2 Aralık 2021 Perşembe gününden herkese merhaba!
Bu hafta Türkiye’yi de giderek yakından ilgilendirmeye başlayan Ukrayna – Rusya gerginliğinin tarihini yakından inceliyoruz. Ayrıca Fransa’ya dair biri tarihî biri politik olmak üzere iki önemli gelişmeyi ve ABD 2022 ara seçimlerinde Senato adaylığı için yarışacak ilk Türk’e dair ilk izlenimleri aktarıyoruz.
Keyifli okumalar!
DÜNYADAN GELİŞMELER
Rusya ve Ukrayna Gerginliğini Anlamak
Doğaç Özen
Rusya ve Ukrayna arasında esen soğuk rüzgârlar, geçtiğimiz hafta Rusya’nın Ukrayna sınırına yığınak yapmasıyla yeni bir boyuta taşındı. Uzmanların uyarılarına göre tehlikeli boyutlarda olan bu hareketlilik, bir süredir sakinliğini koruyan Doğu Ukrayna’nın yeniden hareketli günlere sahne olma ihtimalini beraberinde getiriyor. Peki, süreç nasıl bu noktaya geldi? Bunu anlamak için Ukrayna-Rusya ilişkilerinin uzak geçmişini, yakın geçmişini ve bugününü incelemek anlamlı olabilir.
Uzak geçmiş
Ukrayna, 1922’de Sovyet Rusyası’nın parçası olmadan önce 1917’de ve 1921’de Rusya ile iki kere savaşıyor ve ikisinde de yeniliyor. Bu zaferler sonucunda Ukrayna’ya komünizmi getiren Rusya, aynı zamanda ülkeden birçok Ukraynalının da kaçmasına sebep oluyor. Bu kaçışların ve kalan muhalif Ukrayna entelijansiyasının idamlarının on yıllarca sürdüğü biliniyor.
Sovyetler dönemi
SSCB’nin kurulması ve merkezi otoriteyi sağlamasının ardından tüm ülkede yaşanan bir kıtlık sezonu yüzünden gıda kaynaklarının kalkınma planlarına göre kullanılması gerektiği ortaya çıkıyor. Bu sebeple SSCB yönetimi, 1932-1933 yılları arası yaptığı planlamada önceliği ülkenin her yanındaki işçilere veriyor ve aynı yıl Ukrayna’da üç ila 12 milyon arası insan planlanmış bir kıtlık sebebiyle hayatını kaybediyor. “Holodomor” olarak bilinen bu olay, günümüzde 14’ten fazla ülke tarafından soykırım olarak tanımlanmakta ve uluslararası hukuk kapsamında hala tartışılmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrası SSCB’nin başına gelen Nikita Khrushchev, 11 yıl Ukrayna Sosyalist Cumhuriyeti’nde görev almış biri olarak Ukrayna dinamiklerini iyi biliyor ve Ukrayna’nın özellikle doğu bölgelerine önemli yatırımlar yapıyor. Kırım’ı Sovyet Rusyası’ndan alıp, Ukrayna Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlıyor.
Yakın geçmiş
Bu yatırımların yapıldığı ve iyi ilişkilerin sürdürüldüğü yerlerde bugün hâlâ Rusya’ya karşı yoğun bir sempati besleniyor. Harita, 2001 yılına dair bir nüfus sayımına ait. Kırım’da neredeyse %60’a varan Rus oranı, doğu bölgelerde de %30 üzeri bir orana sahip. Aynı şekilde, 2010 yılında gerçekleştirilen bir çalışma Batı Ukrayna’da Rusya’ya olan onayın %15’lere kadar düştüğünü gösterirken, bu rakam Doğu Ukrayna’da %60’ları buluyor. Bu veriler her ne kadar 2021 yılında değişmiş olsa da 2014 senesinde yaşanan Ukrayna Euromaidan Devrimi ve hemen sonrasında yaşananlar hakkında ipucu veriyor.
Yanukovych dönemi
2009 seçimlerinde Ukrayna’nın başına gelen Viktor Yanukovych, Ukrayna’nın 1991-2009 arası izlediği Batı yanlısı politikaları teker teker yürürlükten kaldırıyor ve Vladimir Putin yönetiminin direktifleri uyarınca hareket etmeye başlıyor. Bu durumdan son derece rahatsız olan Batı Ukraynalılar, neredeyse üç ay sürecek olan 2014 Euromaidan Devrimi’ni gerçekleştiriyor ve Viktor Yanukovych, Rusya’ya kaçıyor.
Yukarıdaki haritada da görüleceği üzere, Kırım’da çoğunlukla Ruslar yaşıyor. Vladimir Putin hükûmeti, Euromaidan eylemlerinde ortaya çıkan karışıklık sebebiyle bir ay içerisinde;
- Kırım Eyalet Binasını kuşatıp hükûmeti deviriyor,
- %4’den az oy alan Rusya’yla Birleşme Partisi temsilcisini başa getiriyor,
- Kırım Eyaleti’nin bağımsızlığına ve ardından Rusya’ya katılmasına dair referandum yapılıyor,
- Bağımsızlık kararı çıkan referandum Rusya tarafından tanınıyor ve bu sayede Rusya, Kırım’ın ilhakını gerçekleştirmiş oluyor.
