizması bize sınır belirleme eğilimine girer ve tıpkı Jonah’ın kendisini balığının karnında bulması gibi biz de kendimizi Jonah Kompleksi içerisinde buluruz.

Jonah and the Whale – Pieter Lastman, 1621

Sınır Belirleme
Bazı durumlarda algısal ve duygusal yanılsamalar sebebiyle eylemlerin veya davranışların sonuçları tam olarak kestirilemeyebilir. Bu bağlamda sınır belirleme, kendini gerçekleştirme aşamasında önemli bir gereklilik olarak karşımıza çıkar. Özgürlük ve hareket alanı net olmayan zihinler, tıpkı Jonah’ın kendini balığın midesinde bulması gibi bir savunma mekanizması olarak kendi sınırlarını yaratıp bu durumu patolojik kabul edilebilecek bir vaziyette ele alma eğiliminde olacaktır.

Sınır belirleme ifadesi ilk etapta kısıtlama ve engel kavramlarını çağrıştıran negatif bir izlenim bırakmaktadır. Fakat kendini gerçekleştirme düzleminde sınır belirleme, kişinin kendisine karşı koyduğu kısıtlamalarla dış dünyaya “alan tanır” şekilde değil, dış dünyaya karşı koyduğu kısıtlamalarla kişinin kendisine “alan tanır” şekilde işlev gösterir. Örnek olarak bir baraj inşasını nehir için belirlenen sınır olarak düşündüğümüzde bu durum o nehrin baraj gölü potansiyelini desteklemekte ve aslında sınırla birlikte bir alan da sağlamaktadır.

Ebeveynlerin dengesiz tutumlar sergilemesi çocuklara güvensizlik verir. Aslında bir yandan çocuklar, davranışlarında belirli kısıtlamalara ihtiyaç duyar. Aynı şekilde stabil ve belirli kuralları olan bir toplum da yetişkinlerin ihtiyacı olan güveni sağlar. Pandemi sürecinde bireysel zaman yönetimi adına daha az kısıtla daha az verim göstermemiz de bu durumla bağlantılıdır.

Tıpkı sınır belirlemeyen ebeveynlerin çocuk yetiştirme aşamasında negatif etkileri ve kural koymayan idarelerin halkı için bir kaos ortamı hazırlaması gibi pandemi kapanmaları da kişinin kendi içinde benzer bir mental durumda kalmasına zemin hazırlar ve onu kendini gerçekleştirme ihtiyacını karşılamaktan uzaklaştırır.

Bir problemi saptamak ve kaynağına inerek onu çözmek birbirinden farklı süreçlerdir ve farklı yaklaşımlara ihtiyaç duyarlar. Bu konuyla ilgili de bir adım atmadan önce sınır belirleme ve çevresel faktörleri yapılandırmanın kolay bir süreç olmadığını kabul etmek gerekir. Hatta öyle ki; Jonah kıssasından anlayacağımız üzere tanrı bile bu anlamda zorlanmakta.