ÖNERİLER

Afganistan ve Uluslararası Toplum

Başkentin Taliban’ın eline geçişiyle birlikte Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres 16 Ağustos 2021 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne Afganistan’la ilgili açıklamalarda bulundu.

Tunus’ta Neler Oluyor?

Arap Baharı’nı tetikleyen devrimden 10 yıl sonra Tunus geniş yankı uyandıran bir siyasi krizle karşı karşıya. Arap Baharı döneminin ardından demokrasiye geçiş konusunda başarılı...

Uluslararası Göçün Kaynak Ülkesi: Afganistan

Amerika Birleşik Devletleri’nin askeri güçlerinin geçtiğimiz hafta bir sabah Afganistan’dan apar topar ayrılmasıyla birlikte on yıllardır savaş, kaos, bombalamalar ve intihar saldırılarıyla anılan Afganistan tekrar dünyanın gündemine oturdu.

Onur Yürüyüşleri’nin Kısa Tarihi

Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da bilinçlendirme faaliyetleri, coşkulu etkinlikler ve nihayetinde de görkemli Onur Yürüyüşleri ile kutlanan LGBTİ+ Onur Ayı halen Türkiye dahil dünyanın pek çok bölgesinde kısıtlamalarla ve yasaklarla karşı karşıya.

ABD-Rusya: Yüz Yüze İlk Görüşme

Amerika Birleşik Devletleri’nin çiçeği burnunda başkanı Joe Biden ile Rusya’nın yıllardır devlet başkanı olan Vladimir Putin, dün ilk yüz yüze görüşmeleri için Cenevre’de bir araya geldi.

“Sisler İçindeki Kardeşler”: Katolik Kilisesi ve Çocuk İstismarı

Vatikan’da sular durulmuyor. Katolik Kilisesi yeniden çocuk istismarı iddialarıyla gündemde. Rapora göre, bu yıllar arasında din adamı olsun ya da olmasın Kilise için çalışan kişiler tarafından; 386 çocuk cinsel istismara uğradı. Cinsel istismara uğrayanların %55’i 14 yaşın altındaki çocuklar.

“Göçmen Krizi” ve Sayılara Dönüşen İnsan Hayatları

Geçtiğimiz hafta Akdeniz kıyıları yine devletler arası krizlere ve göçmen ölümlerine şahitlik etti. Fas’tan İspanya’nın Ceuta şehrine, dolayısıyla Avrupa Birliği topraklarına, yüzerek ya da derme çatma teknelerle ulaşmaya çalışan 2 bini çocuk olmak üzere yaklaşık 8 bin göçmen sebebiyle Akdeniz’de başka bir insani ve siyasi krizin fitilini ateşlendi.

100 Yıllık Bir Mesele: İsrail-Filistin

1967 yılından sonra İsrail Kudüs’teki belediye sınırlarını genişletti; şu an on binlerce kişiye ev sahipliği yapan, ülke vatandaşları için yerleşim alanları kurmaya başladı. İsrail’in kurduğu yerleşimler Filistinli Arapların yaşadığı mahalle alanlarını azaltırken, bu mahallelerin gelişmesine ve genişlemesine de engel oluyor. Filistinliler tarafından işgal altındaki topraklar olarak tanımlanan Doğu Kudüs’te bugün yaklaşık 220 bin İsrailli Yahudi yaşıyor. Doğu Kudüs’ün 350 binlik Filistinli nüfusu ise aşırı kalabalık ve yaşam alanları sınırlı mahallelerde ikamet ediyor. 

İkinci Dalganın Altında Kalan Bir Ülke: Hindistan

Hindistan pandeminin başladığı günden bugüne tüm dünyanın gördüğü en kaotik salgın sürecini yaşıyor. Öyle ki, Hindistan’da 1 Nisan’da günlük vaka sayısı 81 bin kişiyken, 5 Mayıs’ta günlük vaka sayısı 400 binin üzerine fırladı. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamasına göre, geçtiğimiz hafta Hindistan’da pozitif vakaların tüm dünyadaki pozitif vakaların yarısına, ölümler ise dünyadaki tüm COVID-19 sebepli ölümlerin çeyreğine denk düşüyor.

1. Yılının Sonunda Sayılarla Covid-19

Dünya Sağlık Örgütü 31 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan şehrinde sebebi bilinmeyen zatürre vakalarına dair Çin otoriteleri tarafından bilgilendirildi. 7 Ocak 2020 tarihinde Çin bu vakaların yeni tür bir korona virüsü olduğunu açıkladı ve o günden beri Covid-19 önce bölgesel, sonrasında ise küresel ölçekte gündemini koruyor.

