Etkisini her geçen gün daha çok hissettiğimiz iklim değişikliğinin yarattığı kuraklık sebebiyle ihtiyaç fazlası su tüketimi ve çevreye verdiği zarar gündemimiz oldu. Bu kapsamda su tüketiminden en fazla sorumlu olan sektörlerden olduğu için sanayiye, spesifik olarak da petrolden sonra en çok çevre kirliliğine sebep olan tekstil sektörüne yakınan bakmakta fayda var.
Küresel su arzının yaklaşık %20’si sanayi için kullanılmaktadır. Türkiye’de ise sanayi kullanımı 2012’de %17,2 iken 2030’a kadar bu oranın %20’lere ulaşması beklenmekte. Ülkemizin sanayide su kullanımı dünya ortalamasına yakın olmasına rağmen Avrupa ülkelerinin çok altında. Örneğin, Avusturya ve Belçika’da su talebinin %70’ini elektrik sektörü de dahil olmak üzere sanayi oluşturuyor.
Geçen yüzyılda teknolojik gelişmeler sayesinde fabrikaların su tüketimi ve çevreye verdikleri zarar ciddi miktarda azaldı. Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra basınçlı ve düşük hacimli hortum başlıkları, otomatik kapatma sistemleri, düşük su tüketimli spreyler, tank temizliği için sprey toplar, sıcak suyla yıkama yerine buhar ve ultrasonik temizlik gibi teknolojiler su verimliliğini yükseltti. Fakat, mevcut iyileşmeler ne yazık ki iklim ve çevre krizleriyle mücadele için yeterli değil.
Soruna bölgesel yaklaştığımızda yoğun sanayileşme sebebiyle tekstilde su tüketiminin Marmara bölgesi için özellikle büyük bir sorun olduğunu görüyoruz. Çevreye daha duyarlı olmanın ve su tüketimini azaltmanın birden çok yolu olmakla birlikte günümüzde buna öncelik veren üretim süreçleri, “temiz üretim” olarak adlandırılıyor. Tekstilde temiz üretimin ilk adımlarından biri atıksu arıtımı ve atıkların uygun bir şekilde bertaraf edilmesi. Bu süreçlerin geliştirilmesinde hem işletmelere hem de organize sanayi bölgelerinden sorumlu olan belediyelere oldukça çok iş düşüyor.
Tekstilde temiz üretimin ikinci ana ilkesi kimyasal kullanımının azaltılması. Hammaddelerin tekstil ürünlerine dönüşüm süreci için yaklaşık sekiz bin farklı yapay kimyasal madde kullanılıyor. Öte yandan küresel endüstriyel su kirliliğinin %20’sinin tekstil boyama ve işleme süreçlerinden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Çevre bilincinden yoksun fabrikalarda ise bir kilogram tekstil ürününü kimyasallardan arıtmak için 400 litreye kadar su kullanılıyor. Her geçen gün teknoloji geliştiricileri tekstil üretiminde kimyasal ve boya kullanımını azaltan yenilikçi sistemler geliştirseler de yüksek maliyetler sebebiyle imalatçılar bu teknolojilerden rahatça yararlanamıyor.
Türkiye’de tekstil sektöründe su verimliliğini arttırmak ve çevre kirliliğini azaltmak için yasalarımız ne yazık ki oldukça yetersiz. Her ne kadar mevzuatların metinleri temiz üretim teknolojilerine atıflarda bulunsa da “Tekstil Sektöründe Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Tebliği” haricinde bir yasa veya eylem planı mevcut değil. Sonuç olarak, tekstil sanayisinin çevreye verdiği zarara ve susuzluk sorunumuzun aciliyetine rağmen temiz üretim süreçlerine yakın zamanda geçmemiz mümkün gözükmüyor.