Bugün, Kırım’ın Rusya’nın toprağı olduğunu BM üyelerinin sadece %13’ü tanımaktadır. Türkiye, birçok ülkenin aksine tarafsız kalmayı değil, tanımamayı seçmiştir. Türkiye’nin bu tutumunun Kırım Türklerinden de kaynaklandığı belirtilebilir.
Ayrıca, aynı eylemler neticesinde yine Rusların çoğunlukta olduğu Luhansk ve Donetsk şehirleri de bağımsızlıklarını ilan ediyor. Bu iki bölge, Donbass bölgesi olarak da biliniyor. Donbass, bugün hâlâ bağımsızlık talep eden milisler tarafından yönetilmektedir.
Günümüz
2014 tarihinde yaşanan olaylar neticesinde yönetime gelen Volodymyr Zelensky yönetimi ile NATO sıcak ilişkiler içerisinde. Aynı tarihten bu yana yalnızca ABD’den iki trilyon doların üzerinde savunma ve silah yatırımı alan Ukrayna, geçtiğimiz sene de savunma envanterine Patriot füzelerini katmıştı. Ukrayna, NATO üyeliği için gerekli adımları atıyor ve geçtiğimiz şubat gerçekleştirilen NATO toplantısında hâlihazırda Ukrayna’nın NATO Üyelik Eylem Planı çerçevesinde olduğunu ve “eninde sonunda bir NATO üyesi olacağını” belirtiliyor.
Bu durum, Rusya’yı oldukça rahatsız ediyor. 2014’ten beri bölgede çok sayıda insanın ölümüne yol açan bu çıkmaz için taraflar birbirlerini suçluyor. Rusya, Ukrayna’yı bölge insanının taleplerine sırtını dönmek ile suçlarken, Ukrayna ise Rusya’nın iç işlerine karıştığını ve ayrılıkçı unsurları silahlandırdığını belirtiyor. Fakat uzmanlar, bu silahlanma yarışının kısa vadede bir çatışmaya sahne olmayacağını düşünüyor. Zira Ukrayna eskisi kadar kolay lokma değil ve Batı ittifakı ile yakın ilişkiler içerisinde. Rusya, askeri yığınağın kendi ulusal güvenliğini koruma altın almak için olduğunu iddia etmekle beraber, NATO’nun Rusya sınırına aynı yığınağı yapması halinde tansiyonun ciddi boyutlara çıkabileceğini belirtti. Bu açıklama, ABD Savunma Bakanlığı’ndan gelen ve Ukrayna’ya tam destek açıklayan bildiri ile aynı gün yayımlandı.
GELİŞMELER
Geçtiğimiz hafta Fransa’ya dair önemli iki olaya tanıklık ettik.
- Fransa’nın önde gelen bilim insanlarının, sanatçılarının, askerlerinin ve politikacılarının anısının yaşatıldığı Paris Panteonu’nda artık siyahi bir Fransız kadın da temsil edilecek. Geçtiğimiz yüzyıl Fransa’sına darbe vuran siyahi şarkıcı ve aktivist Josephine Baker, hayatına birçok önemli başarıyı sığdırmış sıra dışı bir karakter.
- ABD vatandaşı olarak doğan Baker, 1930’larda geldiği Fransa’ya aşık oluyor ve Fransız vatandaşlığına geçeceği süreç başlıyor. Egzotik sanatıyla ülkenin ve kıtanın en ünlü sanatçılarından biri haline geliyor.
- İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransa ve müttefik devletler için ajanlık yapmaya başlıyor.
- Baker, savaş sonrası başta ABD olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde ırkçılığa karşı mücadele etmeye başlıyor. Martin Luther King’in Beyaz Saray önündeki önemli mitinginde konuşan tek kadın olarak kayda geçiyor.
Bir başka gelişme ise 2022’de gerçekleşmesi planlanan Fransız Başkanlık Seçimleri ile alakalı.
Fransız popülist gazeteci Eric Zemmour, dün resmî olarak adaylığını açıkladı. Bu amaç ile yayınladığı 10 dakikalık YouTube videosu 24 saat içinde 2,1 milyondan fazla izlenen Zemmour’un kampanyası “Fransa’yı kurtarmak” üzerine gerçekleşeceğe benziyor. Fransa’nın köklü tarihine dikkat çeken Zemmour, siyasetçilerin ve elitlerin ülkeyi bataklığa sürüklediğini iddia ederken, eski Fransa’yı geri getireceğine de söz veriyor.
ABD’de ilk kez bir Türk, Senato üyeliği adaylığı için yarışacak.
Kendisi ABD, ailesi Türkiye doğumlu ünlü tıp doktoru Dr. Mehmet Öz (ABD’de bilinen adıyla Dr. Oz), ABD Senatörlüğüne Cumhuriyetçi Parti’den aday olduğunu geçtiğimiz hafta resmî olarak açıkladı. ABD’nin Pensilvanya eyaletinde yarışacak olan Öz, aslında siyasete çok da yabancı değil: Kendisi Trump’ın Spor, Zindelik ve Sağlıklı Beslenme Konseyi’nde görev almıştı. Öz’ün aday olmasına hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi Parti kesimlerinden bir takım tepkiler de geldi, bunların en başında ise Öz’ün aday olmayı tercih ettiği eyalet geliyor: Öz, Pensilvanya’da yaşamıyor. Öz ve ailesi yıllardır New Jersey eyaletinde yaşıyor, dolayısıyla Öz’ün Pensilvanya adaylığı her iki parti kanadının tepkisine yol açtı.