Ulus-aşılamacılık: Bir Sana Üç Bana

Date

İyi dilekler ve umutlarla girdiğimiz 2020, benzerini çoğunlukla Hollywood filmlerinde gördüğümüz kimsesiz sokakları, panik alışverişlerini, uzun market kuyruklarını ve büyük bir psikolojik yükü beraberinde getirdi. 2021’e de tekrar iyi dilek ve umutlarla girmeye çalışıyoruz. Fakat tek bir dilek farkıyla: Lütfen hayat “normal”e dönsün! Gelecek yıl bu dileğimiz gerçekleşecek mi bilinmez. Üstelik hayatımız, ne kadar benzetsek de, bir Hollywood filmi değil –aşıyı bile Amerikalılar bulmadı– ve ne yazık ki spoiler verebilecek kimseyi tanımıyoruz. 

Geçtiğimiz haftalarda bilim insanları virüsün mutasyona uğradığını açıkladı. Bu aslında sürpriz değil. Virüslerin yayıldıkça mutasyona uğradığı ve ne kadar çok yayılırsa o kadar çok mutasyona uğrayacağı bir gerçek. Daha fazla mutasyonun engellenmesi ve hayatın “normal”e dönmesi için yapılması gereken, salgının bir an önce sonlandırılması; yani virüsün yayılımının durdurulması. Şu salgını olabildiğince hızlı sonlandırmanın önündeki en gerçekçi yöntem ise aşılama. Bu anlamda virüse karşı etkisi ispatlanan aşıların tüm dünya vatandaşlarına ulaştırılması ve ayrım gözetilmeksizin uygulanması gerekiyor. 

Aşıya erişim konusunda dünya ne durumda?
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres geçtiğimiz günlerde pandemiyi bitirmenin uluslararası işbirliğiyle gerçekleşebileceğini belirtti ve ulus-aşılamacı (vaccinationalist) bir yöntemin tehlikesine vurgu yaptı. Guterres açıklamasında ekonomik olarak güçlü pek çok devletin nüfuslarının üç katına yetebilecek kadar aşı stoğu yaptığını bildirdi. BM Genel Sekreteri’nin bu açıklamasını destekleyici bir açıklama da The People’s Vaccine Alliance isimli sağlık kuruluşundan geldi. Kuruluşa göre, önümüzdeki yıl gelişmekte olan 70 ülke, nüfuslarının ancak %10’unu aşılayabilecek.

Guterres’in ve sağlık kuruluşlarının uyarılarının dikkate alınmaması durumunda ekonomisi güçlü devletler tüm vatandaşlarını aşılayıp virüse karşı savaşı kazansalar bile bu geçici bir galibiyet olacaktır. Çünkü aşıya erişimi sınırlı olan ya da hiç olmayan devletlerin nüfuslarında virüs yayılmaya devam edecek, yayıldıkça mutasyona uğrayacak ve mutasyona uğradıkça da halihazırda bulunan aşılar virüse karşı etkilerini kaybedecektir. Mutasyonla başka bir hale bürünmüş virüs de önünde sonunda bir zamanlar aşılanmış nüfusa hücum edecektir. Ve sonra her şey sil baştan… İşte tüm bu tehlikeleri göz önünde bulundurarak Guterres, aşı stoğu yapan ülkelere aldıkları aşıların bir kısmını COVAX’a bağışlama çağrısında bulundu.

COVAX nedir?
COVAX, 2020’nin Nisan ayında Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Komisyonu ve Fransa Hükümeti’nin pandemiyle mücadele için başlattığı bir inisiyatif. COVAX’ın amacı; hükümetleri, küresel sağlık kuruluşlarını, bilim insanlarını, özel sektörü, sivil toplumu ve aşı üreticilerini bir araya getirerek virüse karşı geliştirilen yenilikçi tedavileri ve üretilen aşıları herkes için erişilebilir hale getirmek. Ekonomisi güçlü devletler aşı üreticileriyle ikili anlaşmalar sonuca aşıya ulaşabilirken ekonomisi zayıf devletlerin bu anlaşmalara aktarabilecekleri kaynaklarının olmaması COVAX’ın devreye girdiği nokta. Bu devletlere COVAX’ın aşı sağlamasıyla virüsten korunmanın herkes için ulaşılabilir olması hedefleniyor.

Ulus-aşılama yerine ulusaşırı aşılama
Pandeminin bencil bir stokçulukla bitirilemeyeceği ortada. Üstelik virüsün kendisi de yeryüzünden tamamen silinmedikçe mutasyonlar geçirip daha tehlikeli bir hale gelebileceğinin ilk sinyalini verdi. Ekonomik olarak avantajlı devletler, dezavantajlı devletlerin vatandaşları da korunmadığı sürece kendi vatandaşlarını koruyamazlar. Korumaya çalışsalar ve bunda başarılı olsalar dahi bu geçici bir başarı olacaktır. Bu durumda, Yeni Zelanda tüm ülkelere örnek teşkil etmeli. Ülkenin başbakanı Jacinda Arden, talep edilmesi halinde ellerinde kalan fazla aşıların komşu ülkelere herhangi bir ücret talep edilmeksizin gönderileceğini açıkladı. Virüse karşı zafer de zaten bu tür işbirlikleri ile kazanılacaktır.