Rekabet Kurulu, Unilever’e yönelik yürüttüğü soruşturmasını tamamladı ve şirkete toplamda 480 milyon lira idari para cezası kesti ve uyması gereken davranışları şart koştu.
Dondurma denince hepimizin aklına aynı markalar geliyor. Ya da dondurma dolabına yukarıdan heyecanla bakarken gördüğümüz markalar hep aynı. Ve evet, neredeyse hepsinin sahibi aynı şirket: Perakendede dünya devi olan Unilever.
Rekabet Kurulu soruşturması
Rekabet Kurulu, 2019 yılında Unilever’e rakip dondurma ürünlerinin satışını engellediği ve bu nedenle fiili münhasırlık yarattığı iddiasıyla soruşturma açmıştı. Soruşturma neticesinde Unilever’ın dondurma pazarındaki indirim faaliyetleriyle Rekabet Kurulu’nun 2008 yılında yasakladığı münhasırlık yaratacak tedbirlere aykırı davrandığı tespit edildi. Nihayetinde şirket, hakim durumunu kötüye kullanmasından ötürü 480 milyon lira idari para cezası ödemeye mahkum edildi.
Rekabet hukuku ve indirim sistemleri
İndirime ceza kesilmesinin ne kadar doğru olduğunu sorgulayabilirsiniz. Neticede şirketin indirim yapması biz tüketicilerin daha ucuz fiyatlarla ürüne ulaşacağımız anlamına geliyor. Ucuz dondurmaya da kimsenin “hayır” diyemeyeceğini düşünüyorum.
Ancak mesele bu kadar kolay değil. İndirim uygulamaları kendiliğinden rekabete aykırı değiller ve tüketiciye birçok fayda sağlayabiliyorlar. Fakat, piyasadaki hakim şirket tarafından uygulanan indirimler piyasada kapama etkisi yaratabiliyor. Peki bu ne demek?
Piyasadaki hakim şirketin indirimler vasıtasıyla piyasayı yeni girişlere kapatması ya da halihazırdaki rakiplerin piyasada tutunabilmesinin zorlaştırılması demek. Kısa vadede tüketicilere fayda olarak dönebilecek düşük dondurma fiyatları, piyasada başka kimsenin kalmadığı bir durumda fiyatların artması ve kalitenin sabit kalması olarak geri dönebilir. Bu nedenle de kapama etkisi yaratan indirim sistemleri yasaklanıyor. Cezanın 274 milyon lirası bu davranışlardan.
Rekabet etmeme yükümlülükleri
Kurulun kısa kararındaki başka bir husus ise Unilever’in Getir ile yaptığı sözleşme. Kurul, 2008 yılında dondurma üreticilerinin faaliyetlerini incelediği kararında Unilever’in sözleşmelerinde yer alan rekabet etmeme yükümlülüğünün kaldırılması gerektiğini ifade etmişti.
Aslında rekabet etmeme yükümlülüğü de tek başına hukuka aykırı değil. Çünkü müşterilerine belli bir yatırım yapan sağlayıcının, gerek yatırımını gerekse de tedarik zincirinin sürekliliğinin sağlayabilmek adına müşterilerine rakiplerle çalışmamayı şart koşabilir. Ancak bu uygulama da piyasada kapatma etkisine yol açarsa hukuka aykırı olabiliyor. Unilever’in Getir ile yaptığı sözleşme de böyle olacak ki; ihlal bulunmuş. Böyle olunca da satış kanalı olan Getir’e rakipler giremedi ve onlar yönünden piyasa kapandı. Bu da Unilever’e 205 milyon liraya mal oldu.
Davranışsal yükümlülükler
Hatırlarsanız, geçen yaz gelen kanun değişikliği ile Kurul’un ihlal halinde yapısal ve davranışsal yükümlülüklere hükmedebileceği yasalaşmıştı. Kurul da Unilever’e, 100 metrekarenin altındaki satış noktalarında Unilever’den başka dolap olmaması durumunda, dolabın %30’unun rakiplere ayrılmasına hükmetti.
Sonuç olarak; kararın Unilever için olumsuz olduğu şüphesiz. Ancak, madalyonun öbür yüzünde de cezanın yansıtılacağı dondurma fiyatlarını ve satın alacak tüketicileri de düşünmek gerekecek…