Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin Doğu Karadeniz bölgesinde ve Batı Avrupa’da meydana gelen sel afetlerinin anısı henüz tazeyken yeni bir felaketle karşılaştık; orman yangınları! Antalya’yla başlayan bu süreç bugüne kadar otuzdan fazla şehre yayıldı ve yüzden fazla yangın haberini beraberinde getirdi. Her gün anbean takip ettiğimiz bu üzücü olaylarda hayatını kaybedenlerin sayısı dörde yükseldi. Tatil yörelerine yakın birçok noktada büyük ölçekli yangınların eş zamanlı çıkması sabotaj ihtimalini de akıllara getiriyor. Peki bu bir sabotaj mı ve sabotaj olmasının bir önemi var mı?
NASA’nın düzenli olarak yayınladığı dünyadaki yangınları gösteren haritası konuya farklı bir bakış açısıyla yaklaşma fırsatı sunuyor. Sadece kendi coğrafyamız eksenli düşünmek yerine, daha büyük resmi görmemizi sağlayan bu harita, bize aslında dünyanın birçok bölgesinde eş zamanlı olarak aynı sorunun yaşandığını göstermekte. Bu da yangın felaketlerinin Türkiye’ye özgü sebeplerle değil de yüksek sıcaklıklar ve düşük nem oranları gibi küresel etkilerden kaynaklanmış olabileceğini düşündürmektedir.
Son zamanlarda yaşanan tek doğa felaketinin orman yangınları olmadığını, geçtiğimiz haftalarda yangınların tam zıttı bir şekilde dünyanın sellerle boğuştuğunu hatırlayabiliriz. Sadece Almanya’da sel felaketinde 190 kişi, Batı Avrupa ülkelerinde ise 1000’in üzerinde kişi hayatını kaybetmişti. 1 Ağustos’ta Van’da yaşanan selle beraber, bu felaketin her an hayatımızda olmaya devam edeceğini tekrar görülmüş olduk. Tüm doğal felaketler bir bütün olarak değerlendirildiğinde afetlerin sıklığının artmasının ve zamanlamalarının değişmesinin iklim kriziyle ilgili olduğunu düşünebiliriz.
Küresel felaketler denince akıllara ilk gelen olaylardan biri 2020’de 2 milyon hektardan fazla alanın yandığı Kaliforniya yangınlarıdır. Bu yangınların söndürme çalışmalarında 17 bine yakın itfaiyeci görev almış ve 30’dan fazla insan hayatını kaybetmiştir. Hafızalarda yer eden bir diğer olay ise 2020’de yaşanan ve aylarca süren Avustralya yangınlarıdır. Bu yangınlarda 240 bin insan evlerinden ayrılmak zorunda kalmış, 28 kişi ve 1,25 milyar hayvan hayatını kaybetmiştir. Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz orman yangınları bölgesel değil, küresel bir sorundur. Sadece ormanlarla sınırlı kalmayan yangın felaketleri artık insanların yaşam alanlarını da tehdit etmektedir. Şayet kalıcı çözümler bulunmazsa her geçen gün afetlerin vereceği zararlar katlanarak artacaktır.
Peki, bu orman yangınlarının sebebi ne? Uzmanlar küresel ölçekte artan yangınların ana nedenlerini iklim değişikliği ve bilinçsizlik olarak listeliyor. Günün sonunda Türkiye’deki orman yangınlarının sabotaj olup olmadığı yetkililer tarafından belirlenecektir ancak, bu sorunun cevabı çok da önemli değil aslında. Yangınlar her ne sebeple çıkarsa çıksın bir takım temel önlemlerle etkileri en aza indirilebilir. Bu önlemlerin başında ormanlarda ateş yakılmasının ve kampçılığın sınırlandırılması, peçete gibi tutuşması kolay olan maddelerin atılmaması ve çevrenin temiz tutulması geliyor. Kısa vadede atılabilecek bu adımların dışında devletlerin karbon salınımlarını en aza indirerek iklim değişikliği ile mücadele etmeleri ise en etkili ve zaruri önlem.
Sabotaj veya doğal felaket, doğa bize bu yükü artık kaldıramayacağının sinyallerini çoktandır veriyor. Çözüm ise başkalarından medet ummak yerine her vatandaşın ve kurumun üzerine düşen görevleri yerine getirmesi, Türkiye’yi yangınların rahatça mahvedebileceği bir ülke olmaktan kurtarmamız.